Bir Soru Var Aklımda
Bu bir kanıt yazısı değildir. Çünkü gerçeklerin kanıta ihtiyacı olmaz.
Bu anlatılası bir şeyde değil...Çünkü yaşananlar ne kadar anlatılırsa anlatılsın, anımsatılamaz... Alakasız girişimden sonra, yavaş yavaş "Derdim ne ya hu benim?" sorusuna cevap aramak için, yaşantılarımı irdeliyorum... Evet benim bir derdim var... Ama sorun bu değil... Sorun benim derdim oluşu değil... Bu derdi benden başka hiç kimsenin üstlenmiyor, üstlenmeyecek olması...
Uzatıyorum, çünkü uzadıkça yazdıklarımı , kafamda daha netleşiyor her şey... Beynimin karanlıkta kalmış yerlerine ki biz bu yerlere genelde anlayamadıklarımız deriz, her bir soruyla yeni ışıklar vuruyor. Yeni yeni tanıyorum bilmediklerimi, beceremediklerimi...
Sanırım sonunda başardım... Evet bahsetmek istediğim şey, eğer kafamdaki onca diğer yığından kurtulabilirsem; gençlik... Yani ben, biz...
Birkaç örnek geliyor hemen aklıma, konu daha anlaşılır olsun diye ama gelen her şeyi geriye gönderiyorum, soru işaretleri belki sizin kafanızda da yeni yeni keşiflere vesile olur diye... Sakın yanlış anlaşılmasın, sizi meraklandırmak gibi bir kaygım, derdim yok... Beni sadece bana benzeyenler anlayabilir, bu sebeptendir ki aranızda saçmalıyor diyenlerin çıkabaliceğini samimiyetle, memnuniyetle kabulleniyorum...
Sonra yeniden, beynime biraz dinlenme payı verip konuma geri dönüyorum. Şimdi düşünmeyi bırakıp düşündüklerini harmanlamak ve onlardan bir sonuç çıkarmak vakti...
Gençlik... Yaş sınırını kendimce koyacağım, on üç yaşında daha aşık olmayı bilmeden çıkmaya başlayan, on beş yaşında kendini herhangi bir şehrin her hangi bir otelinde herhangi bir yabancının koynunda bulan... Ki cinsiyet ayrımı olmaksızın... On yedisinde on beş günlük sevgilisi için yedi mahalleyi birbirine katıp, insanları bıçaklayan... On dokuzunda belki ilk kez hayatında dönüp baktığında hiç de olmak istediği yerde olmayan, olamayan... Yirmi yaşında tuvalet kullanmasını bilmeyen ( abartmıyorum, kafamda örneği belirdi hemen) ve ileriki yaşlarının neredeyse tamamını ilk yirmi yılında yaptıklarını temizlemekle uğraşan...
Ve tüm her şeyin gerisinde bir gün gerçeği görünce apışıp kalan... Gerçek aşkı, gerçek hayatı...
Uzuyor da uzuyor kafamda... Kafama sığıyor da dökmeye gelince kalıbına her zaman uymuyor yazıda...
Sahi bir sigara molası hiç de fena olmazdı şimdi...
Hazır konumuz gençlikken, bir örnekte kendimden vermek gerekirdi diye düşünüp özellikle sokuyorum sigara illetini araya...Ve sonra en azından şükredebiliyorum, Allah’tan ki benimkisi sadece sigara....
Ve yakmadan sigaramı, belki sizde de bir soru işareti belirmiştir umuduyla üç nokta koyuyorum yazımın sonuna, belki yazarsınız bir şeyler olurda karanlık bir yer aydınlanmıştır belki kafanızda...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.