- 490 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zirveye Yolculuk
Zirveye yolculuk
Yaşamak, asansörü olmayan bir gökdelene çıkmak gibidir. İlk katta doğarız, sonraki katlarda emeklemeye, konuşmaya, yürümeye başlarız. Her kat bizim için yeni bir başlangıçtır. Bunlar arasında öyle bir yer vardır ki büyümemize, hayata hazırlanmamıza, çevremizi tanımamıza ve içimizdeki bizi fark etmemize vesile olur. Öğrenciliğe adım attığımız yerdir burası.
Öğrenci olmanın hayatımıza sunduğu pek çok güzellik vardır. Öyle ki öğrencilik yıllarımıza dair hatıralarımız 60 yaşına gelsek bile hâlâ dilimizdedir. Ben ilkokuldayken, ben üniversitedeyken diye başlayan cümlelerinizi hatırlayın. Hatırladığınızda içinizdeki burukluğu, gözlerinizdeki nemi düşünün. Nedir sizi hüzünlendiren? Okul arkadaşlarınıza duyduğunuz özlem mi, öğretmenleriniz mi yoksa kitaplarınızın kokusu mu? Galiba hepsi dediğinizi duyar gibiyim. Peki, öğrenci kavramını bu kadar önemli hale getiren ne olabilir? Öğrencilik yıllarımızı düşündüğümüzde hepimizin bu soruya vereceği cevap farklı olabilir. Kimi, öğrenciliği şu anki mesleğine ulaşmasını sağlayan bir vasıta olarak görür. Kimi de öğrencilik yılları sayesinde en azından okuma-yazma bildiğini söyler.
Okumaya başladığımız ilk andan itibaren üniversite diplomasını elimize aldığımız ana kadar geçen süre zarfında yaşadıklarımızdan neredeyse bir kitap çıkar. Hayatımızın “ilk” diye nitelendirebileceğimiz pek çok olayına bu yıllar arasında şahit oluruz. İlk defa ebeveynlerimizin dışında birilerinden hayat dersi alırız, ilk defa okumaya- yazmaya başlarız, ilk gerçek dostluklara, arkadaşlıklara öğrenciyken rastlarız.
Öğrenciyken toplum içinde, toplumu oluşturan diğer gruplardan farklı bir konumda olduğumuzu hissediyoruz. Eğer yaşadığımız toplum adına bir gelecekten söz edeceksek biz öğrenciler bu geleceğin mimarları değil miyiz? Ders çalışma uğruna, eğitim uğruna, bir şeyler öğrenebilme aşkı uğruna döktüğümüz terler geleceğimizin susuz topraklarına yağacak olan yağmurlara benzemez mi? Kurak, verimsiz bir geleceğin hayali bile insanı rahatsız ederken, gerçekleşmesi ne kadar üzüntü verici bir durumdur. Bundan dolayı toplumların öğrenciye yüklediği sorumluluklar büyüktür.
Günümüzde hâlâ öğrenci olma duygusunu tadamamış çocuklarımız, gençlerimiz bulunmaktadır. Çeşitli sebeplerden dolayı eğitimini tamamlayamamış ya da en kötüsü okula hiç başlayamamış insanlarımız mevcuttur. Şimdi sorarım size. Bu insanlar asansörü olmayan gökdelenin zirvesine çıkamayacaklar mı? Zirveden Dünya’ya doya doya bakamayacaklar mı? Sizce buna hakları yok mu?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.