- 627 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
savaş
savaşlar ortasında,kuşatılmış bir hayat.
doğuda,batıda,kuzeyde,güneyde savaşlar...
petrol savaşları,ırk savaşları,ben daha güçlüyüm savaşları,ekmek savaşları,yaşam savaşları...
eline incitici,kırıcı,kesici bir materyal geçiren-gayri ihiyari-bir savaş meydanı aranır durur körebe gibi.ve körebe gibi savurur hedef sandığı ’aradakilere’ içindeki şiddeti, öfkeyi,nefreti vesaireyi.savaş kendini dayatıyor.
savaş, kırılgan bir sevgisizlik anında başlar,nefrete döner,yıkıcı olur sevgi;sevgisizlik olur yani.
ağızlardaki coca cola tadının sürekliliğini sağlama arzusu doğurur savaş gereksinimini! oysa ki arzular masumane,arzular şefkat içerikli olmalıdır;savaş ve şiddet içerikli değil.
yerini yadırgayan güruhların,üzerinde bir sabah gezintisi bile yap(a)mayacakları kırları,vahaları,denize sıfır coğrafyaları işgal etme gayesiyle başlar savaşlar.sonrası hüsran... yanan ceset kokusu genizlerde... kollar... bacaklar... bedenini kaybeden kafalar...