İNSANA YATIRIM TOPLUMA YATIRIMDIR
Yok, bir muteber canlı insandan gayrı, melekler bile Âdem’e duymadı mı saygı?
İnsan; uğruna kâinatın yaratıldığı, meleklerin saf saf dizilip önünde eğildiği, aklı ve iradesi ile canlı cansız tüm mahlûkatın efendisi olan insan…
Karanlığı yırtarak gelen güneş değil mi, insanlara ışığı ve ısısıyla hizmet eden? Yıldızlar değil mi, parçalanıp semaya saçılarak geceyi şenlendiren? Bitkiler de yaydığı oksijeni ile nefesimizin devamlılığını sağlamıyor mu? Tüm hayvanlar, etiyle sütüyle, yumurtasıyla, taşımacılığı v.b ile hizmette kusursuz çalışmıyor mu bizim için?
Akıl sahibi insanlar, biraz durup düşündüğü vakit, yerde ve gökte kendisine köle olan tüm canlı cansız varlıkları görebilir. İnsan öyle bir varlık ki, ondan daha üstün olan sadece İlahtır. O halde kâinatın en değerli varlığıdır insan. Peki, biz insan olarak bu değerimizin ne kadar farkındayız? Ya da fazlasıyla farkındayız da “bir de insanlar kölemiz olsun” diye mi kırıp geçiyoruz herkesi her şeyi?
Töre adına işlenen cinayetler, mal, mülk adına kıyılan kardeşler, para, pul, güç adına başlatılan savaşlar, dünyevi hırslar nedeniyle girişilen entrikalarla yoksulluğa, çaresizliğe itilip, zulme uğratılan insanların dramı… Tüm bunlar gösteriyor ki; insan kendi değerinin farkında değil. Ya da egoist duygularla diğer insanların haklarına da gasp etmektedir. Dünyanın yaratıldığı günden bu yana insanlar arasındaki çatışma hiçbir zaman duraklama evresi bile geçirmemiş. Kaldı ki bitsin. Hep daha iyiyi, daha güzeli, daha mükemmeli, daha fazlası olsun, “en büyük en güçlü ben olayım, hatta kâinatın hâkimi olayım” zihniyeti ile kıskançlıklarla kıskaçlar oluşturmayı marifet sayan nice ülke, eyalet, aile ve birey yeryüzünü kan gölüne çevirmekten hiç kaçınmamışlardır.
Dağda çoban sürüsüne sürü katmak, köyde çiftçi tarlasına tarla eklemek, şehirde işveren parasıyla para çekmek, işçi ev sahibi olma hayalini gerçekleştirmek ister, esnaf müşteri potansiyelini artırma yollarını arar, milletvekilleri daha da refah yaşama kavuşma arzusundadır, bakanlar kariyerinin değerini anlatma, artırma yolundadır. Ülkeler ise topraklarına toprak, güçlerine güç katıp, hâkimiyetlerinde üstünlük ve devamlılık kazanma savaşındadır. Asttan üste büyükten küçüğe herkes bir şeylerin peşinde. Peki, bu elde ettikleri acaba ne işlerine yarıyor? Sadece biraz daha fazla paraya kavuşuyorlar o kadar. Peki, bu üç kuruşluk menfaat için, insan gibi kıymetine paha biçilemez varlığı harcama lüksü nedir?
Dünyayı kasıp kavuran temeli çok öncesine dayanan mali kriz de işte bu sebeptendir. Her alana, her yola yapılan yatırımlarda, meblağ önemli değil hizmet veriyoruz zihniyeti, ne yazık ki, canlı sermayeye, yani insana hizmet vermeyi akıl erdiremedi.
Toplum ortak alanlarında yapılan bazı iyileştirmeler dolaylı olarak insanlara hizmetti. Lakin düzgün bir yol yapıyorsun, insana o yolda nasıl yürüyeceğini öğretmiyorsun. Köklü değişimlere imza atıyorsun, yeninin nedenini açıklayıp tanıtımını ve öğretisinde bulunmuyorsun. Hastanelerin sayısını artırıyorsun, insanı hastalıktan kendini koruma yollarını öğretmiyorsun. İhracatın önemini vurguluyor destekliyorsun, ithalatı iki katına çıkarıyorsun. Halkın yastık altını boşaltıp ülkeye katkıda bulunmasını söylüyorsun, gelecek teminatı vermiyorsun. Sağlıkta, eğitimde, adalette vb. yeni reformlara koşuyorsun, sistemi geçiş evresinde kırdırıyorsun. Bir maddeyi defalarca değiştirip üzerinde oynamalar yapıyorsun, halkın kafasını karıştırıyorsun. Tüm bu ve buna benzer gelişim adı altında yapılan çalışma ve yatırımlarda insana hangi yatırımlarda bulunuyorsun?
Tüm ülke başkanları, ülkelerini yönetmek ve ileri düzeye getirmeyi amaçladığını iddia ederek başa geçiyor. Keramet koltukta olsa gerek, başa geçen baştan çıkıyor. Irak, İran, Amerika, İsrail, Rusya… Hiç biri diğerinden farklı değil.
İnsana, insanın doğumundan ölüme kadar olan, olması gereken bireysel, karakteristik, düşünsel, duygusal, sosyal, psikolojik yatırımın yapıldığı bir ülkede miyiz, biz? O halde, birler on, onlar yüz, yüzler bin, binler milyonlar olsun. Rüşveti, torpili, saygısızlığı, görevi ihlali vb tüm olumsuzluklardan olabildiğince uzak bir politika izlenmesi küçük ama önemli bir katkı olacaktır.
Başta da söylediğim gibi insan yerde ve gökte İlahtan sonra gelen en değerli varlıktır.
Savaşların durması, terörün susması, mantıksız sebeplerle acımasızca kıyılan canlara yenilerinin eklenmemesi, ülke ve dünya politikasının daha insancıl ve daha ılıman olması, insanın insana yakışır bir şekilde yaşaması yine biz insanlara bağlı. Biraz durup düşünelim. İnsan gibi yaşamayı gaye edinen bireyler arttıkça, ülkeler de insana yakışır politikalar izleyecektir.
Elvan USUL
Kulvar Gazetesi
Aralık 2008
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.