- 1119 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AYRANCI HASAN'IN OĞLU CONİ BİTILS (6)
ALTINCI SAHNE
FONDAN SES: (Perde açılmadan önce) Yıl 1975. Ocağın yirmi altısı. Pazar. Gece.
MEHMET: (Hızlı hızlı volta atar. Sinirli) Serseri, serseri, manyak!.. Filanca Dernekmiş. Yere batsın derneğiniz… Lânet olsun fikirlerinize. Kayıt olmayacağım işte! (Duvardaki postere bakar.) Senin de Allah belânı versin Rak!... (Posteri yırtıp atar.) Artist de olmayacağım. Ulan Fatma, görürsün sen gününü!.. Yalvaracaksın bana, ayaklarıma kapanacaksın!.. Ama o zaman affetmeyeceğim seni. Sen de Berna, sen de yalvaracaksın bana!.. O vakit seni de affetmeyeceğim. Hiçbirinizi, hiçbirinizi affetmeyeceğim. Bütün kızlar yalvaracak bana, fakat bir tebessümü dahi esirgeyeceğim onlardan. (Teybi açar, daha önce gitar çalarak söylediği bir şarkıyı dinler.) Şu sese bak be!.. Tom Cons kaç para eder bunun yanında!.. Tom Cons… Tom Cons şarkıcı olmadan önce aynı benim gibiymiş. Bir tane dahi kız tavlayamamış. Ama şöhret olduktan sonra işler değişmiş. Kızlar üstüne hücum etmeye başlamış. Evden dışarı ancak polis nezaretinde çıkabiliyormuş. Her gün binlerce aşk mektubu geliyormuş kızlardan.
Beatlesler diye bir film seyretmiştim. Bu herifler dört kişi miydi neydi!... Bir orkestra kurmuşlar, şarkı söylüyorlar. Sahnede müzik yaparken kızlar öylesine galeyana geldi ki sahneye hücum ettiler. Yüzlerce polis kızları zor zapt etti. Beatlesleri binadan güçlükle çıkarıp bir trene bindirdiler. Bu defa kızlar trene hücum etti. Ne korkunç manzaraydı yarabbi!...
Ben de öyle olacağım işte. Sokaklarda polis korumasıyla yürüyeceğim. Sesim çok güzel. Türk halkı beni mutlaka beğenir. Fakat mühim olan bütün dünyanın beğenmesi. Bunun için de İngilizce besteler yapmam lâzım. İngilizce, Fransızca, Almanca şarkılar söylemem lâzım. Ve de söyleyeceğim. Bugünden tezi yok yabancı dille besteler yapacağım. Bütün enerjimi sanatım için kullanacağım.
Ve o zaman yalvaracaksın bana Fatma. (Kısa bir sükût… Belki Fatma’yı görürüm diye Filanca Dernekli Gençlerin kahvesine gittim bugün. Gördüm de… Kahveden çıkıyordu. Yanında da esmer, uzun boylu bir delikanlı vardı. Takip ettim onları. Çocuk öyle utangaçtı ki hiç konuşmuyordu Fatma’yla. Fatma koluna girdi onun. Sonra… Sonra diskoteğe girdiler. Kahveden diskoteğe… Kahveden diskoteğe… (Tiksinerek) Öpmüştür onu. Beni nasıl öptüyse onu da öpmüştür. (Tükürür) Tüh, şırfıntı!.. Hani seviyordun beni? Serseriii!... (Bir sükût. Daha sakin)
Niye kızıyorum ben? Niçin sinirleniyorum? (Aynayı alıp kendine bakarak) Ulan aptal Mehmet, ulan salak Mehmet!... Sen ne istiyorsun? Ne istiyorsun? Flört etmek istemiyor muydun? Her gün başka bir kızla gezeceğim diyen sen değil miydin? Gezdin işte!... Daha ne istiyorsun oğlum? Onu namuslu bir kız mı sandıydın? Namuslu bir kız mı istiyorsun sen? Ayşe var işte. Çakır Mehmet’in kızı… (Yüzü buruşur.) Ööf, Ayşe’ymiş!... Kızma Mehmet, sinirlenme! Önce ne istediğini tespit et; bir ideal için çalış ve hep aynı çizgide git.
Ama ben hedefimi belirledim. Ne istediğimi biliyorum artık. Şarkıcı olacağım. Büyük bir şarkıcı… Şöhretim bütün dünyaya yayılacak. Adım Coni Bitıls olacak. Coni, Coni, Coni Bitıls… (Mikrofonla anons eder gibi) Unutulmayan ve asla unutulmayacak İngilizce bir parça ve unutulmaz bir şöhret: Coni Bitıls… (Gitarı alıp boynuna asar.) Van, tu, tri, for, fayv… (İngilizce kelimelerden oluşmuş fakat anlamlı cümle teşkil etmeyen bazı sözleri gitar eşliğinde bağıra çağıra söyler.) Oluyor… Şimdiden harika bir beste yaptım bile. Zaten beste yapmak benim için mesele değil. Ben beste yapmak için, pop müzik söylemek için yaratılmışım. (Gitar omzunda volta atar.)
