- 1510 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
NE ÖNEMİ VAR Kİ*
Yer: Hiç “Demokrasi Caddesi’ olmayan ama bol miktarda “Cumhuriyet Caddesi” olan bir ülke.
Mekan: O ülkenin bir ilçesinin siz deyin Cumhuriyet caddesi ben diyeyim Demokrasi Caddesi ‘nin arka sokağındaki bir balıkçı dükkanı.
Zaman: Hiçbir zaman ya da her zaman.
Bir ilçe, bütün diğer küçük ilçeler gibi tek caddesi olan bir ilçe. Ve o ilçenin o caddesinden kuzey tarafından sağa dönüyorsunuz. Arka sokakların birinde sıralanmış dükkanların arasındaki bir tabela gözünüze çarpar. Hele bir de balık arıyorsanız. ‘Deniz Balıkçılık’. Aslında isimde bir sorun yok. Ne de olsa o ilçenin iki tane balıkçı dükkanı var, biri de ‘Deniz Balıkçılık’. “Deniz” kelimesi herkese aynı anlamı çağrıştırmaz. Mesala bana suyu, maviyi, sonsuzluğu,balığı çağrıştırır. Balık denizden çıktığına göre bir balıkçı dükkanın ismi pekala ‘Deniz Balıkçılık’olabilir.
Dükkan sahibi kırk beşli yaşlarından, orta boylu, saçının kenarlarına ak düşmüş tatlı mı tatlı bir amca. Hani bazı insanlar olur ya hayatınızda ilk kez karşılaşmışsınızdır ama sanki o kimseyi hayatınız boyunca tanımış gibisiniz. İşte bu balıkçı dükkanın sahibi amca da o tipten bir insan. Dükkanına gittiğinizde sanki kendi evinize girmiş gibi olursunuz. Balıkçı amcaya ben diyeyim Mehmet Amca, siz deyin Ahmet Amca, ne önemi var ki.
Ha! Nerde kalmıştık! Kusura bakmayın kalemi elime alınca çok geveze oluyorum. Normal hayatımda halbuki hiç de öyle değilim. Sonuçta her”yazar”ın bir konuşma dili var bir de yazı dili. Aman! her neyse işte.
Gelgelelim “Deniz Balıkçılık”a . ismin sahibi bizim bildiğimiz su olan deniz değil. Benim için Mehmet Amca sizin için her neyse o tatlı amca için “Deniz” kavuşamadığı kızın ismi.
Eminim ki anlattığım bu hikayeye benzer hikaye çok duymuşsunuzdur. Belki de başınıza da gelmiştir. Kavuşmayan ama sevdiğinin ismini kızına, iş yerlerine veren insanların hikayesi.
Bir kız sever Mehmet Amca zamanında. Siz deyin yirmisinde ben diyeyim on sekizinde. Yaşın ne önemi var ki. Zaten gerçekten sevince onu ilk kez gördüğünüz gün, işte o gün bizim doğum günümüzdür. Hayata ilk kez gözümüzü açmıyor muyuz?
Mehmet Amca da Deniz’e aşık olur, denizine. Fırtınalı bir aşktır bu aşk. Mehmet Amca pek bahsetmez eski günlerden, ketum olduğundan değil, acı çektiğinden, “unutmak” istediğinden. Ama eğer bilse dünyada “unutmak “ diye bir şeyin olmadığını eminim ki daha rahat edecektir.
Her gün buluşurlar ikisi, bir gün buluştuklarından Deniz hep hüzünlü durur. Nasıl bizim bildiğimiz deniz fırtınadan önce dingin ve durgundur ya Mehmet Amca’nın Deniz’i de öyle dingin ve durgundur. Tam ertesi gün buluşacakları için ayrılacakları vakit Deniz’in gözünden bir damla yaş dökülür. Mehmet Amca” Neden ağlıyorsun?” diye sorar. Deniz “Mutluluktan” der. Bunun üzerine Mehmet Amca eğer böyle yaparsa daha çok ağlayacağını çünkü ilerde çok mutlu olacaklarını söyler. Buna karşın Deniz de” Senle olduktan sonra neden olmasın” der. Mehmet Amca:
-Hadi ben kaçtım, görüşürüz yarına.
