Bencil kimse devamlı kendi çıkarını düşündüğü için başkalarını düşünmeye ayıracak vakti yoktur.
emine pisiren
emine pisiren
@eminepisiren

KADINLIK BİR BİLİNÇTİR ÖZÜ DE "VAJİNADIR" DİYENLERE

15 Ocak 2009 Perşembe
Yorum

KADINLIK BİR BİLİNÇTİR ÖZÜ DE "VAJİNADIR" DİYENLERE

4

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2051

Okunma

KADINLIK BİR BİLİNÇTİR ÖZÜ DE

KADINLIK BİR BİLİNÇTİR ÖZÜ DE "VAJİNADIR" DİYENLERE

Aşağıda alıntı yaptığım yazıyı, noktası virgülü ile sizinle paylaşıyorum. Son zamanlarda posta kutum erkek üyelerimizin hırçın yorumlarına maruz kalmıştır. Özellikle bazı yazılarımda aradıklarını bulamayanların bu aşırı tepkilerine, en sağlıklı tepki "susmak" tır. Fakat öyle bir an geliyor ki, susmak da o kişilere yetmiyor. Özellikle sizi kalemiyle deşip, vereceğiniz yanıtlar ile "müttefik" kalemleri yanına çelmeyi de bir şekilde başarıyor.

Bu konuda bir kadın yazar olarak, bayağı sıkıntı yaşamaktayım. Bazen de "tek" kaldığımı da görüyorum. Alkış tutmadığım için. "Cim" li ve "cum" lu sözcükleri kullandığımda bu yalnızlık bir şekilde yaşanmadığına da tanık gözlerim. Asi oluyorum, işte bu zamanlarda. İmitasyon iltifatlar hiç de şık durmuyor kii...

Şimdi "saadede gel Emine Hanım" diyeceksiniz değil mi?

Hadi buyrun bakalım bir kadın yazar bir dergiye cesurca bir yazı yazmış.

Her düşünce her fikir her ortamda paylaşılmaz ama edebiyat adına paylaşımlara da saygımız olmalı değil mi?

En derin saygılarımla...

Emine Pişiren/Yeşil Bursa/2009


Kadınlık Bir Bilinçtir. Özdedir. Öz İse O Yasak Kelimedir: “Vajina”


Konu cinsellik, cinsel birleşme, seksi etkinlikler değil, baştan vurguluyorum, okumak istediğiniz yatak ilişkileri ve tensel temaslar ise ve ne, nasıl, ne şekilde ve hangi süreçler içinde olmalıdır hakkında satırlar ise üzgünüm… Ben gerekenin ne olduğunu vurgulamak amacındayım. Konu bence ilişki aşamasına gelmeden başlaması gereken bir süreç. Bir bilinç… Kadına verilmesi gereken bir bilinç. Ben bu bilincin, erkeğin de bilincini etkileyeceğinden eminim. Erkeği doğuranın da kadın olması ve kayıtların anneden bebeğe aktarılması nedeniyle. Tabii bu bilinç, nasıl asırlarca, yavaş yavaş kazındıysa belleklerden, öyle pat diye de yerine geri konamayacak… Zaman alacak…

