- 2707 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SANATIN METALAŞMASI
RESİMLERİN METALAŞMASI
Güzel sanatların bir çoğu insanlıkla birlikte varolmuştur. Müziğin haberleşmeden dini törenlere,duyguların ifadesine kadar geniş bir alanda yer alması gibi.Resim bir iletişim aracı olarak harflerden önce kullanılmış,harfler onlardan doğmuştur.Onların yerine kullanılmıştır hiyegrolif yazıda olduğu gibi.Tanrılara yapılan tapınak ve sunakların süs-
lenmesi için heykeller ve bezemelerin kullanılması. Gene tiyatro,şiir v.b. de öyle.
Güzel sanatların önceleri bir kullanım değeri varmış.Günlük yaşamda somut işlevler yerine getirdiği,bir gereksinimden doğup geliştiği inkar edilemez bir olgudur.
Peki bu güzel sanatlar,daha doğrusu ürünleri nasıl “mal” haline getirilerek yatırım aracı
oldu?
Bu yazının konusu güzel sanatlardan resim.Ekinde ise fotoğraf.Çünkü resim için geçerli olan birçok olgu fotoğraf içinde geçerlidir.
Resim ve fotoğraf görme olayına dayanır.Kimyacılar,fizikçiler,biyoloji,resim,felsefe görmeyi ayrı ayrı tanımlasa da görme gözün retinasını,sinirleri ve beyni ilgilendiren
biyolojik bir süreçtir.Dışımızdaki nesnelerin beynimizdeki oluşturduğu etkidir.
Çevremizdeki binlerce şey içinden baktıklarımızı görürüz.. Bu bizim seçimimizdir.Gör-
düğümüz her şeye sahip olmasak ta,bakarız.Resim ve fotoğraf ise onları sahiplenebileceğimiz,dokunabileceğimiz bir mesafeye ,konuma getirir.Hatta sadece bizim görebileceğimiz,yabancı gözlerden saklayabileceğimiz bir konuma getirir.Sahiplenmemizi
özel mülk alanımıza dahil etmemizi sağlar.Resimlerin ve diğer sanat ürünlerinin metalaşması özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla çakışmaktadır.
Bir resim,fotoğraf ,imgedir.Yeniden yaratmadır.O eserin yaratıcısının görme biçiminin bir ürünüdür.Ama bunun yanında bakanın da bir algılayış biçimi vardır.Sanatçının bakışı ile çakıştığı zaman beğeni ve değer kazanır.Hoşumuza giden bizim için değeri olan bir nesne-yi başkalarının da görebileceğini düşünerek onlardan saklamak isteriz,kıskanırız
.Başkalarının sahip olmasını engellemenin yolu bir bedel ödeyerek ona sahip olmaktır.
Önceleri,malikane sahipleri,senyörler,varsıllar kendi arazilerinin,mülklerinin,ihtişamlı yaşantılarının resimlerini yaptırarak, onlara her zaman ulaşabilecekleri,koruyabilecekleri
bir yere koyarlar.Çünkü her şey değişir. Evleri yıkılabilir,yanabilir.Arazileri işgal edilebilir,ellerinden alınabilir.Eşleri,kadınları kendilerini terk edebilir.Ya da yaşlanıp çirkinleşebilirler.Ama resim? Resim yıllarca görkemini korur.Her istendiğinde gururla sergilenebilir.
Ya bu nesne bir tek sizde varsa.O zaman kendi sınıfınız içindeki diğer insanlara karşı
size bir üstünlük sağlıyor.Ressamlara eşlerinin,kendilerinin,mal ve mülklerinin dışın-
da yapılan resimlerde değer kazanmaya başlıyor.Gezemediğiniz,göremediğiniz bir yer
sahip olamadığınız bir güzellik resim aracılığı ile sizin olabiliyor. Onları da almaya başlıyorlar çünkü burjuvazi artık parasını değerlendirecek yeni alanlar arıyor.
Bir fabrika kurmak, arazi alıp işlemek yolu ile zenginleşmek çok zahmetli iş.Oysa bir
Resmin edinilmesi,korunması ve sonra karlı bir şekilde satılması daha zahmetsiz.
Bir resim veya fotoğrafa yüksek bir eder verilmesi sıradan bir eserin bile değerini artırabiliyor.Natıonal Gallery’de Leonardo’nun Azize Anne ve Vaftizci Aziz John’la
Birlikte Bakire ve Çocuk taslağı’nın başına gelenler gibi.
Beş altı yıl öncesine kadar kimsenin ilgisini çekmeyen bu resim bir Amerikalının
Onu ikibuçukmilyon İngiliz lirasına almak istemesinden sonra olmuş.Resim sıradan bir yerde dururken şimdi özel bir odaya konularak özel önlemlerle korunmaya başlanmış.
Ardundan kopyası en çok satılan resim haline gelmiş.
Bu kadar değerlendirilmeye çalışılmasının bir amacı da var doğrusu.Fotoğraf çıktıktan sonra resimler tek olmaktan çıkmış,yüzlerce kez yeniden üretilebilir duruma gelmiştir.
Bire bir baskıları ve röprödüksiyonları yapılabilmektedir.Bu yüzden resimin yitirdiği değeri
Yeniden kazandırmak için bu tür yollara başvurulnaktadır zaman zaman.Amaç özlem uyandırmaktır.Oliğarşik,demokrasi dışı bir kültürün can çekişmesini uzatmanın yollarını aramaktan başka bir şey değildir bu tür çabalar.
Nüfusun büyük çoğunluğu ne resim sergilerine,ne de müzelerine gitmez.Bu durum mutlu azınlığa has bir durum haline getirilmiştir.Halktan kopartılmıştır.Buna sanatçıların katkısı da azımsanamaz.
Öyle kabul ettirilmiştir ki halka,resim ve resimlerin bulunduğu yerler kutsaldır ve paha biçilemez hazinelerin bulunduğu yerlerdir.Halkın yaklaşması tehlike arzeder.”Özgün baş
Yapıtlar varlıklılara aittir maddi ve manevi olarak.” Halk böyle inandırılmıştır.
Halbuki bu tür eserler tüm insanlığın ortak malıdır ve tüm insanların yararlanmasına açılmalıdır.Halk sanatla buluşmalı,barışmalıdır.Elit tabakanın elinden bu koz alınmalıdır.
2004-09-07
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.