- 680 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEY / 1.
Her zaman kocaman adımlar atardı. Sıradan bir insanın attığı adımın neredeyse iki kat büyüğünü. Kırk numara ayakkabılarıyla attığı adımlar onu gülünç ve zavallı gösteriyordu. Bu adımlarının yanısıra cüssesine pek de uygun düşmeyen büyükçe bir surata sahipti. Çok düzgün ama biraz uzun burnu, kalın diyemeyeceğim dudakları vardı. Belki de tek kusursuz kabul ettiği güzel gözleriydi. Bu kusursuz varlığını da kendisine layık bulamıyordu ki sürekli -büyük, bal rengi gözlerini annesinden aldığını söyler, bundan gizli bir övünç duyardı. Esasında böylesine güzel gözlere sahip olmak onun umrunda değildi, gurur duyduğu tek nokta gözlerinin ona annesinden miras kalmış olmasıydı.
Farkındalığa erememiş insanların bile açık açık farkedeceği bir sorunu vardı, zamanla ruhunu bile zaptetmiş bir sorun, uğruna akıttığı gözyaşlarının boşuna olduğunu bildiği bir sorun;
O otuzdört yaşındaki herif dokuz yaşından beri doksanyedi santim boyunda bir cüceydi.
O güzel gözleriyle sürekli beni izler, vücuduma hayranlıkla bakardı. ’Bilmiyor muşum benim yaşama amacım senmişsin’ derdi. Beni kendi kafasında yarattığı kadının yerine koyar, benim onun tek kadını, onun benim tek erkeğim olduğunu zannettirir, aramızdaki erkeklerin varlığını bana hiç hissettirmezdi.
Kadınlığımı hatırlattığı için herhalde bu oyunu seviyor, ona ’hayatım’ diyordıum.
Bu doksanyedi santim boya sahip lakin düşünce dünyasına girildiğinde kendini bilen bu adama hayrandım. Hep böyle yürümez mi işler zaten; bir yandan artarken diğer yandan eksilirsin. Morali bozukken ona tekrarladığım bir deyiş vardı: ’ Devedede boy var ama eşek deveyi çeker. ’ O inanmasada bu tümceyi sadece onu avutmak için söylemiyordum.
YORUMLAR
"...bir yandan artarken diğer yandan eksilirsin."
durumu özetleyecek kadar kısa,umut veren;ardından da umutsuzluğa sürükleyen....