- 510 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İSYAN - SONUÇ
Ben küçüktüm
ve
diyar diyar
düşlerim vardı.
Diyar diyar kelimelerim...
Zaman ilerledikçe kitaplarda buldum düşlerimi. Yaşamıştı birileri. Yaşatmıştı yahut beyninin kıvrımlarında dolaşan birilerine; o çok sevgili karakterlerine. Onlarda buldum tüm kelimelerimi. Aşklarımı yaşadım onlarla. İlk karnemi onlar aldı aslında. Hatta ilk adımımı bile onlara tutunarak attığımı fark ettim tanıştığımızda. Kitaplarım diyarlarım oldu. Evreni gezmek tutkum…
Sonra bir gün geldi, sonsuz kalabalıklara yaptığım ziyaretlerden birinde buldum yine kendimi. Etrafta onlarca yüz vardı, üç beşi dışında hiçbirini tanımıyordum. Kelimelerini? Asla! Ben yabancıydım o olduğu yerde çakılı kalmış dedikodulara, kahkahalara. Buna rağmen oradan ayrılamazdım uzun bir süre daha. Karnavalın içinde kendime daldım çaresiz. Etrafı seyre koyuldum. Bakıyor, görüyor, duyuyordum. Belki yaşamıyordum ta ki o ana kadar. Gözlerim rafları kitapla dolu bir, yok yok iki kitaplığın bulunduğu odayı fark edene kadar. Ani bir hareketle arkamı dönüp yeni bir yolculuk için hızlı hızlı adımlarımı attım. O an yaşadığım mutluluğa ibadet edercesine diz çöktüm kitapların önünde ve teker teker kapaklarını incelemeye aldım. Sonra bir tanesini çektim ve Pablo Neruda’nın otobüsüyle, kafiyeli bir yolculuğa koyuldum. Mutluydum!
“Neden öldüm içinde? Senin türkülerinden yoksun ne yaparım şimdi
Senin beni karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar bulabilecek miyim bir daha?
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun ne yapacağım?
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı, ateşle suyun birleştiği
Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözüpek bir sevinçle dolu?
Nice yeni duygular, düşünceler kazandırdın bana
Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları
Bulutlar gibi yaprak gibi uçarlar
Düşerlerdi orada, uzakta,
Yaşarken kendine seçtiğin
Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa
…
Bir garip his dolaşıyordu içimde: İçerde onlara dair sorumluluk yüklendiğim şimdi yüzlerini bile hatırlamadığım hatta belki de hiç bakmadığım bir dizi kalabalık… Ben ayrı bir odada… Nasıl da ayıplarlar burada beni. Kendimi bir şey sanıyor olurum onların gözlerinde. Ayıptır bu onların cümlelerinde. İşte ben bu ayıbı yapmamak için onlara, saklanıyordum adeta. Gizli gizli okuyordum seni bir suçlu gibi. Farkına vardım! Bunu yapmak bir suçtu! Ayıptı! Önce lanet ettim bu karnaval felsefesine, içeriğine; sonra sana döndüm, sevdim bu kadar önemli bir şeyi fark etmemi kelimelersiz bile sağladığı için teşekkür ettim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.