2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1320
Okunma
OĞLUM,
Bu gün ilk olaarak seni evden çıkardık. Mersin’e büyük anneyin ve halanı ziyarete gittik.Otobuste hep uyudun. Hiç ağlamadın.Saadet ve Sibel ablalarında yanımızdaydı. İkiside sen uyurken bile seni seviyor, yanından hiç ayrılmıyorlardı.
Otobusten inince doğruca büyük anneyin evine vaedık.Asırların izlerini taşıyan çillenmiş ve kırışmış ellerini önce annen sonra ben öptüm. Ona karşı bütün aile ayrı bir saygı duyar, sevgi beslerdi. Yerinden kalkamayacak kadar yaşlanmıştı. Ama o seni getireceğimizi bekliyormuş. Adını sordu. ’’ALPER’’ dedik. Alışık olmadığı bir isimdi. Ben ise: ’’MEHMET ALİ .olsun, istiyordum.’’ ALİ benim, MEHMET de anneyin babasının adı idi. Biz seslenmedik. O da ile böyle olsun, diye üstelemedi.
Bu arada daha önceden hazırladığı birazcık unu saçına, yüzüne hafifce sürdü. ’’UZUN ÖMÜRLÜ OLSUN, SAÇI; SAKALI AĞARSIN, RIZKI BOL OLSUN.’’ diye dua etti. Ayrıca yufka bir ekmeğin içine biraz şeker koyarak, belindeki, belek kuşağına sardı. Bunun anlamını anlatmadı. ’’ALLAH TATLI BİR MÜR NASİP ETSİN:’’ diyerek bir dua etti. Baba annelerde neşe içinde bir kahvaltı yaptık. Köyden gelen yeşil ve siyah zeytin, zeytin yağı, dometes, peynır, çökelek, bal ve pekmezden oluşan katkısız yiyeceklerle...Kahvaltıdan sonra sen mışıl mışıl uyudun.
Ben karşı köşede külübe gibi müstakil bir evde oturan halayın yanına gittim. Halan benim hayatta yaşayan en yakınım.İşlerin yoğunluğu, bütcemizin yetersizliğnden dolayı onu sık ziyaret edemiyordum. Onun için biraz sitem etti. Ama yine de beni görünce çok sevindi.
BU ziyaret, annenide beni de sevindirdi. Akşama yine TARSUs’daki evimize döndük.
MEHMET ŞAHİN
Tarsus.18.01.1970