- 1042 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Üç ayrı haber, üç benzer kader!
Nurgül Akın… Yirmi üç yaşında… Tel ile boğulmuş, cesedi battaniyeye sarılıp yakılmış, ağabeyi suçu üstlenmiş ancak töre cinayeti olasılığı nedeniyle on iki akrabası da gözaltında… Suçu: Kocası “Kızınızı mesaj çekerken yakaladım, aldattığından şüpheleniyorum” demiş…
Aygül Güçlüer… Yirmi dokuz yaşında, iki çocuk annesi… Sabah uyurken kocası üzerine kızgın yağ dökmüş, on sekiz yerinden bıçaklamış… Komşuları tarafından kaldırıldığı hastanede yaşam savaşı veriyor… Suçu: On beş kez şiddete maruz kaldığı için şikayetçi olan kadının boşanma davası açması ve kocasının aldatılma şüphesi…
Goncagül Köseoğlu… Yirmi iki yaşında, beş yaşında bir kız evlat sahibi… Sokak ortasında tabanca ile öldürülüyor ağabeyi tarafından, yanındaki kişi ile birlikte… Suçu: Evliyken aşık olduğu bir adama kaçmak…
………
Üç genç kadın, Nurgül, Aygül, Goncagül…
Gülemediler işte, isimlerine inat…
………
Kadın olmak zordur, regl sıkıntıları vardır, doğum sancıları… Daha çok üşürler, daha hassastır duyguları…
Ancak, bazı coğrafyalarda, bazı toplumlarda kadın olmak bir kaderdir, kötü cinsinden…
……….
Regl olman ayıptır, kimse bilmemeli, kimse anlamamalıdır, o dönemde ağabeyin, baban anlamasın diye oruç tutar gibi yapmalısın, anla artık, o kadar ayıptır yani!
Göğüslerin çıkmaya başlar, o da ayıptır, kimseler görmemelidir, bilmemelidir, utanç ile taşınılan birer yumrudur onlar, örtmeli, bastırmalısın!
Kızlar namustur işte bazı coğrafyalarda!
Beyinlerdeki, yüreklerdeki namussuzluğun, yani kontrol altına alınamayan hayvani şehvetin, ödenen bedelidir bazı erkek egemen ve gelişmemiş toplumlarda!
Bunun içindir belki de, “Nur”lu, “Gül”lü, “Ay”lı isimler koyar çoğunlukla analar, isimleri kaderlerini güzelleştirsin diye…
Erkeklerin uçkurlarının bekçiliği yüklenilmiş allı güllü genç kızlar, bu nedenle on altısına geldiğinde alelacele satılırlar, başlık parası uygulaması azalsa dahi, al namusu bizden gitti gayri diyerek fırlatılırlar!
Hiç tanımadığı bir erkeğin yatağında bulur kızcağız kendini, ayıp, sakla denilen her yeri bir anda açılmak zorundadır bu yatakta!
Erkekler çoğu kere hoyrattır, kızı kendine aşık etmek gibi bir zahmet içine girmemiştir ki!
Ona sunulan bir “Gelin”dir o, gelinlerin mutlak görevlerinden de biridir nihayetinde!
Aşık etmek istese bir erkek bir kızı kendine, gözlerine bakar mesela, hayran hayran, ilk fırsatta saçlarına dokunmak ister, ellerini okşamak…
Güzel sözler söyler, o kızı önemsediğini belli eder…
Aileleri tarafından karşı aileye fırlatılan gelinlerin böyle bir lüksü yoktur ama!
Şişme bebektirler bir şekilde bedenleri ile, ruhları karanlık sularda boğulmuş…
………
Goncagül yirmi iki yaşındaymış, beş yaşında bir kızı olduğuna göre, on altı yaşında evlendirilmiş!
Sormuşlar mıdır acaba, kızım evlenmek ister misin bak bu adamla diye?
Sanmıyorum!
