ÂŞIK BABANIN ÂŞIK OĞLU
OZAN GÖZÜYLE
OZAN SÖZÜYLE
Aşık Ataroğlu
ÂŞIK BABANIN ÂŞIK OĞLU
Sevgili dostlar, âşıklar yağmur yüklü bulutlara benzerler. Onlara dokunmaya gelmez. Gönül deryasından damlaları dökmeye başlayıverirler. Hele de o gün gurbet yaşanacaksa veya yaşanıyorsa.
“Bu gurbet çok eski doğmamış yeni
İlkokul bitince almıştı beni
Hakka haval ettim külliyen seni
Çok şükreyle ekmeğin var tuzun var”
Dörtlüğümde de söylediğim gibi ben gurbete ilkokul bitince çıkmıştım. Gezdik memleketin dört bir yanında nice umutlarla.
Çocuklarımıza eller gibi yatlar, katlar fabrikalar miras bırakamayacağız. Bizimde mirasımız gurbet olacak herhalde.
Biz kendimizle beraber çocuklarımıza gurbeti yaşattığımız gibi onlara devrettik bu mirası. Yuvalarını kurar kurmaz uçtular gurbet diyarına. Allah cümlenin evlatlarıyla korusun acılarını göstermesin ama gurbeti çeken bilir diyelim anlayan anlar.
Birinin yanına gitsen öteki yan asılır gönlünü. Evde otursan her iki taraf çeker iki yanından. Sofranın tadı tuzu kalmaz.
Her, yanlarından ayrılışta dilime takılıverir şu dizeler gözümden dökülür damla damla.
Gurbetten dönerken sılaya doğru
İki yaşlı göz bıraktım arkada
Arkamdan ağlama sakın ha dedim
Teselliye söz bıraktım arkada
Gurbet marazına çoktan bulaştım
Çokça hasret çektim azca ulaştım
On sekiz senedir gurbet dolaştım
Yorgun yokuş düz bıraktım arkada
Her neyse efendim bu gün yine ayrılık var yine gurbete yolculuk. Oğlumu gelinimi torunumu gönderiyorum yine uzaklara.
İçimizde bir sızı var ama diyemiyoruz karşılıklı acaba birbirimizi üzermiyiz diye.
Ama oğlumun da âşık olması telleri vesile yapıyor söyleşmemize.
Sonunda Âşık Hanoğlu’nun babası olan Âşık Ataroğlu sazını alıyor dokunuyor tellerine. Âşık olan baba oğulun sazlı sözlü söyleşmesi başlıyor. Birkaç saattir oflayıp puflayıp ta birbirlerine diyemediklerini karşılık söyleyiveriyorlar. Baba oğul âşık olunca muhabbetin de böyle olması gerekmez mi?
Eh onlar söyleşsinler biz dinleyelim bakalım. İçinizden bazılarınızda oh ne iyi baba oğul çalıp söylüyorlar diyorsunuzdur da siz gelin o anı bana sorun.
Selam sevgi ve ırakların yakın olması herkesin gurbettekilerine kavuşmaları dileklerimle.
İlk sözü baba açıyor dinleyelim ne diyorlar.
ATAROĞLU
Al getir sazını canım evladım
Şu karşı koltuğa çök yava yavaş
İçin dolu bakışından anladım
Hele vur sazına dök yavaş yavaş
HANOĞLU
Sen bu sazı böyle dertli çaldıkça
Ağırlaşır bende yük yavaş yavaş
Sıladan gideli dört yıl oluyor
Sökülüyor artık kök yavaş yavaş
ATAROĞLU
Acep bu feleğe neyledim nettim
Nere gönderdiyse bakmadan gittim
Yavrum ben mirası sana devrettim
Gurbet kervanını çek yavaş yavaş
HANOĞLU
Kaderin emrinde boyun bükerim
Seninle birlikte gurbet çekerim
Ben derdimi ancak sana dökerim
Açılan yaramı dik yavaş yavaş
ATAROĞLU
Okumuz vardır ya yayımız yoktur
Her hal bu sofrada payımız yoktur
Yavrum Ankara da dayımız yoktur
Yardım etsin bize Hak yavaş yavaş
HANOĞLU
Anlamadım nedir bizdeki hâllar
Duayla açılır deniyor yollar
Hak isterse yardım edermiş kullar
Sen bir çaresine bak yavaş yavaş
ATAROĞLU
Ataroğlu’m şöyle yalnız kalınca
Hüzün çöker hayallere dalınca
Yavrum sizi gurbetel’e salınca
Saplanır sineme ok yavaş yavaş
HANOĞLU
Âşık Hanoğlu da gurbeti tadar
Ordan kurtulmaya adaklar adar
Burada ki bir ay bir dakka kadar
Gurbette gün batar çok yavaş yavaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.