- 964 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
FENERLERE DAİR KARALAMALAR II
Fenerlerin faydası olmayacaktı.
Evet, faydası yok etrafa ışık dağıtan fenerlerin ömrünü yalnızca gün ışığında tüketenlere. Çünkü bazı insanlar emek harcamazlar. Güneşin ısıttığı yöne dönmeyi marifet sayarlar. Çünkü bazı insanlar doğru zamanda doğru yerde olma tercihi üzerinde kurarlar. Gelecek tahminleri bu yönde gerçekleşir. İyi koku almak gibi marifetleri vardır. Yönleri olmadığı için hangi yöne sürüklendiklerinin bir anlamı da yoktur zaten. Onlar hareket halinde bir vasıta görmesinler. Binmeyi işin gereğinden sayarlar. Çünkü onlar erkin döküntülerinde beslenmeyi ya da kuyruk sokumunda parazit olmayı nefislerine çoktan kabul ettirmişlerdir.
Fenerlerin faydası olmayacaktı.
Olmadı zaten.
Olamazdı zaten.
Geçici zaferlerin tarihinde mutlu olmayı kendine paye sahibi olmak olarak görenler hep yanıldılar eskiden. Bundan sonra da yanılmaya devam edecekler. Bu defa kısa günün kazancı deyip geçiştirilen anlara parlaklığını yeterince sunamadı fenerler. Gırtlağına kadar lağıma batmış bir sürü adam vicdanlarda çoktan mahkum edildi bile.Mahkeme üçer beşer yıl cezayı kesinleştirse de artık çok anlamlı değil.Ama kış uykusunda ezeli aymazlığı yaşayanlar türlü komplo senaryolarıyla buradan bile kurtulmaya çalıştılar.Emri altında olanlara yaranmak isteyen kralın soytarılarını yirmi birinci yüzyılda bu kadar çıplak gözle görmek insanlık adına büyük bir kayıp aslında.
Çünkü onlar üç aşamada belirtilen üç boyutlu duruşun bütün aşmalarının dışında kalmayı yeğlediler. Bir kötülük, haksızlık karşısında ya da önce elini kullanmalıydı insan. Elleri balçığa bulanan insanlar yapamazlardı bunu. Bile bile sustular bunca yıl. Dilleriyle defetmeliydiler. En azından kınamalıydılar. En azından bu davranışları desteklemediklerini açık bir dille söylemeliydiler.
Sustular.Oysa haksızlık karşısında susan dil şeytandı.
Onlar ya sustular ya başka bir olayı gündeme taşıdılar.
Hatta bazı eşgüdümlü zavallı yazarlar ve onların beslemeleri, dalkavukları benim yolsuzluğum senin yolsuzluğundan daha fazla değil noktasına geldiler. Hatta utanmasalar benim yolsuzluğum Allah rızası için yapıldı. Senin ki laiklik adına diyecekler.
Ey insanlığın yüce değerleri nerdesin?
Rüzgâr ol. Yıldırım ol. Kasırga ol. Yağmur ol. Sele dönüş. Tufan ol Nuhu Nebiden kalma. Gel götür diyesi geliyor insanın bütün samimiyetiyle.
Fenerlerde hala vicdan sahiplerinin en azından buğz etmeleri gerekirdi. Bir onu yakından bilme şansına sahip değilim. Ama ilk üç aşamaya doğrudan müdahale gücü olanların susmaları vicdanlarının çağların tamamında var olan satın alma, satın alınma, kiralanma, kiraya verilme, açık arttırmaya çıkma ve çıkarılma kapsamında değerlendirilmesi gerekmez mi?
***
Fenerler yanmaya devam edecek bundan sonra da .
Fenerleri pislikleriyle batıranlara inat, islerinden arınıp yakılmaya devam edilecek fenerler. İnsan onurunun bütün nezaketi dikkate alınarak yapılacak yardımlar. Tıpkı sadaka taşlarında olduğu gibi. Ellerinde kameralar, siyasi partilerin amblemleri, flamaları resmi ya da gayrı resmi temsilcileri olmadan yakılmaya devam edecek kandiller.
Fenerler yanmaya yakılmaya devam edecek bundan sonra da.
Müslüman inancını en adi mal düzlemine indirgenerek, haraç mezat, orta malı haline dönüştürülmesi zilletinden kurtulacak memleketin aydınlık yüzlü insanları. Öteye ait kavramların üzerine çullanan asalak yüzlü dolandırıcılar temizlenecek kendilerini üreten yoksulluk ve yolsuzluk düzenine rağmen. Aklı kaybettiği bir hazine gibi bulmaya hazır milyonlar sırlı, büyülü, gökten zembilli çözümlerin dini yozlaştırmak olduğunu elbet anlayacaklar.
Ve aynı milyonlar asırlardır uydukları uyutuldukları ovalardan, tarlalardan, evlerden, şehir ve kasabalardan, memleketten ve gurbet diyarlarından siz benim inancımı kullanarak beni istismar edemeyeceksiniz diyecekler fert fert.
Ve aynı milyonlar bütün insanlığa haykıracak doğunun fenerleri sönmez meşalelerdir diye. Ve dönecek içe. Tükürecek insanların yüzlerine. Tükürük salgınında yıkadıklarını da yine basacak bağrına. Hoşgörü denizini okyanuslara çevirmeye alışmış bir milletin çocuklarından bundan başkası da beklenemez zaten.
SİNAN YILMAZ