- 2175 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BABALAR
Yıl 2009
Yer:İstanbulBağcılar
Saat 17:45
"Kaldır ellerini!"
Uzun koridorda yankılanan ses koridorun ucundaki yüzü maskeli adamın olduğu yerde kalmasına yetmişti.Yavaşça ayağa kalkıp karşısındaki güvenlik görevlisine baktı.Elinde tuttuğu tabancanın namlusuyla göz gözeydi şimdi.Güvenlik görevlisi ayakta kendisine bakan adama doğru yavaş ve ağır adımlarla yürümeye başladı.Adam ne yapacağını düşünüyordu.Yarım saat önce girdiği binadan sağ salim çıkmalıydı.Eğer bu adamla elleri kelepçeli şekilde kapıdan çıkarsa görev tamamlanmadan biterdi ve bu durum onun için hiç iyi olmazdı.O yüzden çabuk karar vermeliydi.Elini yavaşça beline attı.Güvenlik görevlisi ona doğru yürürken adımlarını hızlandırdı.Hiddet dolu bir sesle"Sakın aptallık yapayım deme!Kurşunu yersin.Kaldır ellerini"
Adam belindeki elini önüne getirdi ve diğer eliyle havaya kaldırdı.Güvenlik görevlisi adamın yanına geldiğinde durdu.Adam"Bak dostum.Beni rahat bırak.Hiçbirşey olmamış gibi odana git."dedi.Görevli"Sen beni ne sandın haa.Şimdi işin bitti."dedi.Silahın dipçiğiyle adamın alnına vurdu.Adamsert bir şekilde yere yığıldı.Alnı kanıyordu.Hınçla kalkıp "Seni uyardım.Ama dinlemedin.Benden günah gitti."dedi ve yumruğunu görevlinin burnuna geçirdi.Bunu okadar hızlı yapmıştı ki görevli silahı ateşleyemeden yere düştü.Adam görevlinin silahını alıp hiç düşünmeden görevliye sıktı.Uzun koridorda yankılanan ses biraz sonra yerini koyu bir sessizliğe bıraktığında burada olanlara sadece koridorun tavanında asılı duran kameralar şahit olmuştu.
Adam asansöre binip çatı katına çıktı.Biraz sonra gökyüzünde bir karaltı belirdi.Gittikçe yaklaşan karaltı büyüdükçe çıkardığı gürültüde artıyordu.Adam çatıya konan helikoptere bindi.Pilot"Tamam mı Osman?"diye sordu.
Osman dediği uzun saçlı sakalı hayli uzamış adam"Tamamdır.Gidelim"dedi.Helikopter konduğa çatıdan yavaşça yükselirken Osman cebinden bir kumanda çıkardı.Kumandanın antenini çekip pilota baktı.Pilot "bas o butona"der gibi kafasını salladı.
Osman, helikopter batan güneşe doğru ilerlerken kumandanın butonuna bastı.Geride bıraktığı bina büyük bir gürültüyle patlarken gökyüzüne çıkan dumanların kokusunu alabiliyordu.Osman öğle saatlerinde girmişti binaya.Uzun bir süre bombayı kurmakla uğraşmıştı.Bina bir anonim şirketiydi.Şirket İsrail’li bir bakana aitti.İsrail’li bakan aslında Türkiye’de uyuşturucu ve kaçakçılık ticareti yapıyordu.Görev belliydi.Bu adamı üzerlerine çekip sonrada işini bitirmekti.Söz konusu vatan ve olunca hiç düşünmeden görevi üstlendi.Şimdi İsrail’li bakan şirketininve içinde bulunan çalışanlarını havaya uçtuğunu duyduğunda kendisi zaten Osman’ı bulacaktı.Görev bitmişti.Helikopter gökyüzünde kaybolurken geride ıssız şehirde siren sesleri birbirine karışıyordu.
