- 1300 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAT GEMİSİ
Gemi hızla yol almaya devam ediyor. Ufuktaki bulutlar bazen kararıyor. Hiçbir şey göremiyorsunuz. Martılar yunuslar kayboluyor. Ama bazı sabahlar masmavi bir gökyüzü size merhaba diyor.
O zaman içinize hiç kimsenin bilmediği, sadece size ait, size özel çok gizli bir sevinç doluyor. O zaman dün iyi akşamlar bile demek istemediğiniz, tayfaları, maçoları öpesiniz geliyor. Denizde ki yakamozları seyrederken dudaklarınızdan çocukluğunuzdan kalma eski bir okul şarkısının nağmeleri dökülüyor.
Bu güzel günün verdiği sevinç, anıların tazelenmesi ile tam hüzne dönüşecekken, zihniniz usat bir manevra ile kamaranızda değil de büyük salonda kahvaltı yapmanın ne kadar harika bir fikir olacağını gündeme getiriyor.
Gemi hızla yol almaya devam ediyor. Bu bindiğiniz hayat gemisi. Aslında siz yukarda ki gemiye her sabah özel bir TV kanalından bir gemi güvertesinde yapılan aerobik gösterisini izlerken mutlaka biniyorsunuzdur.
Ama yazması da insana ayrı bir zevk veriyor. Aslında yaşam gemisinin de, hayalinizde ki gemiden ve o gemide seyahat ederken, içinde bulunduğunuz düşüncelerden hiç farkı yok. Her şey size bağlıdır. Her şey sizin için. Siz kendi pencerenizden yaşamı nasıl görüyorsanız, hep öyle yaşarsınız.
Güzellikleri ve çirkinlikleri insanlar kendi davranışlarında aramalıdır. Yaşam gemisinde ki yolculuğunuzda kaptan hep sizsinizdir. Dümen hep sizdedir. Hangi limanda isterseniz durursunuz. Ve siz istemeden geminize hiç kimse binemez.
Uzak ülkeler giden göçmen kuşları kıskanırdım her zaman. Benim bilmediğim, ağaçları, dağları, vadileri, kuşları; en önemlisi benim gibi insan olan, ama başka dilleri konuşan canlıları tanıyorlar diye.
Sonra televizyonlarda ki göçmen kuşlara ait belgeselleri seyredince bu düşün bana ait olmadığını ve evrensel bir çocuk düşü olduğunu ve başka insanlarında o düşleri gerçekleştirdiğini gördüm
Üstelik Tanrı emretmiş “Biz insanları tanışıp kaynaşsınlar diye farklı dil ve renkte yarattım” Böyle bir emirde olunca dünyanın üstünü görmeden altına girmeyi çok ötelere bıraktım. Ve kalan ömrümü bir göçmen kuş gibi yaşamaya ve Evliya Çelebi olmaya karar verdim.
Madem Tanrı emretmiş, madem bu dünyanın üstündeki tüm güzellikleri bizim için yaratmış. O zaman onları görmek ve yarattıklarından ötürü tanrıya şükretmek ve insan olduğumuza bir daha sevinmek için hayat gemisinin rotasını seyahate çevirmeye ahd ettim.
Haydi Hayırlısı….