BEŞERİ SERMAYE
Eski adıyla talim terbiye yeni adıyla Eğitim Öğretim, adına her ne derseniz deyin, bireyin bilgi alarak davranışlarındaki olumlu değişimleri bilgiyi önemseyerek, özümseyerek niteliğini pekiştirmesi elde ettiği bilgiyi başkasıyla paylaşarak deniz dalgası gibi yayabilmesi, galiba yaşamın en önemli artısı, insanlığın en önemli kazanımı olsa gerek.
Bu münasebetle imkanlarımızı birinci derecede eğitime vermemiz lazım.
Bu gün dünyanın artıları ele alınırsa, vazgeçilmez değerlerden biri nitelikli insan gücüdür.Nitelikli insan, bilinçli vatandaş; huzur, bereket ve üretim demektir.Hal böyleyken bir planlama yapıldığında,bir bütçe hazırlandığında bir strateji eylem planına dönüştüğünde, hedeflerin başında eğitim olmalı.Olmalı ki, talim terbiye ye sahip bir toplumumuz olsun.Eskiden Öğrenciye talebe denilmekteydi herkes biliyordu ki bir şeyler öğrenmeye muhtaç kişidir.Maalesef bu öğrenci kavramı talebe kelimesinin yerini almıyor,Öğretmen Muallim unvanını karşılamıyor.
Beşeri sermayenin her türlü sermayeden öte ve önemli olduğunu inkâr etmek izan kıtlığına işarettir. Bir memlekette Talim Terbiye kesimi niteliksiz ise gerisinden hayır beklenmez. Çünkü her kesimin insanı direk ya da dolaylı olarak Milli Eğitim damgalıdır.Peki ne yapmak lazım? zaman içinde Öğretmenlerimizi, İdarecilerimizi, Ailelerimizi eğitemeliyiz. Eğitelim ki yedi yılda bir de olsa dünyanın kaç bucak olduğunu fark etsinler, öğrencilerin gerisinde kalmasınlar. Bu bir icat mı derseniz? yok efendim Bakanlığımız bunu daha önceden fark etmiş ve 2006-20011+ yılları arasında uygulanması gereken Eğitim Ortamında Şiddetle Mücadele Eylem Planını hazırlayıp uygulanması için İllerimize talimat göndermiş, ama uygulama hızı o kadar cılız ki bunu düşündüğümde Diyarbakırlıların deyimiyle “Kendi kendime jilet atasım geliyor” Öğretmenlik sıradan bir devlet memurluğu değil ki şu dosyayı hazırla getir diyeyim öğretmenin dosyası sınıfıdır Bilgi vicdan ve nitelikli olmayan bir öğretmenin sınıfına karışarak onu aktif hale getiremem.Bu okul müdürüyle yapılacak bir iş değildir.Genelde Türkiye’de Özelde Diyarbakır’da eğitim Öğretimin iyi gitmesini istiyorsak;
1-Bakanlığın Eylem planına sahip çıkmalıyız,
2-İl Valimiz Yerel Televizyonlarda vatandaşa seslenerek yönlendirme yapmalı,
3-Eğitim Öğretimin önemine vurgu yapan resim ve yazılarla Bilbordları şenlendirmeliyiz
4-Zaman zaman öğrencilere yönlendirici ve aydınlatıcı büroşör dağıtacağız
5-Belki okur, düşüncesiyle okula giden ancak başarmakta zorlanan öğrencilere İş-Kur kurslarında öncelik hakkını vererek kapasitelerine uygun kurslarla bir yandan nitelikli vatandaş yetiştirirken diğer yandan okula huzur kazandırmak.
6-Okulu teftişe giderken, Okul müdürüne; neden şunu yapmadın? sorusu yerine, ne yapıyorsunuz ne yaptınız sorularını soralım
7-Yersiz ve gereksiz dedikodularla soruşturma açarak ,sanki bir iş yapılıyormuş görüntüsünü vermeyelim.
(Bazı önemli konularda disiplin soruşturması açılabilir: Yüz kızartıcı suç,Harcama meseleleri,İleri derecede siyasi faaliyet…..)
8-Disiplin cezaları caydırıcı olmadığı gibi çalışkan insanların hevesini kaçırıyor
9-Nasıl ki eğitim öğretimi bozan öğrenciler disiplin kurulu kararıyla okuldan uzaklaştırılıyorsa,aynı şekilde eğitim öğretme katkıdan öte zararı dokunan kimseleri de ortamdan uzaklaştırmak gerek! velev ki öğretmen de olsa.
(Bir yolu varsa, artık öğretmen niteliğini kayıp etmiş, tükenmiş öğretmenleri emekliliği gelmişse, emekliliğe ikna edelim yada genç bir öğretmense kurum değiştirme konusunda onu yönlendirelim. Yoksa kimi öğretmen öğrencilerin geleceğini karartıyor, defolu vatandaş üretip,toplunun başına bela ediyor,(özellikle ilköğretimde). Varsın eski Köy hizmetleri işçisi gibi işe gitmeden maaş alsın ama öğrencinin hamurunu yanlış yoğurmasın.)
Başarılı bir okul müdürünün ifadesidir.şöyle dedi,
“Her dönem sonuna doğru bir mini toplantı yapıyorum.Arkadaşlar!.. son haftayı boş geçirmeyelim ,eğer öğrenci tam gelmiyor ,konu işlemiyorsanız, buyurun size test getirdim istediğiniz konuda çoğaltarak dersinizi yapın.Son hafta bir daha hatırlatıyorum, öğrenciler sıradayken söylüyorum,Telefon zinciri geldi muhakkak eğitim öğretimin yapılması lazım diyorum, ama ne çare başarılı olamıyorum. Artık nedeni nedir? çıkaramadım.Kanaatim o ki öğretmen bunu önemsemiyor yada öğrenciye kaş göz ediyor…Aslında bu bir su-i zandır ama başka bir neden de bulamıyorum.Bildiğim bir hakikat var ki eğer bir okulun eğitim ve idari kadrosu en az öğrencilerin %50 sini okula gelmeye ikna edemiyorsa birinci derecede suçlu, bu kadrodur.
Hulasası Öğretmenlerimiz,Öğrencilerimiz,Okullarımız var, o zaman bundan muhakkak bir semere alabilmeliyiz.Selam ve dua ile…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.