- 753 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
YEŞİLİN KALBİNE SEYAHAT
M.NİHAT MALKOÇ
Gezmek, farklı yerler görmek hayata yeniden başlamak gibidir. Gezmek ruhu tazelemektir bir anlamda. Atalarımız boşuna dememiş ‘tebdil-i mekânda ferahlık vardır’ diye.
Gezmeyi çok seven bir grup öğretmen arkadaşla sabahın alacakaranlığında Trabzon’dan çıktık yola. Bir minibüs dolusu insanı yollardan almak ve toparlamak hiç de kolay olmadı. Gezimizin son durağı ve asıl merkezi Rize olacaktı. Trabzon’dan başlayan gezimiz Karadeniz Sahil Yolu boyunca sıralanan Trabzon ilçelerini bir bir geçerek devam etti. Sürmene’de mola vererek sabah yemeğini şehrin çıkışındaki İzzet-i İkram Lokantası’nda yedik. Burası haşlamanın en güzel yapıldığı ve bol kepçe ikram edildiği bir lokantadır. İzzet-i İkram Lokantası bizim Rize gezilerimizde ilk durağımız olur genellikle. Bir gelen muhakkak yine uğrar bu güzel mekâna. En azından biz buraya uğramadan, haşlama içmeden geçemiyoruz. Yemek sonrası içilen tavşankanı çaylar sizi buraya uğramaya mecbur kılıyor.
Sürmene’de nefis haşlamayla karnımızı doyurduktan sonra Rize istikametine doğru hareket ettik. Yol üzerinde bulunan Memişağa Konağı’na uğradık. Memişağa Konağı, Sürmene’ye dört kilometre mesafede, Kastel mevkiinde son derece ihtişamlı ve geleneksel mimarînin izlerini taşıyan bir konak… Dışa sarkıtılmış saçaklarıyla havalanmaya hazırlanan haşin bir kartalı andırıyor bu muhteşem yapı… Konak 2000 yılında restore edilmiş, şimdilerde ise yalnızlığa terk edilmiş. Zira konağın kapıları sürmelenmiş, sadece dışarıdan seyredilebiliyor; içine girilemiyor. Bu konağın tez vakitte Sürmene’nin yöresel ürünlerinin sergilendiği, yöresel yemeklerin ziyaretçilere sunulduğu canlı bir etnografya müzesine dönüştürülmesi gerekir. Böyle güzel ve tarihî binanın kilitli olması hiç de hoş bir durum değil.
Memişağa Konağı’nı ziyaret ettikten sonra Rize’ye doğru yola devam ettik. Of, İyidere, Derepazarı derken Rize’ye vardık. Önce şehrin iki km. yukarısında yer alan Rize Botanik Parkı’na gittik. Birbirinden güzel bitki ve ağaçların süslediği bu parkta tavşankanı Rize çaylarımızı içtik. Çay eşliğinde koyu sohbetlere girdik. Oradan hemen karşıdaki Rize Kalesi’ne geçtik. Rize ilinin güneybatısında bulunan bu kaleden Rize’yi doyasıya temaşa ettik. Kalenin eteklerinde yer alan şirin bir caminin avlusundan geçtik kaleye. Kalenin hâkim bir noktasında metfun, denizi doldurarak şehri genişleten efsane başkan Ekrem Orhon’un kabrini ziyaret ettik. Uzun yıllar Rize Belediye Başkanlığı görevini sürdüren, 1983 yılında aramızdan ayrılan Ekrem Orhon, Rizelilerin çok sevdiği bir sima olarak dikkat çekiyor.
Rize Kalesi’nden Rize bir başka güzel görünüyor. İstanbul’un Çamlıca’sı, Trabzon’un Boztepe’si neyse Rize’nin de şehre hâkim noktadaki bu büyüleyici kalesi de odur. Burada içilen bir yudum çayın keyfi kolay kolay silinmez zihninizden. Rize’yi kaleden seyretmeden şehri gezdiğinizi ve gördüğünüzü söylemeniz kuru bir iddiadır. Rize kalesiyle bir bütündür.
Kaleyi gezdikten sonra yine Rize’ye hâkim bir noktada bulunan Kopuzlar Lisesi’ni ziyaret ettik. Rize’nin eğitimde başı çeken kurumlarından biri olan bu güzide okulda modern bir altyapı mevcut… Oradan ayrılıp Rize’nin çıkışındaki Salih Kalkavan Şahika İlköğretim Okulu’na vardık. Devasa bir binada eğitim veren bu kurum bizi doğrusu büyüledi. Çünkü çok geniş bir alanı var. Okulda son teknoloji kullanılıyor. Çok büyük bir yemekhaneleri var. Bina sekiz kattan oluşuyor. Okulda 32 derslik ve 10 laboratuar bulunuyor. Öğle yemeğini burada yedik. Öğle yemeğinde hamsi baş yemek olarak vardı. Güler yüz ve samimiyet gördük burda.
Rize’ye gelişimizin asıl amacı İkizdere’deki kaplıcalara gitmekti. Onun içindir ki hiç zaman kaybetmeden İkizdere’nin yolunu tuttuk. Ovit Yaylası’nın eteklerinde yer alan İkizdere’nin doğasına hayran kaldık. Bu yeşil vadide gözlerimiz yeşile doydu, adeta bayram etti. Vakit kaybetmeden İkizdere’ye 6 km uzaklıktaki Ridos Termal Oteli’ne gittik. Oradaki kaplıcalara girip yorgunluğumuzu ve vücudumuzda biriken toksinleri attık. Bir yanda sımsıcak kaplıca suyu, öbür yanda dağların doruklarını bir gelin gibi süsleyen karlar… Çok güzel bir tesis kurmuşlar buraya. Vakit kaybetmeden herkesin buraları görmesi gerekir bence.
YORUMLAR
Rize’ye gelişimizin asıl amacı İkizdere’deki kaplıcalara gitmekti. Onun içindir ki hiç zaman kaybetmeden İkizdere’nin yolunu tuttuk. Ovit Yaylası’nın eteklerinde yer alan İkizdere’nin doğasına hayran kaldık. Bu yeşil vadide gözlerimiz yeşile doydu, adeta bayram etti. Vakit kaybetmeden İkizdere’ye 6 km uzaklıktaki Ridos Termal Oteli’ne gittik. Oradaki kaplıcalara girip yorgunluğumuzu ve vücudumuzda biriken toksinleri attık. Bir yanda sımsıcak kaplıca suyu, öbür yanda dağların doruklarını bir gelin gibi süsleyen karlar… Çok güzel bir tesis kurmuşlar buraya. Vakit kaybetmeden herkesin buraları görmesi gerekir bence.
sağ olasınkardeşim Rize ye gidip geldim .Hiç görmesem de ata diyarını.Ben de esas Rize/Kizdere/sivrikaya köyündenim .Ama gidip görmek nasip olmadı
sağ olunvar olunata dede mekanlarını buraya yazdığın için selamlar