3...2...
Katil, adama sorar...
’’Son isteğini söyle bana ’’
Tüm kurbanlarının arasında en fazla onu sevmiştir çünkü.
Ruhunun cevap veremediği durumlarda en fazla onu doğramak istemiştir belki de...
...simsiyahtı eldivenleri, ellerine geçireli izi çıkmıştı teninin buğday taraflarında.
Hep bir ısırık kanatarak bekledi zamanın geçmesini.
Geçiremedi onu geçiştirmeyi.
İsterdi mum yansın halen sofralarında, son kez öp beni ışığın yakınında.
Katil şaşırmadı kurbanının bu isteğine...
Ayaklarından kesmeye başlayacaktı önce...
Yavaş yavaş yapmayacaktı bunu canının yanışını seyredecekti.
Ama kurban ağlamadı.
Katil onun acılı çığlıklarını duyamayacaktı.
Çünkü zaten sağırdı vücudunun bir bölümü.
Bilmiyordu ki saat tam yere düşüp kırılınca yelkovanı dışarıda, ansızın uyanacaktı...
Aldırmadı ayaklarını kesti, sonra ellerini, daha sonra derisini yüzdü göğüs kafesinden yukarıya...
Sancısı tutmuştu, kanı kokmaya başlayınca, tütsünü yaktı...
Etraf zehirli bir zakkum gibi kokmaya başladı..
Devam etti kaldırdı başını bir hamlede o tarafa.
İşi bitmişti kurbanının oysa,
Bir de not çıkmıştı cebinden...
Katilin adı ve onun adı alt alta...
Ve umansız bir tarihle beraber.
Sıçradı yatağından.
Yapamadı , oysa gömecekti onu.
Katil sevdiği adamı daha öpecekti.
Mum ışığı?
Gölgeler?
Ya silinmemiş hatıralar?
Nerede idi?
Bulamadı.Ulaşmak zordu...
Dipti. En kuytu köşelerine hücrelenmişti sanki sessizliğin.
Kurban uyuyordu başı gövdesi yerinde...
Eline bir silah aldı.
Belki içindeki yokluktan kendisini vurunca kurtulacaktı.
Yatağından doğrulup , duvarda ki afişi çıkardı.
Tam da yazıların ortasından başlayacaktı 3 e kadar saymaya...
Yazılar acımasızca 1 dedi...
O, gözlerini kapatıp tetiğe davranacakken,
Kurbanı geldi aklına,
2 de tıkanıp kaldı...
Afiş bile yere henüz düşmemişti.