- 1690 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sokrates Aşkı
Yalnızdım.
Orta yaşlı bir erkekle genç diri ve oldukça güzel görünen bir kadın cafeye girdi.
İçerdeki kalabalıktan ve seslerin birbirine karıştığı gürültüden uzak bir yer arayıp buldular. Benim oturduğum yerin yanıbaşındaki masayı seçtiler.Adamla ben neredeyse sırtımız birbirine değecek kadar yakın oturuyorduk. Garson kıza cam bardakta çay siparişi verdiler. Bir ara başımı o tarafa çevirdim. Adam, kadını karşısına oturtmuş ona sevgiyle bakıyordu. Düşünceli bir şekilde bekledi ve bir süre sonra konuşmaya başladı. Yeniden önüme döndüm, çayımı yudumladım.Adam konuşmaya başladı, söylediklerini çok iyi duyabiliyordum. Genç kadın konuştu mu konuşmadı mı onu işitemiyordum. Ama adam konuşmuyor da tok bir sesle sanki sahnede tirat yapıyordu:
- Yıllar sonra karşıma çıkıyorsun. Yıllar önce seni güzel yapan şiir sevgin sanıyordum. Oysa güzellik güzellik nedeniyle var olurmuş.Başkasına kıyasla değil.
Bu söz dikkatimi çekmişti. Bütün dikkatimi adamın konuşmlarında topladım. Garson kız çayı getirdi. Adam çayını yudumladı ve konuşmasını sürdürdü:
- Oysa başkasına kıyasla güzel olduğunu düşündüm.Ama şimdi biliyorum, senin şiir sevmeyene göre şiir sevdiğin için güzel olmadığını. Çünkü sen güzel olduğun için güzeldin.
Yıllar sonra karşıma çıkıyorsun.Yıllar sonra sevdiğim bir kitapla da bir gün böyle karşılaştım. Bir şiir kitabı arıyordum.Elimi tam o şiir kitabına uzatmıştım ki yıllar önce beni etkilemiş olan kitap bana bakıyordu. Ayaküstü sohbetleri gibi "ne var ne yok, nerelerdeydin, nasılsın"soruları ile boğduğumuz; araları kısa konuşmalarla seyrekleşmiş bu eski dostuma üstün körü gözattım. Beğenmedim. "Yaşlanmışsın." diye kapatacaktım ki " Bir de sen kendine bak ." der gibi geldi bana. Bir de sen kendine bak... Haklıydı değişen kitap değil bendim. Zevklerimdi, biçimimdi, yaşama bakışımdı, insana verdiğim değerlerdi... Değişmiştim.
Yıllar sonra karşıma çıkıyorsun.Bedenin şimdi üzerinde bir kadın olmanın olgunluğunu taşıyor. İnce belin dik duran göğüslerin, mavi kotun altında pürüzsüz hatlarınla karşıma çıkmadın. Ama güzeldin. Kitaba söylediğim gibi sana da "Güzelliğin kalmamış." da diyemem . Diyemem; çünkü hâlâ etkinde olduğumdan değil. Sana hâlâ aşkımın değişmemiş olmasından da değil. Sen eskisinden daha da güzeldin.
Nasıl oluyordu bu? Geçen yıllara karşın hâlâ başkasına kıyaslanamayan ve yalnızca sende var olan güzelliğinle karşımdasın.
Ya ben... Ağaran saçlarım, yüzümde oluşan çizgilerimle buradayım işte. Bu betimlediğim kişiye yani bana, kısaca "Yaşlı hâlinle karşımdasın." da diyebilirsin .
Filozoflar, "karşıtların birliğinden" bilimin ilkesini kurmuşlar. Oysa zıtlar birbirine yaklaştığı zaman, biri diğerini reddeder , yaklaşmasını onaylamaz.
Bu çekiciliğinle ben sana yaklaşmak istiyorum, karşıtlığımız giriyor araya: yaşlılık ve gençlik...Yaşlılık bir süreç olarak gençlikle karşıttır, kar ve sıcak gibi. Kar nasıl sıcağı kabül ederse o zaman varoluşunu yani kar olma özelliğini yitirir, bir suya dönüşür işte ben de senin gençliğinin karşısında var oluşumu yitirebilirim. Su olabilirim.
