- 2528 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MADAM BOVARY- BUDALA(aşk-edebiyat-ölüm-2)
Aşk, edebiyat, ölüm yazı serisini Siyabend ve Xece arasında geçen aşk hikayesiyle başlatmıştım. Bu yazıda da dünya edebiyatında aşk,edebiyat,ölümü ele alacağım. Aşk-edebiyat-ölümü çok iyi harmanlayan romanların başında Dostoyevski’nin Budala romanı gelir.
BUDALA
Budala’nın kahramanı akli dengesi yerinde olmayan Prens Mişkin’dir. Prens 26 yaşındadır. İsviçre’de tedavisini tamamlamadan deri dönmüşür. Saf, kiç kimsenin kötülüğünü istemeyen bir yapıdadır ve kendisini parayı her şeyden üstün tutan , aç gözlü,kaypak bir toplumun içinde bulur. Romanın bu yerinde ister istemez akla şu soru geliyor. Hasta olan Prens Mişkin mi yoksa değerlerini yitiren Rus toplumu mu?
Mişkin’in böyle saf ve temiz kalpli olması onu kadınlar üzerinde bir etkileme gücü verir. Kendi akrabaları olan Yapaçin ailesinin yanında ikamet etmektedir ve kendisne iki kadın aşık o da bu iki kadına da aşık. Kalbinin bir tarafına Aglaya, bir tarafında da Nastasya Filipovna vardır.
Prens cinsellik ve evliliğe meyilli olmadığından içinde hiçbir artı değer bulunmayan bir aşk vardır. bir nevi Tanrısal aşk. Nastasya bir süre sonra namı pek hoş olmayan Rogojin’e kaçar. Mişkine’e acıdığı için onu kendinden uzaklaştırır. Hatta Aglaya ile evlenmesini bile ister. Rogojin ise sürekli Nastasya’yı kıskanır ve romanın sonuna doğtu Nastasya’yı öldürür. Ve son sahnede aynı kadına aşık olan iki erkek-Mişkin ve Rogojin- sevdikleri kadının yanındalar. Hatta cesedin yanında kağıt oynayıp, öylece uzanıp yatmayı düşlerler. Sonra durum farkedilir Rogojin 15 yıl kürek cezasına çarptılır.
Dostoyevskiye baktığımızda acıyı kutsallaştırdığını görmekteyiz. Onu Hz. İsa değil, Hz. İsa’nın çektiği acı ilgilendirir. İyi bir roman sonunda soru sorarak bitirir. Mesala Suç ve Cezada şu soru ön plandadır.’Acaba bir cinayetin meşru zemini olabilir mi?’ Bu roman da Dostoyevski bir sürü soru sorar. Bunların başında ’ Tanrısal aşka’a ulaşılabilir mi? Bir kadın veya bir erkek birden fazla aşkyaşayabilir mi?
MADAM BOVARY
Emma’nın evliliği düşlediği evlilikten çok farklıdır. Kocası Charles alır onu Yonville denilen bir kasabaya götürü. Burdaki hayat onu tatmin etmez. Herkes kendi işinde , gücünde . kısaca sıkıcı.
Romanın karakterlerinden Emma’nın kocası Charles bir doktordur. Hamodis sinsi bir eczacı, Leon fırsatçı avukat katibi, Radolpe ise centilmen bir çiftçidir. Emma Leon’la kısa süreli bir aşk-cinsellik ilişkisi yaşar.Leon’un Paris’e gitmesinden sonra boşluğa düşer. Centilmen çiftçi Radolphe onu zevke ulaştırır. Emma artık metrestir. Aşkta istediğini bulamayan Emma bu defa da alış-veriş çılgınlığına tutulur ve çok borçlanır. Kocası da başarısız bir ameliyat yapmıştır. Düz taban olan bir çocuğu ameliyat etmiş,onu sakat bırakmıştır. Emma’nın gözünde Charles artık bir hiçtir.
Sevgililerin ilgisizliği dayanamayan Emma yatağa düşer ve iyileştikten sonra eşiyle operaya giderler. Orada tesadüfen Leon’la karşılaşırlar. Bu defa ciddi ciddi Leonu’e ele geçirmeye çalışır. Müzik dersi bahanesiyle iki de bir şehre gider ve çok masrafa girer. Borçlandığı mağaza sahibi Charles’ın bütün parasına hükmetmiştir. Leon ile ilişkisinin sonunun olmayacağını anlayan Emma, zina yaptığını anlar. büyük bir günahkarlık hissiyle kabarır. Kocasından gizli yaptığı alış verişin mahkeme celbi gelmiştir. Bir günde oldukça yüksek bir meblağ ödemek zorundadır. Tefecilere, Radolpe’ye gider olmaz. Bütün kapılar yüzüne kapanmıştır. Arsenik alır, intihar eder Emma.
Romanın son sahnesi gerçekten de çok etkileyici .arsenik alıp ölmesi. Hatta Flaubert arsenik alıp ondan sonra bu sahneyi yazmıştır.
Flaubert;’Madam Bovary benim’ demiştir. İlginçtir, oldukça çapkın, kadınları kendine bağlayan bir yazardır. Bunu demesindeki hikmet nedir bilinmez. Flaubert’in babası da Charles gibi bir hekimdir. Flaubert her ikisine de merhametle yaklaşır ama her ikisi de siliktir.
Can yakan soru şu olabilir mi? Gerçek aşk yoktur. sadece kendimiz mi kandırıyoruz? ya da her aşk sandığımız aşk mıdır?
***Sevgili Müslüm Yücel’e çok teşekkürler yardımı için..
*** Devam edecek...