DEVE 'NİN BAŞI !...
Bana , e-posta olarak gelen bu iletiyi,siz şair/yazar dostlarımla paylaşmadan geçemeyeceğim.
DEVE’ NİN BAŞI !......
Lider Kimdir?..
> İngiliz gazeteci, Sina dağında karşılaştığı bir Bedevi’ye sorar:
> "Sence lider kimdir?.."
> Bedevi;
> "Bir tanım yapmak yerine, bir öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim?" der.
> Gazeteci; "Elbette, anlat öykünü" diye yanıtlar.
> Bedevi anlatır;
> "Benim gibi bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina Çölü’nde yol
almaktadır.
Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar, bu kez toplu halde’ karanlığın aksi istikametine doğru, telaşla kanat çırpmaktadır. Çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi; bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra yine heybelerden, katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, içine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgarın oluşturduğu kum sağnağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır. Her kum tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve, dile gelir:
--- ’Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin?’ der.
Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder ve ’Peki, başını çadıra sokabilirsin. ’ diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri
boşaltır. Durmak bir yana, fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır.
Deve, sahibine tekrar yalvarır;
--- ’Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin ver, boynumu da çadıra sokayım.’
> Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de ’Peki’ der Bedevi.
Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir.
Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır;
--- ’Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver...’
Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder.
Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer
kalmamıştır.
Bu duruma, Bedevi’den önce, deve tepki gösterir;
--- ’Efendi, bu çadır ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan...’
> ’Lider kimdir?’ demiştiniz; bu hikayeyi mesnet alarak cevap vereyim;
> Lider; devenin başını dahi, çadıra sokmasına izin vermeyen insandır... "
> Atatürk’ten sonraki lider İsmet İnönü;
Köy Enstitüleri’ni kapatarak, cumhuriyet devrimlerinin kırsala uzanan kollarını
kopardı.
> Sonraki lider Menderes;
dini politik bir enstrüman olarak kullanma geleneğini başlattı.
Dini; hurafelerden, siyasi spekülasyonlardan arınmış bir şekilde halka öğretecek aydın din adamları yetiştirmek üzere kurulan İmam Hatip liselerinin misyonunu ters çevirdi.
> Sonraki lider Demirel;
Menderes’ten de baskın çıktı. Tarikatlar üzerinden siyasi ikbal aramaktan çekinmedi.
Arada gelen ve çoğumuz tarafından, Cumhuriyet devrimlerinin, laisizmin ve demokrasinin seçkin temsilcisi olarak gördüğümüz bir başka lider,Fethullah Gülen ile muhabbetli olmaktan sonuç bekledi.
> Sonraki lider Sayın Özal;
zaten muhibban-ı tarikat olduğunu, gizlemeye gerek bile duymadı.
> Sonraki lider Erbakan döneminde,
tarikat şeyhleri, başbakanlık protokülünün liste başındaydılar.
> Modern Türk Kadını imajını güçlü bir rüzgar gibi arkasına ve oy portföyüne alıp, Başbakan olan Çiller, nabzını tarikatlara tutturdu.
> Ecevit, Bahçeli, Yılmaz’lı hükümet,
tarikatların ve dipten gelen dalganın sırtını sıvazlamaya devam etti.
>>>> Özetle;
> Atatürk’ten sonra gelen bütün liderler;
devenin çadıra girmesine izin verdiler. İzin vermenin ötesinde teşvik ettiler.
> >>>>Özetle;
> Biz de Bedevi’nin öyküsünü mesnet alırsak; ortaya şu sonuçlar çıkıyor:
> 1) Türkiye; ’10 Kasım 1938’den beri, varlık nedeni olan Cumhuriyeti, gerçek anlamda savunan bir liderden yoksun olarak, 69 yıl geçirmiştir.
> 2) Bu dönemde gelen istisnasız tüm liderler, kendi siyasi pazarlamaları nı, Cumhuriyete ve Cumhuriyet Devrimlerine ’vurmak’ üstüne kurulmuş stratejilerle yapmışlardır.
> 3) Yaklaşık üç kuşağa tekabül eden bu zaman zarfında, Türkiye’nin milli eğitim politikası
’teokratikleş tirilmiştir’ ve ’teokratikleş tirilmekte’ dir.
> 4) 29 Ekim 1923’te gerçekleştirilen ’devrim’, bila fasıla tam 84 yıl süren bir ’Karşı devrim’ ile tasfiyenin son aşamasına gelmiştir.
>>>> Son söz:
"Başını rica ile çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı davet etmektedir.. .
’Deve’ deyip geçmeyin; kini çok derindir. Sizi çadırın dışına atacak kadar...
Bana gelen bu iletiyi; Deve/Bedevi ilişkisini okuyunca ’besle karga’yı,oysun gözünü’ sözü aklıma geldi.Bedevi’nin çadırın dışına çıkışını gözümün önüne getirince epeyce güldüm .Sonra bu hikayeyi Türkiye siyasetiyle örnekleyince,gülüşüm dudaklarımda dondu kaldı ve kara kara düşünmeye başladım.
Biraz da sizlerin düşünmesini istedim....
hepinize saygılar..
YORUMLAR
değerli dotum son dönemlerde ciddi kaygılar ve küşkular
içerisinde bu ülkenin hali ne olacak diye üzüntümü dile
getirdim.Yazınızı okuyunca içime su serpildi,sizin gibi
aydın ve ileri görüşlü kadınlarımız olduğu sürece bu ülkeye
bir şey olmaz diye düşünüyorum.Halk dilinde bir deyim vardır. adam gibi adam derlerya ,bende sizin için,helal olsun kadın gibi kadın diyor,yürektyen kutluyorum.sevgiyle kalın.
Ve devenin çadıra girmesi ile aslında neler kaybetmediğimizi sorgulayalım..? Çok şey kaybettik te...elde kalanlar ne ...kocaman bir hüsran...kaybedilmiş nesiller..
-Arada Kenan Evren'in Başbakanlığı unutuldu ...en büyük felaket Evren'le geldi.Tarikatları da solladı.M.Kemal'in asker misyonuna işkence ilk kez Evren'le gündeme geldi.Sonuç olarak Evren'in yüzbinlerce insanı süründürmesi,vatandaşlıktan atması,işsiz,aşsız bırakması ve de aralarında hiç günahsızların da bulunduğu binlercesini Metris/D.bakır cezaevllerinde filistin askısına gerdirerek akıl almaz işkenceler yaptırması neyi doğurdu...DAĞLARI..
-İşkencenin onanmaz acı ve onur kırıcılığı Evren sayesinde Dağ yollarını açtı.Kaçanlara Dağlar kucak açtı...
Çok şey var yazılası amma zamanım yok....
-Tarzı DANIŞ'tı...paylaşımınız için / yürekli duyarlılık için çok teşekkürler...
-Cami sayısı/mektep sayısının 2 katı ise.......?????