Her değişimin olumlu olumsuz iki yönü varmış. Karı kar yapan soğuk ve kristalleşme gibi kendimi kendim yapan da düşünceme yüklü kitap birikimlerim, hassas duygularım, acılarım bitmesini istemediğim hazlarım kısaca uzun bir sürecin kazanımları olan değerlerim ki bütün bunları bu değişimle yitirmem ne büyük fedakarlık. Ama bu değişim zamanın ve yaşadıklarımın aşındırdığı, çürüttüğü bedenimse var oluşumu yitirmem ne büyük zenginliğe kavuşmak olacak benim için. Çünkü soluduğumuz havadaki tüm gazlar,tozlar,virüsler her şeyi çürütüyor. Her şey o doğal güzelliğini bu çürümelerle yitiriyor. Oysa birşeyin doğasının olduğu gibi olması en iyi olan, olması gereken değil midir?
Yıllar sonra karşıma çıkıyorsun. Ateşken " Senin yüreğinde soğumak istiyorum." diyorsun ama var oluşunu yitireceğini bilmelisin. Ateş, soğuk karşısında ya çekilecek ya da soğuğu kabul edip kendisi yok olacak, yok olacaksın.
Ateş senin bedenin, oysa ateş hastalık belirtisi değil midir? Genç ama hasta... "İnsan için hasta olmak nedir?" mi :Bu soruya "Hastalıktır." yanıtı doğru değildir; ateştir. Hasta ancak ateş sönünce kurtulur, tenine çöken acıdan sen de öyle... Sonra bir ölü sessizliğinde kalırsın;boş ve huzurlu.
Yıllar sonra karşıma çıkıyorsun ve genç duruyorsun."Ben gençliğim ve gençlik benim." deme bana. Gençliğin kendinsen senin yaşadıklarının ne kadar az olduğunu da bilirsin. Çok şey bekliyor seni. O süreçte neler bulacaksın bir sezebilsen. İnsanlara güveneceksin. Dürüst,çekici,iyi niyetli... Süreç sürdükçe yanılmalarla bir insan düşmanı olacaksın. Çektiğin acıların iz düşümleri yüzünü gölgeleyecek. Düşüncelerine güvendiğin insanlardaki yanılgıların da seni düşünce düşmanı yapacak.Yanılgıların hasatı olarak acının ve kederin tortuları olan aklıklar yaldızlayacak saçlarını.
Yıllar sonra karşıma çıkıyorsun, genç ve güzel duruşunla .Hâlâ " Ne yapmalıyım ?" deme ne olur. Daha sürecin başındasın.Yıllar sonra karşıma çıkmışken ve henüz güzelliğini yitirmemişken gel! Benim karşıtlığımda kaybol. Kaybol ki havanın çürüttüğü her şey gibi sen de güzelliğinin var oluşunu çirkinlikle yok etme. HAVANIN OLMADIĞI ve HAVASIZ KALMIŞ SONSUZ GÜZELLİĞİ cam bir fanusta saklayan cenneti öneriyorum sana , işte KALBİM...
Gitmem gerekiyordu.Aşk ölümsüzleşirdi demek... Bu düşüncelerle yerimden kalktım, göz ucuyla adama ve kadına baktım. Kadın hüzünlü görünüyordu...Onları orada bırakıp giderken adamın "Çünkü soluduğumuz havadaki tüm gazlar,tozlar,virüsler her şeyi çürütüyor. Her şey o doğal güzelliğini bu çürümelerle yitiriyor." sözündeki çürüme korkusu çoktan içime yerleşmişti bile.
Sait Açıkgöz
YORUMLAR
yıllar sonra karşımıza cıkan aşk hep tazeliğini korumazmı o hep bahardır sonbaharı yaşasakda yüümüzdeki cizgilerle bir yer var hiç yaşlanmayan sol yanımız...yıllarca beklediğimiz aniden calınca kapıyı değişmiştir ilk tanıdığımız aşk değildir o hani kavak yelleri zamanımızdan o şimdi secicidir biraz zordur biraz ama aşktır işte daldaki gül kadar muhteşem kardelenler gibi erişilmez ama aşktır ve ellerindedir...
kutlarım üstadım kaleminizin ustalığını burdada işte bu dedirtmişsiniz...
papatyalar yüreğinize