- 1101 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SON PEMBE
SON PEMBE
Bir varmış bir yokmuş…Pembeler ülkesin de yaşayan beyaz tavşanlar ,uçsuz bucaksız yeşil tepere evler kurmuşlar. Her evin ,ayrı bir yeşil tepesi varmış. Kendi bahçelerinde mavi havuçlar ekerlermiş.Beyaz gökyüzünde her gün bir kaç pembe bulut gezinir ,sakin bir yağmur yağar ,serinletir sonra tekrar beyaz gökyüzünde pembe güneş gülümsermiş.
Yine pembeler ülkesinde ,rengarenk ağaçların gölgesinde yavru tavşanlar oyun oynarken çok uzaklardan ansızın bir ses duyulmuş . Yavru tavşanlar çok korkup bahçelerinde mavi havuçları toplayan babalarının yanına koşmuşlar . Ses şiddetini artırarak tüm heybeti ile yakınlaşarak geliyormuş . Bütün tavşanlar evlerine koşmuşlar. Çocuklarını yanlarına alıp, kapılar, pencereler sıkı sıkı kapatılıp, en köşe ,en ıssız yerlere saklanmışlar.
Ses o kadar gürültülü geliyormuş ki ,gökyüzünde hiç görmedikleri renklerde şimşekler çakmış. Kapkara bir bulut ülkenin tam üstünde durmuş . Şimşekler sağdan, soldan her yönden çakmaya başlamış.Bu sesin heybeti ile beraber hiç görmedikleri kadar şiddetli yağmur yağmaya başlamış. Günlerce yağmış , hep yağmış ,hep yağmış. Gök yüzünde pembeden hiçbir eser kalmamış. Tavşan yavruları hayatın hep böyle olacağını düşünerek, korku ile anne tavşanların bağrına sığınmışlar.
Günler böylece geçmiş. Bir gün gök gürültülerinin ve şimşeklerin sesi hafiften azalmaya başlamış. Yavaş yavaş yağmurlar hızını kaybetmiş.Usulca pembe güneş saçlarını göstermeye başlamış.Endişeyle tavşanlar evlerinin camlarını ve kapılarını açmışlar.Pembe ülkenin bütün tavşanları şaşkınlıkla dışarı çıkıp, etraflarına bakmışlar. Saatlerce sessiz bakışlar sürmüş. Gördükleri eski pembeler ülkesi değilmiş. Tüm tepeler akmış ,bütün evler yan yana dizilmiş, herkes bir biri ile komşu olmuşlardı. Bahçeler bitişmiş ,uzak tavşanlar yakın olmuştu.Yeşil yüksek tepelerden eser yoktu artık.
Yavru tavşanlar bu hale çabuk alışmış ,tekrar beyaz uzun yollarda özgürce oynamaya başlamışlar. Bu masalın güneşi hep toz pembe açmış. Yolları beyaz ,ağaçları rengarenk ve havuçları mavi kalmış..
Bir anne, her gece oğluna uyumadan önce masal anlatırmış.Anne bu masalıda anlatmış.Diğer masallardan farklı olarak oğlu, bu masalı hiç benimseyememiş. Çünkü erkek çocuğu bu kadar çok pembeye alışık değilmiş…
Her masalın bir yalan ve hayal kısmı vardır.Gerçek hayatın ,yabancılara yansıyan yönü gibi.Yusuf’un kuyuya atılması ,o an için felaket gözükse de sonrası için, hayırdı. Müslümanların ,peygamber efendimizin vefatından sonraki anlaşmazlığı ile, İslam göçlerle dünya coğrafyalarına yayılmaya başladı.Tarihin her karanlık sayfasından sonra hayal ötesi olaylar yaşandı.
Özlem Maria Zafer