-Görüşürüz. Der Deniz. Ama dişlerinin arasında Mehmet Amca’nın hiç duymayacağı bir fısıltıyla”belki” der. “Görüşürüz belki” der. O günden sonra buluştular mı hiç bilemiyorum. Mehmet Amca ertesi gün gider o gelmez, diğer ertesi gün de gider yine gelmez. Umutlarını hep erteleyerek her gün gider ama o gelmez. Merak eder haliyle ve Deniz’in nişanlandığını öğrenir. Bu onun için bir nevi ölümdür. Onunla tanıştığı ilk gün nasıl “doğum günü” ise bu haberi duyduğu gün de “yas günü” dür onun için. Denizini unutmaz, unutamaz bir daha. Aynı zamanda da affetmez de. Ne pahasına olursa olsun direnebilirdi pekala nişan olayına, eğer gerçekten sevmişse. Nerde sevdiğinin verdiği o ileriye dönük sözler? Ama eğer bilseydi , kadının bir ilişki de ne kadar çabalasa, vucüdunu bile verse ama ruhunu asla veremeyeceğini , her halde bu kadar üzülmezdi. Ondan sonra mesala şunu fark etmiş olabilir Mehmet Amca: Kadınların bir söze ya da yemine bağlı kalmadıklarını, yaşama biçimlerini birlikte oldukları erkeklere göre ayarladıklarını, ya da şunu da fark etmiş olabilir mesala, “kusursuz kadın”ın olmadığını, iki insan dalgaların oynattığı iki kayık gibi olduğunu, gövdelerinin bir birine çarptığında inledikleri vs..
Evlenmemeye karar verir. Ailesi onu zar zor ikna eder. Görücü usulu ile bir genç kızla evlendirirler. Sevmiş midir şimdiki eşini? Onu sormak lazım aslında. Bence sevmemiştir ama alışmıştır ona. Sevmek başka, alışmak başka ne de olsa. Kimbilir belki de eşinin dudağından Deniz’i defalarca öpmüştür de.
Evlenir, ilk çocuğu bir kız çocuğu. İlk başta sarmaz onu. Deniz’den olmadıktan sonra ne önemi var ki. Belli ya da belirsiz bir süre sonra çocuğa çok zaman ayırmaya başlar. Hatta ona sevdiğinin ismini”Deniz” ismini bile vermek ister. Bu düşüncesinden cayar eşini kırmamak için. Bu ilk kız çocuğun yeri her zaman farklı olmuştur onun gözünden. Kimbilir belki “Deniz”ini bulmuştur onda. Kızın doğumundan ben diyeyim üç siz deyin dört yıl(ne önemi var ki) sonra bir de erkek çocuğu olur Mehmet Amca’nın. Ama kızının yeri hep ayrı olacaktır. Kızı ne kadar “ters” işlere bulaşmışsa da hep ona kol kanat germiş, hep onu savunmuştur. Ha! Bir de kızını çok kıskanır Deniz’i kıskandığı gibi.
Belki çok eksik, belki biraz fazla, hikayesi bu Mehmet Amca’nın. Yaşadığı aşkının yirmi iki yaşında bir “çocuk”un kaleminden kağıda döküldüğünü duysa kızar mı bilinmez. Ben kızmayacağını düşünüyorum. Çünkü onun o dervişane duruşuyla şunu bildiğini tahmin ediyorum:
Her hayat bir hikayedir ama her hikaye bir hayat değildir.
*Hikayeme başlık atarken “Deniz Balıkçılık”, “Hayat ve Hikaye”, “Ne Önemi Var ki” başlıkları arasında çok gidip geldim. İsteyen, bu başlıklardan her hangi birisini tekrar başa getirip, hikayeyi yeniden okuyabilir.
** Fotoğraf: Van Denizi’de flamingolar
YORUMLAR
evet hayatta bazen kendi başaramadıklarımızı veya elde edemediklerimizi çocuklarımızdan bekleriz..
bir baba gençken(18 yaşında) sevdiği kıza sevdasını söyleyememiş.. kendince yanmış ama bilmemiş kimse..
kızı olmuş ona suzan demiş..
sevmeyi yanmayı ve yakmayı bilsin diye..
cesareti aşkından büyük olsun diye..
çok güzeldi deniz balıkçılık..
her an sevdiğini anmaya..
çok güzeldi yazın ismide çok yakışmış..
sadece van denizine güldüm :))
kutlarım can..