Ne deliler var şu dünyada be!... Bugün nasıl olduysa bir kitapçıya uğradım. Şöyle heyecanlı bir aşk ve cinayet romanı alacaktım. Kitap seçerken içeri, üstü başı perişan biri girdi. Saçları uzun ve dağınık, elbisesinin rengi solmuş, serseri kılıklı birisi… Kitapçı ona öyle ilgi gösterdi ki şaşırdım. (Taklit ederek) Buyurun efendim, şöyle buyurun. Ne içersiniz; çay mı, kahve mi? Kitapçıda ne lâflar, ne iltifatlar… Üstü başı perişan adam ise oralı bile olmadı. Daha önce bir kitap almış galiba; kitapçı para üstünü eksik mi vermiş, ne yapmış; sekiz lira para istiyordu. Türkçeyi de iyi konuşamıyor. Kitapçı defalarca özür dileyip parayı verdi. Herifin gösterdiği faturaya bile bakmadı. “Siz öyle diyorsanız doğrudur efendim, tekrar özür dilerim.” diyordu. Neyse, perişan kılıklı herif parayı alınca çekip gitti. Ben doğal olarak hiçbir şey anlamamıştım. Kitapçıya “Kim bu herif be ağabi?” diye sordum. Herif değilmiş, kadınmış… Kadınlıktan çıkmış bir kadın. İsrailliymiş. Ülkesindeki bir fakültenin Türk dili ve tarihi bölümünü bitirmiş, şimdi de Türkiye’de araştırmalar yapıyormuş. Doktora tezi mi hazırlıyormuş, kitap mı yazıyormuş her neyse işte!... Türkçe, Arapça, Farsça öğrenmiş. Tam bir kitap faresiymiş. Türk dili ve tarihiyle ilgili her kitabı fiyatını umursamadan alırmış Günün büyük bölümünü arşivlerde, kütüphanelerde, el yazma Osmanlıca kitapları okuyarak geçirirmiş. Daha fazla çalışabilmek için günde altı saatten fazla uyumazmış bu kadınlıktan çıkmış kadın!... Bak enayiye!.. Dünyada deli mi yok? Ulan enayi, niçin geldin bu dünyaya sen? Eğlensene biraz, dünyanın tadını çıkarsana! (Ellerini göğe açar.) Ey Allah’ım, sen deli kullarına birazcık akıl nasip et!..
(Gitarın tellerine dokunarak) O zaman yalvaracaksın bana Fatma. Ama yüz bulamayacaksın benden. Çünkü ben sanatıma âşığım. Sanat… Ne muhteşem kelime!... Sanat… Sanat, sanat içindir. Fakat hayır, sanat toplum içindir. (Kısa bir sükût… Hayır, bu da yanlış. Yeni bir teori ve ben Coni Bitıls. Yeni bir teori: Sanat kızlar içindir, sanat aşk içindir. Hepiniz köpekler gibi koşacaksınız ardımdan. Coni, Coni Bitıls end Bradırs; Coni Bitıls end Bradırs. Şöhreti dünyadan taşan bir isim ve müthiş bir orkestra: Bradırs… Alkışlar, alkışlar, alkışlar…
(Çılgın gibi, adeta alkışları işitmektedir.) Alkışlar ve kızlar. Benim için… Bana bu alkışlar, bu çığlıklar. (Işıklar söner ve projektör sahneyi aydınlatır. Fondan alkış sesleri gelir.) Beni alkışlıyorlar. Beni, ben Coni Bitıls’ı… Alkışlayın, alkışlayın. (Alkış seslerine Co-ni Bi-tıls diye tempo tutan kız seslseri karışır.) Lütfen üstüme hücum etmeyin kızlar. Söyleyeceğim, söyleyeceğim; Coni Bitıls marşını söyleyeceğim sizlere. Lütfen, lütfen sahneye çıkmayın. Sabaha kadar söyleyeceğim.
FONDAN SES: (Tempo halinde bayan sesleri) Co-ni Bi-tıls, Co-ni Bi-tıls
MEHMET: Evet başlıyorum. Lütfen üstüme hücum etmeyin Coni Bitıls marşını söylüyorum. (Alkışlar ve tempo kesilir. Ses tellerini koparırcasına bağırarak ve gitar çalarak şarkı söyler.) May neymis Coni, may neymis Coni… Coni Bitıls ar goink tu sukul, Coni Bitıls ar goink tu sukul… Go,go,gooo; no,no,nooo!
(Perde iner) (Devamı var)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.