Aile tarafından erken yaşlarda evlendirilen kızlarda bir nefret gözlemliyorum çoğu kere: En güvendiği, aman sakın kendini diyerek koruma altına alan ailesi ihanet etmiştir kendisine, ilk nefret tohumu gelin olduğu gece yatakta yaşadığı şoktur!
Aile demiştir ki: Ölün ancak döner bu eve!
Çocuksundur henüz bir yerde, en ufak çocukluğun ayıplanır: Ağır ol, evli bir kadınsın sen!
İhanet eden aileye, hoyrat kocaya, toplum baskısına karşı bir hınç, bir nefret büyür de durur!
Goncagül neden kaçtı internette tanıştığı sevgiliye?
Boşanmak istese boşanamazdı, ya kocası vururdu, ya ailesi, nitekim sonuç da pek değişmedi!
Evlenmek mübah, boşanmak günah!
“Gonca”ların kaderi midir gülememek?
Oysa boşansaydı kocasından, gitseydi sevgilisinin yanına, ailesi de “sen mutlu ol yeter ki yavrum” deselerdi, iki ceset, beş yaşında öksüz bir kız, bir mahkum ve kızına mı acısın oğluna mı üzülsün bilemeyen bir ana olmayacaktı!
………
Aygül, on beş kez şikayette bulunmuş kocası hakkında! On beş kez, dile kolay!
Aygül’ün kendini sahiplenecek bir akrabasının yok olması gerekir bu durumda, ailesi varsa da sahiplenmeyen namus bekçilerinden yine muhtemelen!
Aile içi kavgalara müdahale etmez bizim emniyetimiz, namussuzluk olur tabii bir yerde!...
On beş kez şikayet üstüne hiç mi müdahale edilmez, hiç mi bir hastaneye yaka paça yatırılmaz bu adam da, ille beklenir cinayet işlesin?
Ola ki aldattı Aygün, bu mudur emniyetin bu şikayetler karşısında takınacağı tavır?
……….
Nurgül kime mesaj çekti bilinmez?
Çekti mi, gelen bir mesajı mı okudu, ahh… Onun da zaten kurtuluşu yoktu!
Hibe edilen adamların ayaklarını yıkamaktır Nurgül’lerin işi, diğerleri gibi…
Yaşama hakları dünyaya getirenlerin ve sahiplerinin ellerindedir, saçını şöyle bir rüzgara karıştıramamıştır, yüzünü kaldırıp güneşe göz kırpamamış…
……….
Bazı coğrafyalarda kadın olmak çok da riskli bir iştir, meşakkatinin yanında…
Ölüm her an yanındadır, ne anne oluşun, ne namusun, ne de iyi niyetin koruyabilir seni, vatandaşlığın ise hiç…
Yaşadığın sürece namus marka bir tabanca vardır, babanın, ağabeyinin, kocanın ve dahi oğlunun elinde!
Parmaklar her an tetikte!
Bu adamların diğer elleri nerededir, onu da siz tahmin edin!
Gülgün Karaoğlu
Ocak,13/09
YORUMLAR
_Güzel bir yazi hazirlamissiniz Gülgün hanim, kutlarim... okurken canlandi her sahne hayalimde...
_iste, cahil (bilgisiz) insanimizin geldigi durum budur... Allahin verdigi cani kimsenin almaya hakki yok ama Allahi tanimiyorki bunu da bilsin...
_nicedir FARZ - SÜNNET yerine örf ve adetler konusmus böyle yerlerde böyle zihinlerde ve bunun gibi hatalar halende yapilmakta...
_isin dahada aci tarafi en azindan bir cift suclu göz de buna seyirci kalmakta hemde bu davranis bicimine karsi geldigi halde... bilgimce yapanla yapilana göz yuman da hatalidir günahkardir...
_bir baska gercekde, yasanilandan ders alinmayisidir... hatalar sürekli tekrarlanip yenilenmekde günümüzde, 'güya' biraz daha medenice...
_bütün 'gül' 'ay' ve 'nur' larin huzur ve sevgi icinde yasamasi temennisi ile, kalin muhabbetle...