Benim vurgulamakta ısrarlı olduğum konuya gelince, kadın cinsi için daha küçük yaşlardan itibaren, kaş, göz, saç, bacak, kol gibi, vajina kavramı da, tabusal hale getirilmeden doğal oluşla öğretilmeli… Nasıl burnunu silmeyi öğretiyorsak, nasıl okumayı yazmayı, nasıl tırnaklarını kesmeyi, nasıl zamanı gelince kişisel bakımlarını öğretiyorsak, küçük yaştan itibaren vajinal kaslarını nasıl egzersizle güçlendireceğini öğretmeliyiz ebeveyn olarak …”AA NE AYIP” tepkisi verilmeyen bir konu, minicik bir dimağda da öğrettiğiniz anlamı kazanır ancak eşittir işareti karşına gelen izah olarak… Nasıl ki, din ve tabularda da beyne angaje edilenleri doğal görüp, aksini düşünememe durumunu yaratmanın yolu beyinlerini küçük yaşlarda yıkamaktan geçiyorsa , aynı yöntem bu konuda da uygulanmalı…Vajinasını bilen ve kontrol edip kullanabilen bir küçük hanımefendiye, nerede bu konuyu dillendirip dillendirmeyeceği de, bu bölgenin mahremiyetine saygı da öğretilebilir.. Ama sadece mahremiyete ve kişisel haklarına saygı… Asla yasak, ayıp, günah vb. değil… Ve bu vajinal bölgesinin kontrol ve hakimiyetinin, onun hayatındaki artıları, ileriki yıllarda idrar kaçırabilme ihtimalinden, doğum yapmaya ve doğum sonrasındaki toparlanma sürecine ve elbette bir cinsellik yaşadığında da, vajinal gücünün kontrolünün ona nasıl doğru etkilerle yansımada bulunacağına dair normal ve çok doğalca öğretilecek pek çok bilgi … Olmadık bir patavatsızlık yaşanmaması için de nasıl onlara, bazı konuların ancak bazı yerlerde ve ancak bazı kişilerle konuşulacağı öğretiliyorsa, bu konunun da özel zamanlamalarla anne ile veya bir uzman ile vb. konuşulacağı öğretilebilir.

Ben bir gelişim sürecini ve etkisini savunuyorum… Yaşanması herkes için mutlak olan doğal gerçeklik, cinsel ilişkinin uygulanış çeşidi yanlışıyla veya doğrusuyla, kadın veya erkek ancak o iki kişiyi veya kişileri etkiler, benim konu olarak seçtiğim, o aşamaya dek gelişmesi gereken bir anlayış, bilinç ve kişisel hakimiyet. Bunun kadına ve topluma katacakları hakkında iddia sahibiyim..

Konu uygulamalar değil zaten… Kaç dakika sürmüş, ne olmuş, nasıl olmuş değil… Konu bence, neden kadının bu konuda bu kadar bilgisiz, bilinçsiz ve asıl odak olması gereken ama hep varlığından bile habersiz kaldığı cinsel uzvundan kopuk olduğu…

Dinler bu konuda en büyük tabuları yaratmış, hep kadın tabu, kadın bilmez, hissetmez, görmez… Tek Tanrılı dinlerden sonra , din adamı kisvesi altında erkeklerin toplumda yarattığı kaos, kadının gücü karşısında ,var olunalı beri kaldıkları aczin intikamını kadından almak için kendilerince yorumlar, açıklamalar anılar,hikayeler vb. vb. yaratmaları… Ve hep etnik kültürlerde tanrısallaştırılan veya gücüne değer verilen varlık kadınken, tek tanrılı dinlerde olay tam terse dönmüş. Tüm tek tanrılı dinlerin peygamberleri erkek… Olmamalı mı? Haşa… Konu bu değil… Burada ifade etmeye çalıştığım konu , dinlerde kadına ve anneliğine yapılan övgülerden sonra, toplumsal hayatın dışında tutulan, ikinci plana itilmeye çalışılan ve din adamı bile olamayan kadının pozisyonundaki dengenin dengesizliği…Ben burada, ilkel toplumların kadının bilgelik kapasitesi, dayanım gücü, aklı, yaratıcı yeteneği, planlama özelliği vb. pek çok özelliğine verdiği değeri ve saygıyı hatırlamadan geçemiyorum bilgilerimizin arasındaki tarihsel gerçeklerden bize yansımış olan… Erkekler için sadece çalışma, koruma, savaşma yeteneği olmasına bakıyorum sonra…. Ancak zaten doğadaki toplu yaşayan hayvanların komün yaşamında bile DİŞİ öncelikliyken, tek tanrılı dinlerle beraber, yani tüm medeni toplumlarda, erkeğin, gerek din adamı, gerek devlet adamı ve gerekse aile ve toplumun kilit pozisyonlarında olmasını bu DNA’sına kadar işlemiş olan komplekslerinden kaynaklandığını düşünüyorum… Din adı altında cennet anaların ayakları altına serilirken, hadis adı altında kadın şeytanidir denmesini anlamak akıl dini olan İslam’ın yorumlamalarla, nakledilişlerle saptırılarak aktarıldığını düşündürüyor nedense… O nedenle akıl ile ödüllendirilen insanın araştırıp okumak yerine, kendisine bahşedilen beyni kullanmak yerine, dini tarikatlarla aracıları seçtiğine ,hele bu modern yüzyılda bile şaşmamak mümkün değil… Kaldı ki eski veya cahil toplumlarda, çok daha kolay toplumsal bilinçlerle oynamak … Ben en eski ilkel toplumlarda gerçeklerin öz haliyle varlığına inanıyorum… Doğallık her zaman gerçeği yansıtır… Her toplumu araştırdım diyemem ama gerçekten de kadının üretkenliği, yetenekleri, zekası, programlama, hissedebilme, yönetebilme vb. vasıfları cidden farklılıklar taşır.. Toplumda kadının bu yönü tırpanlanarak erkeklere bir alan yaratılmış medeniyet adı altında…

