- 418 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Pas -2
Az önce bir arkadaşımdan bana bir şarkı atmasını istedim. Tanju Okan- Kadınım.
Kağıt çiziği gibi, hani böyle nasıl olduğunu anlamadığın bir anda elini çizmiştir bir kağıdın sivri bir kenarı, neden bu kadar çok acıttığını da anlamazsın ama yanar durur ya, işte öyle birşey hissediyorum bu şarkıyı dinlerken.
Bir sürü şey yazmıştım az önce, hatta yarım saattir yazdığımı itiraf etmeliyim. Hepsini sildim. Kendimi koca bir aptal gibi hissettiren cümlelerimin hepsini sildim. Şarkı hala çalmaya devam ediyor, belki birkaç onuncu kez daha baştan dinleyeceğim.
-Yavrum bunu neden yapıyorsun kendine?
-Mazoşizmim tavan yaptı da anne.
Bu şarkıyı dinleyip hala erdemli insanlar olamamışlara acımaktan başka ne gelir elden.
Minik kız çocukları gibi, bugün pazar gününden beri yalnız olduğum evimin salonundan karşıdaki parkta izlediğim kız çocukları gibi, heyecan aradım kendime. Kumdan kaleler yaparak büyüyen çocuklar büyüyünce de hep sığınacak birşeyler oluşturmaya çalışırlar. Bir kale yaparsın, o büyük güçlü oğlanlardan biri bir futbol topu atar, kalen yıkılır, çocuk pis pis güler. Muhtemelen büyüyünce ’Kadınım’ dinleyip duygulanmayacak olan bu çocuk, yalnızca kaleni değil, bütün oyun iştahını, mutlu hayallerini, birazdan yapacağın yavru kalelerin hayalini de yıkmıştır.
Bir kale daha yaparsın.
Birazdan o kadar güçlü bir rüzgar eser ki, kalen gözlerinin önünde, ellerinin arasından kayıp gidiverir. Suçlayacak kimse de yoktur hem, küsüp bundan sonra oyuncaklarını saklayacağın hiç kimse.
Bir kale daha yaparsın.
O kadar özenir, öyle güzel bir kale daha yaparsın ki. Korka korka, birazdan yine birilerinin yıkacağından emin olarak özenirsin yine de. Herşey bitince karşısına geçip eserine gülümsersin. Gururlanır, sevinirsin. Yan tarafta bugüne kadar hiç görmediğin bir başka çocuk seni izler ve kaleni çok beğendiğini senle oynamak istediğini söyler, sen de kabul edersin mutlu mesut. Sonra dersin ki, yıkılmayan kaleler de inşa olabiliyormuş. Bunu çocuk dilinle nasıl söylersin şimdi hatırlamıyorum ama buna benzer cümleler kurduğumdan eminim küçükken. Zaten o kadar az kumdan kale yaptım ki.
Ama çok sevdim hep.
Kumdan kale yapan çocukları izlemeyi hep çok sevdim. Bugün yalnızlığıma ağlarken camı açıp karşıdaki çocuk parkında oynayan çocukları izledim. Bir tanesi arkadaşını bacaklarından tutmuş ağaca çıkarıyor. Belki bir beş santim daha uzun arkadaşından. Ama onun boyu yetmiyor ya, yardım ediyor, önce küçük çocuk çıkıyor ağaca, sonra o bir dal seçip oraya yerleşince, büyüğü tırmanıyor kahraman kahraman. Tanrım, bu çocuklara büyüyünce bu tavırları unutturmayı nasıl başarıyoruz.
Ben şarkıyı başa sarayım en iyisi.
Canım çok sıkılıyor da, kulaklarım patlıyor sessizlikten.