ATATÜRKÇÜLÜK ÜZERİNE ÖNEMLİ BİR YAZI
10-kasım-1938 Sonrası Türk milliyetciliği ideolojisi ile mucadele halinde olan yıkıcı, bölücü , yabancı ideolojiler ve bunların beyinleri yıkanmış yerli işbirlikçileri için , Türkiye uygun bir ortama gelmişti. İstiklal Harbinin Başkomutanı, Türk milliyetciliği fikir sistemine göre kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı, Atatürk’ün vefatı bu çevrelerin iştahını kabartmış, her alanda bölücü ve yıkıcı faliyetlerine hız vermişlerdi.Beyinleri yıkanmış yerli işbirlikçileri öne çıkararak değişik bir Atatürkçülük ortaya attılar.Sanki Türk Milliyetciliği ideolojisinden ayrı bir Atatürk’çülük ideolojisi varmış gibi!
Başkomutan Atatürk’ün ülküsü Türk milliyetciliği ülküsüdür.Tüm hayatı boyunca almış olduğu kararlarda Türk miiliyetciliği ilkelerine göre hareket etmiştir. Bu ülküyle, D.T.C.F tesi, Türkiyat Enstitüsü, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunu, kurdurmuş bizzat kendisi , Milliyetcilik ilkeleri ile faliyet gösterecek olan bu gibi kuruluş ve kurumları, koruyup kollayıp titizlikle takip etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşu dünya Türklüğü dağılmış bir coğrafyada, kırılmış birbirinden koparılmış tarih çizgisinin üzerine kurulmuştu.Bu bir hata değildi. Türk Milleti 1. Dünya Savaşı’ndaki büyük yenilginin bedelini ödüyordu. Atatürk, kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ temel ve değişmez ilkelerine, Türk Milletine ve Türk Gençliğine bu dağlan coğrafyayı olabildiği kadar toparlamak ve kırılan Türk tarih çizgisini onarma misyonunu da yüklemiştir. Yukarıda adı geçen kuruluşların başlıca yüklendikleri görev ve vazifesi bu idi. Pek tabiki bu geçmişi yaşamak ve yeni fetihler yapma anlamında değildi. Ama devletin "İç ve Dış politikada" kendimize ve çevremize nasıl bakmamızın önemine işaret eder. Atatürk içinde yaşadığı coğrafyayı, gelişen iç, dış olayları ve tarihi göz ardı edemezdi. Türkiyenin içinde bulunduğu coğrafyaya bir bakıtığında, en kalınları Türklük ve İslamiyet olan bir sürü sicimin yan yana bulunduğunu gören, bu sicimlerden birini almak diğerini önemsiz saymak, hatta dışlamak zayıf bir sicimle yetinmek anlamına geleceğini bilen Büyük Devlet Adamı Atatürk " Laiklik " ilkesiyle de güçlendirerek bu sicimleri yanyana getirip bükerek sağlam bir halat meydana getirmiştir. Laiklik ise devletin dine, dinin’de devlete özgür ve bağımsız bakabilmeleridir. Bir başka-deyişle devletin dinden özgürlüğünü kazanmasıdır. Türkiye Cumhuriyet Devleti bir " Din "devleti değildir Hukukun ve adalatin üstünlüğü ile donatılmış, her türlü dini içerisinde barındıran ve yaşatan bir cumhuriyet’tir. Atatürk bütün bunları Türk milliyetciliği Ülküsü’yle hareket ederek gerçekleştirmiştir. Bu sebebledir ki Türk Milliyetciliği ideolojisinden başka bir Atatürkçülük fikir sistemi yoktur. Atatürk ile Türk Milliyetçiliği birbirinin içinde özdeşleşmiştir. Atatürkçülük Türk milliyetciliğinin içerisindedir Hatta ta kendisidir. Türk milliyetciliği ilkelerini dejenere etmek ve zihinleri bulandırıp onu yozlaştırmak işteyen ve Atatürk ve Milliyetçiliğine de düşman olan bu dış ideoljiler ve yarli işbirlikçileri bir istismar vasıtası olarak Atatürk’çülük yalanını ortaya atmışlardır.