* * * * *
Yer:İstanbulBağcılar’da bir mahalle
Saat:23:15
Selim çok yorulmuştu.Bugün mesaiye kalmış ve çok çalışmıştı.Aslında taksi işine gireli 3 ayı geçmişti.İstanbula geleli 9 yıldan fazla oluyordu.Her semtini avucunun içi gibi bilirdi.Hazırda işi olmayınca paraya da ihtiyaç olunca taksi şoförü olmaya karar verdi.Karanlık çökmüştü İstanbul’a.Evi Bağcılarda varoş bir mahalledeydi.O yüzden İstanbul’un diğer yerleri gibi gürültü yoktu.Loş ışıklar saçan sokak lambalarının altından geçerken arkasından birinin geçtiğini sezdi.Hızla kafasını çevirip arkasına baktı.Ama birşey göremedi.Yıllardır bu mahallede kalıyordu.Herkes onu tanırdı.Arkasındakli adamın hırsız olmadığı kesindi.Selim önüne dönüp yürümeye başladı.Kırık dökük kaldırım taşlarını sayarak yürürken önüne düşen karaltıyı farketti.Farketmemiş görünmeye çalıştı.Adam yaklaşık 5 m gerisindiyde.Ama sokak lambalrını altından geçerken gölgesi ileri doğru yansıyordu.Selim arkasında yürüyen adamı görmemezlikten gelmeye devam ederken ilerideki inşaati farketti.Adımlarını hızlandırıp inşaate girdi.Arkasındaki adam bir çöp bidonunun arkasına gizlenip bekledi.Uzun süre bekledikten sonra inşaate girdi.Selim bu sırada eline geçirdiği kalın bir demirle 2.kata çıktı.Balkon kapısına çıkıp gizlendi.Adam eğer gerçekten onu takip ediyorsa muhtemelen inşaate girecekti.Beklemeye başladı.Adam kumlara basarken çıkan sesi azaltmaya çalışarak üst kata çıkmaya başladı.Merdivenleri kontrol ede ede dikkatli bir şekilde yürüyordu.Nihayet üst kata çıktığında balkon kapısının bitişiğindeki tuğlaların üzerine düşen kesik gölgeyi farketti.Suratına pis bir gülümseme yayıldı.Selim,adamın üzerine gelmesini beklerken adamın aslında onu beklediğini bilmiyordu.Adam"Selim ZORBEY."diye seslendi.Boş duvarlarda yankılanan ses Selim’in kulağına gittiğinde şaşırmıştı."Adımı nerden biliyor?"diye düşündü.Ayrıca bu ses ona çok tanıdık gelmişti.Saklandığı yerden çıkıp elindeki demiri attı.Adamın karanlıkta seçemediği simasına baktı.Adam"Sonunda senide buldum."dedi.Selim"Sen kimsin"diye sordu.Adam"Tanımadın mı gerçekten?"diye soruyla cevap verdi.Adam bir adım daha atınca,yüzüne yansıyan ayın ışığı yüzünü seçilebilir hale getirmişti.Selim karşısında duran uzun saçlı ve sakallı adama bakıyordu hala.Gözleri açılmıştı.Şaşkınlığı biraz daha artmıştı.Sonunda"Osman!"diye söylendi."Bu sen misin?"diye sordu.Osman"Hele şükür be koçum.Bir an beni unuttun sanmıştım."dedi ve Selime sarıldı.Selim Osman’a sıpsıkı yapıştı.10 yıl önce kaybettiği daha doğrusu öyle bildiği dostunu şimdi bulmuştu.Bırakırmıydı hiç.Osman’da en az Selim kadardı.İki eski dost gecenin bir vaktinde garip bir şekilde birbirlerini bulmuşlardı.Karanlıkta sadece iki adamın karaltısı vardı.Oda biraz sonra yolun ucunda kaybolmuştu.
* * * * *
Selim 3 odalı evinin hem yatak hem oturma hemde salon olarak kullandığı yeşil boyalı tek pencereli odasına Osman’ı misafir etmişti.vakit geceyi geçmiş ama iki eski dost koyu bir sohbete dalmış gidiyorlardı.Selim oturduğu yerden kalkıp sobanın üzerinde duran çaydanlığı aldı.kahverengi koltuğun yeryer yırtıklar açılmış kenarının yanında duran sehpanın üzerine bırakıp"çay içermisin?"diye sordu.Osman tebessüm ederek "doldur hele bir bardak"dedi.Selim sehpanın üzerindeki çay bardağınını birine demli bir çay doldurup Osmana uzattı.Bir yandan da konuşuyordu."9 yıldır neredeydin.Daha doğrusu nasıl kayboldun.Ben olay yerinde ölmek üzereyken sen o cehennemden nasıl olur da çıktın?Hala anlamış değilim.Üstelik olay yerinde bulunan iki cesetten birinin sana ait olduğu tespit edildi."Osman demli çayından bir yudum çekerek Selimin merakını gidermek için konuşmaya başladı."Iwan goiidock.