Erkek bedeni ve doğumsal yapısı, dayanıklı değil… Patlayıcı kuvvetler ona göre
o nedenle, kardio çalışmalarda başarılı, ağırlık kaldırmak için başarılı.. Savaşır…

Ama dayanımı çok zayıftır…

Kadın ise inanılmaz dayanıklıdır, güçlüdür, akıllıdır, pratiktir. Erkek egosu burada dibe vuruyor testesteronun ve ostrojenin etkisi belki ama gerçek…

Arılar ve karıncalar gibi en düzenli ve çalışkan hayvanlar da hep kadının gücüne işçilik ediyor, kadın zekasına, kadın üremesine… Erkekler sadece çalışan, savaşan.. Bu doğa dengesinde var.

Vajinanın kutsal kase olma yorumu ve bunun Hıristiyanlıkta din adamlarınca nasıl planlı alt edildiği hakkındaki Leonardo da Vinci’nin şifresini okudunuz mu? Ben
hayretle okudum okudukça ne kadar kafamdakilerle tamamlandığını gördüğüm için hayretle okudum…Tabi bu da benim anlattıklarım gibi akıla uyan bir varsayım…J)

Ama olaya tek ilişki yönünden bakmamak lazım..
Vajinasının varlığı kadın için, belki de erkeğin o durup durup “acaba yerinde mi” şeklindeki -altbeyin şartlanması mı desem ne ise-, o dürtüyle “şey”ini yoklaması gibi bir şeyden öte…

Biz yoklamadan varlığını anlayabiliriz. Kimseye gösterme zorunluluğumuz da yoktur. Penis boyu için tedirgin olurken erkekler, biz derinliği için endişe duymayız ama varlığını bilirsek tabii… Oysa yasak olan ve tabulaşmış kadın cinsel organını hem bekaret baskısına alıp, hem tatminde, kullanılıp, sonra da erkek orgazmı bu kadar denip, bebeklikten 3 yaşından beri neredeyse kendini zaten tanıyan kadını o şekilde tatmine -klitoral-çalışmak kadın için sürekli eksik kalan bir şeylerin birikmesi demek… Erkek daha muhteşem bir şeyi sunabilmeli. Ama bu güce sahip olabilmesi için önce komplekslerinden sıyrılması lazım.

İsviçre’de –sanırım- yapılan araştırma kadının vajinal kaslarıyla 25 kg taşıyabileceği yönünde bir kas kullanımından bahsediyor.. Çalıştırırsa tabii…Peki
kapasitesi bu kadar yüksek olan bir organın , ben sadece 3 dakika erkek tatmini için olduğuna inanmıyorum.. J, G noktası gibi şeylere de inanmıyorum.. Olay aslında işte orada sapıtıyor.. Sahip olunan güç ve enerji daha yaratıcı ve önemli..Yaşamsal hatta…

