- 1133 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ÇAKIL TAŞLARIM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gecekonduların bacaları tüttümü bilirim akşam olmuş. Burnuma kokuyor patates kızartıları. Köpekler bana mı havlıyor yabancıyım ya! Demek fark ediliyorum.
Gündüz az önce, sabaha kadar görüşmek dileği ile ayrıldı.
Birazdan soğuk gelecek iliklerim de istirahat edecek ve gece yüreğime sığınacak, gidecek başka yeri yok gibi misafirim olacak bir müddet.
Bu şehir her mevsim böyledir, verem eder insanı. Ne mut verir ne umut...
Yüreğim, bir kan renginin çizdiği baharları yaşıyor. Zaten ben baharları sevmem, duygusal Olmamdan değil, midem tat vermez.
Hep bu mevsimde ayrıldım sevdiklerimden. Kiminden ben kimi benden ayrıldı.
Okumadım da liseden bıraktım okulu, sevişemedik pek.
Aslına bakarsanız huysuzluk hep ondaydı. Yoksa ben her gün giderdim okula.
Bir bakar çıkardım ama her gün giderdim. Nasıl aksatırım, sınıfın camında olurdu sevgilim. Sevgilim derken o benim sevgilim. Ben onun hiç olamadım, beni görmemişdir bile.
Başka işi yokmuydu sanki. Küçükken hiç unutmam, sınıf başkanını da severdim.
Sürekli adımı yazardı, tahtaya. Bende sevinirdim buna, hoca gelinceye kadar.
Adı Leyla idi galiba, neyse neydi adı sevmiştim ya. Fakir bir ailenin çocuğuydum ben
Neden övünülür bundan bilmem ama sanki bende yazarken böyle hissettim.
Yoksa ne bir oyuncakla oynadım, ne de bir deniz gördüm. Duygusal olmasam yazmazdım Ama sağlık olsun babam yine de babaydı işte.
Severdi beni, bende onu severdim küçükken.Canım şimdi de severim..
Kaldırımlar karanlık dolambaçlı çıkmaz sokaklara bırakır yerini, hafif ıslatır sis anlımı. Duş alırım duygu pınarımda, yine de düşünmeden edemem,
Neydi bu kentin derdi benimle diye. Ne yapsam yaranamadım. Nereye gitsem kaçamadım.
Bir bakışıma sığıyor oysa ama ben fazla geliyorum bu kente.
‘’Babamın sürekli haklı çıkmaları bundandı demek’’ diye anlayacağım belki bir gün.
Evinde değilim babamın ayrılalı ne kadar oldu zamanı saymadım hiç. Sinirlidir babam.
Bana güvenemedi gitti. Haklıydı haklı olmasına ama hep haklı çıkması zoruma gider di. Yinede babaydı işte severdim sever di. erken çöktü, zaten çok çalışmış az yemiş bir adamdı. Boyunun kısalığı bundandı.
Şu karartılardan biri olsa gerek benim fakirhane.
Dolabım bozulacak sanırım ne alsam çürüyor. Oysa her akşam açıp bakıyorum ne yesem diye. Evim, evim derler ya aynen öyle. Daha sıcak dışardan, en azından elim kalem tutar. Televizyon seyretmeyi sevmem pek bir iki dizi dışında. Arkadaşlar açarlar ara sıra.
Onlarda bir ay da ya gelir ya gelmez.
Yemeğimi yer biraz da kitap okurum. Ne yapayım elimden gelen bu yazarım bende.
Yazarım bol bol, aklıma ne gelse yazarım. Kedileri de yazarım babamı da biraz.
Adam olamadığım bundandır belki de.
Babam derdi hatırlıyorum “yazdın, yazdın ama adam olamadın’’
Tiyatro ile uğraşırken de derdi. Soytarısıydım insanların, ona göre.
Ama benim inadım hep engin çıkmıştır... bu hayatta...
Neyse uzattım az,
Yalnızlık saatim geldi canlar kalkayım ben
Ancak okurum nazımın ‘’yine memleketimin üzerine’’ yi...
Sekiz mayıs iki bin yedi...
...Erdoğan ateş
YORUMLAR
Kedileri de yazarım babamı da biraz.
Adam olamadığım bundandır belki de.
Babam derdi hatırlıyorum “yazdın, yazdın ama adam olamadın’’
Tiyatroya ile uğraşırken de derdi. Soytarısıydım insanların, ona göre.
........
bu bölüme kalbimi koydum.
ve final... "hadi dostlar bu günlük hasbihal bu kadar" der gibi...
"haydi abbas... vakit tamam!.. akşam diyordun işte oldu akşam!" der gibi..
bu yazı bana çok şey söyler gibi.
saygılar yüreğimden...
Bir kez daha okumuştum çakıl taşlarını...
Nedenini bilmiyorum fakat bu sefer daha güzel geldi.
Belki de içeriğinin biraz değişmiş olmasından. Gerçi cümleler silinse de değişmiyor değil mi bazı gerçekler.
Hayata yazılmış çünkü o cümleler...
çakıl taşları...
her dönüşünde yaralar dokunduğu yerleri. Ve ben yaralanacağımı bildiğim halde avucumda tutmak isterim...
Senin inadın hep engin çıksınsın bu hayatta!
Kalem iyi yazar. Ben de her seferinde kutlarım.
Saygı ve sevgiyle...
mavi uçurtma