Böylece,sanki Atatürk’çülükle Türk Milliyetçiliğinin birbirinin karşısında cereyanlar gibi göstermişlerdir. Uzunca bir süre her alanda başarı kaydeden bu hainlik, 10 kasım 1938 Büyük Atatürk’ün vefatıyla kesintiye uğramış olan, sonra 1944 - 1965 lerde başlayan ve 1968 yıllarında hız kazanan Türk Milliyetciliği siyasi faliyetleri karşısında, foyası meydana çıktığından etkisini kaybetmiştir. Atatürk’çülüğün Türk Milliyetciliği olduğu tescil edilmiştir. Ve kaynağını Devletimizin kuruluş felsefesinden alan Türk milliyetciliği, Atatürkün Düşünce Yapısından da güç alarak dahada güçlenmiş olup, yaygınlaşarak yeniden devlet politikası haline gelmiştir.Türk Milliyetciliği’ni birlik beraberlik ve bütünlük içerisinde, dahada yücelmesi ve güçlenmesi için İlkelerini Atatürk ilkelerine dayandıran ve kaynaklandıran geniş çalışmalar içerisine girmemiz," Ben Türk Milliyetcisiyim " diyen herkesin " ACİL " gündeminde olması gerekir.
ATAMTÜRK
20/12/2006
BİNGÖL
ATATÜRKÜN ALDIĞI MADOLYONLAR ve MADALYALAR
Aldığı Madalyalar
Sıra No
Nişan ve Madalyanın Adı
İhdas Eden
Madeni
Çapı
Verildiği Tarih
1
5.Rütbeden Mecidi Niş.
Padişah Abdülmecid
Gümüş
55
25.12.1906
2
2.Rütbeden Mescidi Niş.
Padişah Abdülmecid
Ortası Altın
65
12.12.1916
3
1.Rütbeden Mescidi Niş.
Padişah Abdülmecid Ortası Altın 65
16.12.1917
4
4.Rütbeden Osmani Niş.
Padişah Abdülaziz
Gümüş
-
06.11.1912
5
3.Rütbeden Osmani Niş.
Padişah Abdülaziz Gümüş
-
01.02.1915
6
2.Rütbeden Osmani Niş.
Padişah Abdülaziz Gümüş
-
01.02.1916
7
İmtiyaz Madalyası
2.Abdülhamid
Gümüş
-
30.04.1915
8
İmtiyaz Madalyası
2.Abdülhamid
Altın
-
23.09.1917
9
Harp Madalyası
5.Mehmed Reşad
Fakfon
-
11.05.1918
10
Liyakat Madalyası
2.Abdülhamid
Gümüş
25
01.09.1915
11
Liyakat Madalyası
2.Abdülhamid
Altın
25
17.01.1916
12
İstiklal Madalyası
T.B.M.M.
Prinç
35x40
21.11.1923
Atatürk’ün Aldığı Madalyonlar
Sıra No
Adı ve Veriliş Nedeni
Tarihi
1
1. Ordu manevra hatırası 20.08.1937
2
2. Ordu manevra hatırası 13.10.1937
3
Ankara’ya gelişinin 18.yıl hatırası 27.12.1937
4
Müttefik ajanslar 4. Kongresi 1929
5
T.B.M.M. Rozeti -
6
Abide-i zafer hatırası 1927
7
İran Şahı’nın Türkiye’yi ziyaretleri hatırası 1934
Ahmet YILMAZER
YORUMLAR
laiklik.. hımmm... din devlete karışmaz ama devlet dine karşır... kusura bakmayın bu ülkedeki laiklik böyle bir şey... örnek mi diyanet.
bir de son paragrafta ülkenin dünyaya açıldığı 1944 - 1965 yıllarını hiç hoş betimlememişsiniz. o yıllarda bu ülke dünyaya açıldı. sadece kendi içinde sorunları olan dış dünyaya açılmayan bir devleti bence Atatürk istemezdi. en güzel örnek" yurtta sulh, cihanda sulh" sözü olmamış mı bu konuda... Türkiyenin dünya entegre olması Atatürkçülüğe karşı yürütülen bir kampanya değildir. saygılar. iyi geceler.
şiir ceketli çocuk tarafından 1/30/2009 9:02:10 PM zamanında düzenlenmiştir.