Çünkü olayın asıl şehveti beyinde. Kadın aslında her zaman sevilmek ve güç ister, doğası gereği de kavramak..Bu sınırsız güç kullanabilme ve derinlik, kadını aslında beyinde bitirir orgazm olarak.. Sadece belli hareketlerle -ki bunlar özel pelvic pilatesle beraber yapılırsa daha da anlamlıdır-yani dokunmadan bile cinsel uzuvlarına kadın beyinde yakalar zaten orgazmı ama bunu sevdiği insanla paylaşmak önemlidir kadın için… Erkek ile bu kullanım standardını paylaşabilmesi önemli… Ama paylaşabildiği anda “vay o…. nereden öğrendin bunları” denen kadının yaşadığı toplumumuzda bu mümkün mü? Elbette hayır.. Ama “bunu” yapan bir başka kadın için erkek evini terk etmiyor mu çok zaman. Bunu yapan kadın çok mu güzel? Hayır belki çoook çirkin… Ama cazibe… Cazibe tuhaf bir öz güven…
bu özgüveni yaratan vajinadır kim ne derse desin… Bu bilinci varsa kadın inanılmazdır zaten… Işık saçar.. Duruşu başkadır… Hayır, seksomanyak da olmaz… Akla bu gelmesin… Ama o istediği an vajeni kullanmak, kullandığı özel enerji yüklü bölgeden gerektiğinde bir hayat dünyaya getirebilmek yetisi inanılmaz bir özgüvendir… Erkekte bu yoktur. Hatta inisiyatifi olmadan erekte olabilen bu uzvunu nereye sokacağını şaşırdığı anlar hayatında çoktur… Ama hep sırtı sıvazlanır… Ben bunu evin küçük çocuğuna benzetiyorum. Utanır ve utanmaması için yüreklendirilir. Aslında büyük kardeş biliyordur neyin ne olduğunu ama küçüğü kazanmak için ona destek verir o da. Doğanın da bence büyük çocuğu kadın, küçük çocuğu erkektir.

Aslında kadın demek toplum demektir, kadının mutluluğu da toplumun mutluluğu… Bakın, erkek egemen toplumda, daha doğrusu aslen ANAERKİL olduğu halde ATAERKİL gibi baskılana gelmiş toplumumuzda, kadının cinselliği ve kadının mutluluğu ile ilgili olabilecek her konu, özellikle cinsel konular tabu olmuştur. O kadar tabu halindedir ki, genç kızlığa girişten itibaren ayıp- günah vb. kavramlar ile üzerinde dahi konuşulmaz. Modern günümüz hayatında dahi, daha cinselliği hiç bilmeden, daha kendi cinselliğini tanımadan, nerede ve hangi organında ne olması gerektiğini bilmeden evlenen kızlar var. Bu cehaletin boyutları, cinsel hayatında kadının mutluluğu ve orgazmı bilemeden yıllarını geçirmesine sebep olacak kadar ciddi boyutlarda…

Ama bakire kız isteyen erkek kadınında tatmini bulamadığında da bunu dışarıda aramakta. Oysa kadın bu aşağılanmayı hak etmediğini hissetse de bir şey yapamıyor, kendine, kadınlığına güvenini kaybediyor. Kendine güveni olmayan bir kadın ise güzel olsa dahi güzel olduğunu hissetmiyor, güzel olduğunu hissetmeyen kadın zaten güzelliğini de kaybediyor. Çünkü o ışığını kaybediyor. Hele bir de doğum yapınca, cinselliğini iyice kaybettiğini düşünüyor çünkü cinsel ilişkisi eşiyle eskisi gibi bile olmayabiliyor, ama kadının gittikçe üst düzeylere çıkan hormonları var, buna, cinselliğe de ihtiyacı var, ama….

Daha da kötüsü, özellikle hamilelik sonrası ki normal doğum yapmasa dahi, özellikle iç karın basıncının ani arttığı hallerde, yani öksürük, aksırık, kahkaha vb. hallerde idrarını kaçırabiliyor. Bu durum utanç verici geldiği için bunu kimseyle elbette doktorlarla da paylaşmıyor. Yaş ilerledikçe bu durum gizlenemez hallere de gelebiliyor. Artık ameliyatlar vs.. başlıyor ama o aşamaya gelinmeden de, bu sorun yaşanmadan bertaraf edilebilirdi diyorum ben.

