YAZMAK AMA NEDEN?
Kalem yazı oldu.Düşünceler,söylemler döküldü kağıda.Kendini anlatabilmekti mesele ,kendini görebilmekti.Ayna kadar gerçekçi değildi kağıt.Kimi zaman renklere bürünür,renkleri seçemezdiniz beyaz kağıtta.Ayna değildi kağıt,kağıtta ayna.
Yine de yazmak gerekiyordu.Her beyine ayna tutmanın imkanı yoktu.Düşünceleri okumaksa henüz mümkün değildi şimdilerde.Ama yazmak gerekiyordu.Kendini ifade edebilmenin başka imkanı da yoktu.Giriş,gelişme,sonuç kalıpları her zaman önemli değildi.Yazandan çok yazılan önemliydi.Böyle söylediler ünlü düşünürler,böyle yazdılar,böyle çizdiler…
Yeryüzünde hiçbir insanın farkında bile olmasa yine de yazmak gerekiyordu.Yazı kimi zaman insandı.İnsanın,medeniyet beşiğinde kendine yer edinişin bir ifadesiydi yazmak.Tabi ki yazmadan önce düşünmek,düşünmeden önce hayal etmek,hayalden öte,hayali de hayal etmek.
Kalıbı yırtarcasına,başka kalıplara girerek yazmak,o kalıpta düşünebilmek,kendi ruhunu benliğini satışa çıkarmadan,ifade edileni kağıtta satabilmek!İnsanlık ve de insanlığını yitirmemiş insanlık adına.
Herkes bir şekilde kendini ifade edebiliyor.Kimileri görsel,kimileri sesli.Kimileri konuşarak,kimileri söyleyerek,kimileri davranış biçimleriyle.Kendini ifade edebilme;bazen ruhun derinliklerini kağıda dökmekle,bazen hayatın anlamını yalın şekilde ifade edebilmekle,bazen siyaset gözlüğüyle,bazen başka gözlüklerle bakabilmek şeklinde oluyor.
Nereden hangi gözle bakarsanız oradan görürsünüz.Yeter ki durduğunuz yer,baktığınız açı sabit olsun…
İsmail HAŞİMOĞLU