KAZ ÇOBANI
Baharın en güzel günlerinden bir gün kırlar yemyeşil ağaçlar çiçek açmış gelinler gibi güneş mutlu doğuyor bu güzel bahar sabahına
Genç kız kazlarını toplamış koyulmuş yola işi kaz çobanlığı eski yemeni başında renkleri solmuş bir şalvar giymiş ayaklarında çarıkları elinde asası ve bir çıkın dilinde bir türkü koyulmuş yola tan yeri yeni ağarmış kazlar önde kızcağız arkada yollarda çok güzel bir düzlük yeşillikler içinde sanırsınız bir tablo
Büyük çe bir ağaç altına çıkınını koyup oturdu kızcağız elinde bir gazete parçası başladı okumaya ara ara kazlara bakıyor sonra yine gazete ye dalıyordu anlamadı zamanı öyleye yakın olmuştu uzaktan biri yaklaştı yanına merhaba diyerek kız cağız baktı orta yaşlı bu adama merhaba diye cevap verdi oturabilir miyim diyen adama baktı biraz korkak bilmem der gibiydi
Sen ne okuyon demişti hiç gazete ha kaç yaşındasın onbeş ya okul zamanı burada işin ne henüz okullar kapanmadı kızcağız başını eğdi ben okumuyorum niye okumuyon okul yok mu burada
Var da ben gitmedim işim var çobanlık yapıyorum niye çobanlık yapıyorsun yapmak zorundayım biz çok fakiriz anladım dedi adam anladım seni ama okumayı çok seviyorsun evet öylemi nerden bildin baksana gazete okuyorsun kızcağız derin bir iç çekti evet çok seviyorum hep okur musun neyi ne bulursan yok bir şey bulamıyorum bunu da yolda buldum okumak için aldım adam çantasından bir kitap çıkardı bak sana bunu vereyim oku dedi kızcağız şaşkın alıp baktı bu bu dedi evet bu bir roman ben yazdım senin olsun kız şaşkın sen roman mı yazıyorsun evet roman yazıyorum şimdi yeni bir roman yazmak için araştırma yapıyorum kız şaşkın buralar damı araştırma yapıyon evet bu yöreyi yaşantısını geçimini ne bileyim işte doğayı ve seni gördüm ister misin seni yazayım beni nasıl yazıcan bak sen anlat bana yaşantını isteklerini kardeşlerini ne bileyim anlat kendini bende yazarım seni
Kız şaşkın öyle baktı bu iyi giyimli güler yüzlü adama adamda kıza baktı güneş ten mi yoksa birazcık kirden mi koyulaşmıştı yüzü çatlamış dudakları elleri küçüktü onlarda pislikten nasibini almış ama siyah gözler gülüyordu bakışları bazen ürkek bazen de dik bakıyor korkuyu bilmiyordu uzunca baktı adama ne oldu niye baktın öyle bilmem doğruyu söylediğini nerden bileyim dedi adam gülümsedi doğru ama inan bana bak ne diyecem ben sana soru sorayım sen cevap ver nasıl ne sorucan adam mesela okusaydın ne olmak isterdin
Kız şaşkın baktı yine ne olmak kork ma açıkça söyle ne olmak isterdin
Doktor dedi okusam doktor olurdum niye insanları çok seviyorum onlara yardım etmek acılarını dindirmek şifa dağıtmak işte beyaz gömlek ne güzel duruyor isterdim çocukları hastalıktan kurtarmak çocukları dedi adam niye hiç bir kardeşim öldü doktor olsa belki yaşardı anladım peki başka ne olmak isterdin kız düşünceli bak avukat televizyonda görüyorum
Avukat olmak hak adalet dağıtmak çaresizlere yardımcı olmak
Davaları kazanmak güçsüzleri korumak bak sen sen neler biliyon tabi benimde babam haksızlığa uğradı onu savunmak isterdim işte
Adam baktı bu hüzünlü yüze peki başka ne olmak bide mühendis olmak isterdim güzel evler yapmak taş yığını değil bahçe içinde doğayı bozmadan ağaçları kesmeden güzel evler yapmak isterdim adam şaşkın sen bumları nerden biliyorsun televizyonda görüyom
Yazık ağaçları kesip ev yapıyorlar İyi peki ne olmak isterdin öğretmen çocukları okutmak isterdim mevsimleri öğretmek isterdim Atatürk ün yaptığı devrimleri savaşları güzel talebelerim olsun isterdim onları sevmek onlara güzellikleri aşılamak okumayı yazmayı öğretmek nokta virgül nereye koyulur satır başlarını güzel yazı yazmayı şiirler yazmayı isterdim onlarla beraber olmak oOnlara masallar anlatmak ne bileyim isterdim işte çok şey isterdim öğretmen olsaydım neler yapmazdım bak sen şiir bilir misin evet ben televizyonda hep izliyom ne güzel okuyorlar sizin televizyon varmı he muhtar verdi küçük bi şey olsun yetiyo bize adam güldü ah keşke okusaydın geç sayılmaz yine okusan
Kız dalgın kim okutacak ki beni baban yok ağa artık okunmaz beni verir babam kime verecek seni kim başlık verirse ona anlamadım anlarsın bizim bura böyle işte yaş on beş odlumu kız hazırdır hele birde fakirlik varsa gittiğin gün
Adam şaşkın olmaz dedi ya kızım ben kaç gündür bu köyde kaldım dolaştım seni niye görmedim biz köyün dışında oturuyoruz da ondan hay Allah ım ya diye söylendi adam
Sen başkasın gördüğüm kızlardan başkasın kızcağız boynunu büktü yaza can mı beni niye romanına ha anladım yazayım mı sen bilen neyse çok konuştuk artık ben gidecem kazları toplayayım diye kalktı gün sona eriyordu günün son ışıkları bu güzel yere ayrı bir güzellik vermişti kazlar çok ses çıkararak yola koyuldu kız yarın gene gelcen mi diye baktı yok yarın gidiyorum sabah erken yola çıkıcam neye sordun bilmem bu gün güzeldi sevindim konuştun benimle seni çok önce tanımak isterdim kızım ah işte ne cevherler var böyle ama işlenmeden koybolup giden yazık diye baktı kızın ardından hüzün dolu yazık yazık
Hacı Ayşe Karan