Pelvic Bölge kadının en önemli bölgesi bence… Kadının kadınlığı, kendine güveninin kaynağı işte bence burada. Bu da çirkin olarak görüp değerlendirdiğimiz pek çok kadının nasıl olup da bu kadar cazip olabildiğini açıklıyor. Çünkü bedeninin en gizli bölgesine tamamen hakim olmanın ona, hormonlarına ve psikolojisine kattıkları yadsınamaz.

Her kadının daha genç kızlıktan itibaren, otururken, WC’ de, çalışırken, araba kullanırken, film izlerken dahi yapabileceği çok basit egzersizler var ve bunlar zor olmadığı gibi dışarıdan da belli olmuyor. Bu egzersizleri yapan kadın, doğumda da, sonrasında da ne cinsel hayatında, ne de idrar kaçırma konusunda-tabii idrar kaçırma psikolojik değilse veya başkaca bir sorundan dolayı kaynaklanmıyorsa- herhangi bir sorun yaşamadığı gibi, orgazm olabiliyor çünkü kendi bedenine hakim, bu ona mutluluk veriyor, mutlu kadın dünyayı değiştirebilir…,


Yazar: Jale Dural
İndigo Dergisi - Kasım 2008

Not: Jale Dural Hanımefendiye aydınlatıcı yazısına sonsuz teşekkürler.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kadınlık bir bilinçtir özü de "vajinadır" diyenlere Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kadınlık bir bilinçtir özü de "vajinadır" diyenlere yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KADINLIK BİR BİLİNÇTİR ÖZÜ DE "VAJİNADIR" DİYENLERE yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
suzan can
suzan can, @suzancan
5.4.2009 23:17:06
olay bir sağlık sorunu bile değil bence..
tamamen konuşulma sevdası..

edeb ya hu der susarım bu bilmiş halimle ben bile...

posta kutunuza aldırmayın emine hanım, her kesimde olur bu tarz olaylar...
siz önemsemezseniz geçer gider...

yeter ki duruşumuz sağlam ve güvenli olsun...
ayrıca tek kalmazsınız...
Türkü
Türkü, @turku
28.3.2009 17:02:20
Hayretle okudum çok kopuk olduğu için tam birleştıremıyorum olay bir sağlık sorunu adı altında ise bence daha kısa anlatılabilir di artı ben bir kadın olarak her zaman iletirim bir çok kadını koruma altında katıldığım bazı söylemlerde haklılığı savunun hakkınızı ama insan olarak sakın ha edebinizi bir cevher tutun o sizin tek sılahınızdır kişileri eleştirmem bu benim kişiliğim de yoktur çünkü kimseye bir şeyleri anlatırken onun hangi taraftan baktığını bilemezsiniz her insan kendinden sorumludur ..ama keşke okumasaydım saygılar..
AYŞE EVREN MUTLU (BERÇE)
AYŞE EVREN MUTLU (BERÇE), @ayse-evren-mutlu-berce
23.3.2009 15:58:22
neden budenli hırcın yazı yazma ihtiyacı duydunuz bilmiyorum ama şu yazdıklarınız kaç kişi anlar yada anlamak ister ? toplum ileri degil gün geçtikçe gerilemekte hermanada bence uç hayatlar yaşıyoruz kimileri yaşıyor kimileri ise bakmakta hayata ...
kadına gelince kadın dediginiz gibi bir tek bence duvara iş....ez bunun dışında allaın yarattıgı en harika şeydir ,gerçek budur anlayan anlar anlamayanlar zaten ortada çok..
saygılar tebriklerimle
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
15.1.2009 19:48:33
İsrailiyat karması kırması kopuk kopuk salınımlar.
Hangi kadında varmış böyle bir sıkıntı, kişilik erozyonu v.s. v.s. İnsanların elinde avucunda kalan erdem kırıntılarını da yele verme çabasının adı şimdilerde BİLİM. Yeni sahte Tanrımız bilim. Bilimi kim üretiyor ya da adına bilim sözcüğü yakıştırılan hezeyanları? Erkekçeler, Kadıncalar, İndigolar kimin? Utanma ve haya duygusunun bu topraklarda daim olması duamızdır.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.