İsrailli bakan.Türkiyede 3 şirketi bir yazlığı ve 2 malikanesi var.Aslında burada bulunmasının amacı uyuşturucu ve kaçakçılık.Her pisliğin arkasında bu isim çıkıyordu.Ama ne polis ne istihbarat bunu kanıtlayamıyordu.Bu yüzden bizi görevlendirdiler.O gün yani 12 mart 2000 gecesi...Hatırlıyor musun bilmiyorum.Iwanın malikanesine baskın düzenledik.Ama daha önceden haberi olduğu için kaçırdık.Sağ kolu Halil TEPE.olay yerinde yaralı bulundu.Sorguya çektik.bazı bilgiler verdi.Ben Iwan yurtdışına kaçmadan onu yakalamak için peşine düştüm.Halil’i de Iwanın şirketinin bayrak direğine astırdım.Halilin öldüğünü manşetlerden öğrenen Iwan intikam için bize saldıracaktı.Planımız böyleydi.Ama aslında halilin onun için hiç birşey ifade etmediğini o yurtdışına kaçtığında öğrendik."Osman sözünün burasında derin bir nefes alıp çayından bir yudum daha çekti.Selim dikkatli gözlerle onu süzüyordu.Osman devam etti."Iwan kaçmadan 2 saat önce onu depoda gören adamlarımız bize haber verdi.muhtemelen herşeyi yokedip öyle gidecekti.ama başaramadı.çünkü aynı anda orayada baskın verdik.Baskından kaçmaya çalışan Iwanın peşine düştük.Ben arbayı kullanıyordum.Iwanın arabası zırhlıydı. Bu yüzden onu sıkıştıracak bir yol bulmalıydık."Selim sözünü kesti Osmanın"orda bende vardım.Iwan bizi havaya uçurduğunda ben ölmek üzereyken sen nasıl kurtuldun?"diye sordu.Osman"Iwanın arabasıyla aramızda yaklaşık 10 m lik bir mesafe vardı.Sana arabadan atlamanı söylediğimde Iwan arabadan roketatarla bizi vurmak üzereydi.Ben ani frenle arabayı devirdim.Şanski araba onların bizi görmeyecek şekilde devrlmişti.Ben içerde sıkışmıştım.Seni görebiliyordu.Yerde sırt üstü yatmıştın.Beni görüyor olmalıydın.Aynadan Iwana baktığımda roketi fırlatmıştı.ben bu sırada arbanın camını kırıp dışarı çıktım kendimi yolun kenarındaki boş tarlay fırlattım. eğer birkaç saniye geç kalsaydım şuan burda olmayacaktım.Senin hastanede 2 ay komada kaldığını duyduğumda Amerikadaydım.ayrıca sakatlığın yüzünden görevden alındığını da duydum.Buraya gelmemin amacı bu."Osman sözünü bitirdiğinde Selim"Peki o ölen adamlar kimdi.Senin kimliğin çıktı üzerinden."diye sordu.Osman"Onlar figüran.Hepsi ayarlandı.Aslında bu bile görevdi.Benim öldüğümü sanan Iwan yeniden Türkiyeye gelecek.2 gün sonra burda olacak.Herşey o zaman olacak.Plan hazır.Sadece sen eksiksin.Seni bu yüzden buldum."dedi.Selim 9 yıldan sonra yine devlet adına çalışmayı istemiyordu.Ama intikam için herşeyi yapardı."Sadece bir kez.Iwan öldüğünde bende işi bırakırım."dedi.Osman Selimin ikna olmasına sevinmişti.Şimdi iş Iwanın gelmesini beklemekti.
* * * * *
Yukarıdaki yazımı okurken neler düşündüğünüzü bilemem.
-Ne demye çalışıyor.
-Ne biçim yazı bu.
-Kafayı kurtlar vadisi gibi filmler seyrede seyrede kurtlandırmış bu adam.
-Vah vah! Aklını sıyırtmış birinin ipe sapa gelmez hayalleri.
vb. gibi şeyler düşünebilirsiniz.
Oysa bu yazıyı başlığına bakıp okuyanlarınız babaysa kendilerini, evlatsa babalarını görmeyi arzu etmiştir. Ama neredeyse dizikolik bir toplum haline dönüştüğümüz, dizilerin çoğunun bu tür senaryolar içerdiği de bir gerçek.
Baba denilince hayatını çoluk çocuğu için feda eden, yemeyip yediren, giymeyip giydiren, gecesini gündüzüne, yazını kışına katan anlaşılması gerekirken ne anlıyoruz?
Gereksiz biri. özgürlüğe engel yobaz, geri kafalı, çağdışı vb yaftalarla gale alınmayan saygı duyulmayan, itilip kakılan iğrenç varlıklarmış gibi muamele edildiğini zaman zaman gazetelerden, dergilerden görsel medyadan öğreniyoruz. "Beyaz Melek" filmi bu acı gerçeği ne kadar anımsattı onu da bilemem. Fakat bildiğim şu ki:
İsmet İnönü, "BİR ÜLKEDE NAMUSLULAR, EN AZ NAMUSSUZLAR KADAR CESUR OLMADIKÇA O ÜLKE İÇİN KURTULUŞ YOKTUR." demişti ya diyorum ki, babalara keza annelere bir dediği iki edilmeyen" baba" filmlerindeki babalara(!) duyulan güven ve sadakatle beraber gereken saygı gösterilmedikçe, bu memleketin geleceği olamaz.
Rahmetli dedem " çocuğumu dinlemeden, anlamadan kızıp dövmek suretiyle kendime dolayısıyla Allaha asi edecek kadar ahmak değilim." dermiş.
Dedem gibi düşünen tüm babaların ellerinden öper, babalarına saygı duyan onları incitmekten yıldızlar kadar uzak genç akranlarımı da kutlarım.
YORUMLAR
Sevgili Dostum; harikulade bir mesajla final.....ANLAYANA SİVRİ SİNEK SAZ.....kabilinden.Umarım bu mesaj herkes tarfından gereği gibi algılanır da babalar evlatlarına evlatlar da anne ve babalarına sahip çıkarlar.Tebrikler....