VİR-AL AŞK
Dış Ses 1 : Amann..Sıkıldım artık ayol.Belim ağırıdı valla.Taşı taşı nereye kadar.Bütün ömrüm böylemi geçecek ?
Dış ses 2 : (alaylı bir şekilde) Yoo...İstersen seni böbrek temizleyiciler departmanına alalım.Orada daha rahat edersin.
Dış ses 1 :(Biraz düşünür) Olurmu ki ?
Dış ses 2 : Saçmalama be Alnurten...Bizim işimiz bu.Hayatımız boyunca bu şeyleri taşımak zorundayız.aaaaaa Ne oluyor ? aaa ?
(2 side düşerek sahneye girerler.Sırtlarında iki tane çuval vardır.Çuvalların birinde o2 diğerinde ise Co2 yazmaktadır.Renkleri kıpkırmızıdır.Sahne simsiyahdır.Sahneye düştükleri an ışıklar yanar.)
Alnurten : (şaşkın ve mutlu) Bak bak sonunda oldu Alayşe...Çıkabildik o kanaldan.Demek ki bazı yerlerde sızıntılar varmış...Amann...Artık sürekli aynı yerleri gezmeyeceğimm.başka yerleride görecem
Alayşe : (şaşkın ve korkmuş) Ayy nerdeyiz biz..Çok siyah burası.Hiç al yok.Napacaz şimdi burada ?
Alnurten : ( Sahneyi biraz gezdikten sonra) Napacaz biliyomusun.Önce şu sırtımızdakilerden kurtulacaz.Sonra da bu yeri keşfimize başlıyacaz.
Alayşe : (telaşlı) Ne ne ney...? Bunları bırakmak mı ? Hipofiz aşkına.Senin kesin hemoglobinin bulandı.Zaten renginde bi tuhaf olmuş.Hiç 80 lik alteyzeleri dinlemedin mi ? Sürekli bu sırtımızdakileri bırakmış olanlarla ilgili hikayeler anlatırlardı.Çok korkunç şeyler oluyomuş çok...
Alnurten : (ukala bi tavırla) Onlar sadece hikaye.Ben birkere öyle birşeye rastlamadım.Boş boş konuşuyorlardı işte..
Alayşe : (Telaşlı) şşşş..Sakın birdaha öyle söyleme.Kalp baba çarpar bizi.Hem o hikayelerin hepsi gerçekti.
Alnurten : (alaycı bir şekilde) Anlatsana bir tane.Bakalım neler oluyomuş ?
Alayşe : Mesela..mesela...Akferhat ile Alşirin.Yaşlı alteyzeler hep bu hikayeyi anlatırlardı.Alşirin çevresindeki bütün Alyuvarların ikazına rağmen Akyuvarlardan akferhata aşık olmuş.Ama Alşirini kimse dinlememiş.Onun Akferhatla görüşmesine izin vermemişler.Akferhatta bunun üzerine Alşirine ulaşmak için hücreleri delmniş,diğer akyuvarlarla mücadele etmiş.Ve en sonunda tam buluşacaklarken,bir tarafta akyuvarlar diğer tarafta alyuvarlar bunları engellemiş.İkisinin arasına plazma koymuşlar.Kan plazmasıda buradan geliyomuş diyorlar.Herneyse...İşte bunun üzerine Alşirin artık akyuvar gibi yaşamak istemediğini söyleyip sırtındaki yükleri bırakıp Akferhatın yanına varmış.Artık beraberlermiş.Akferhat ona akyuvarlılığı öğretiyor,ne olduğu belli olmayan şirin ise onu izliyormus.Daha sonra zaten rengi beyaz olan Akferhat daha da beyazlamaya solmaya başlamış.Alşirinin artık onunla geçirebileceği günler dolmuş.Akferhat akyataklara düşmüş.Ama 5 günlük ömrü olan akferhat zamanı gelince vücuda gözlerini yummuş ve Dalak onu vahşice parçalamış.Bu acıya dayanamayan al-akşirinde kendini dalağa atmış ve oracıkta parçalanmış.
Alnurten : (Sıkılgan) Bunun konumuzla alakası ney peki ?
Alayşe : İşte..Bu yükleri bırakmak tehlikeli.Hep böyle kötü şeyler oluyomus.
Alnurten :Bak Alayşe.Bizim haklarımız var.Mesela..Önbeyin alyuvar haklarının 3. maddesinin 4. fıkrasına göre; Her alyuvar özgürdür.Yani bu demektir ki biz özgürüz.İstediğimiz herşeyi yapabiliriz.Şu 120 günlük ömrümde az da olsa mutlu olmim mi ?
Alayşe : Varya Alnurten sen çekirdekliykende böyleydin.Hep hücre zarının doğrusuna giderdin.20 günlük oldun hayla aynısın.
Alnurten : Hiç kusura bakma.Gençliğimin en güzel çağlarını sırtımda bu yükle ve yanlarından her geçtiğimde yiyecekmiş gibi bakan bakterilerle geçiremem.
Alayşe : Bakterilerin nesi var ? Gayet çekiciler bence.
Alnurten : Varya Alayşe! Sen iyiki alyuvarsın.Eğer yumurtalık olsaydın hiç baş edilmezdin.
Alayşe : Ayy Alşekerim...Bende öyle mutlu oluyorum napim.
Alnurten : Herneyse..Bırakalım şimdi muhabbeti.Ne yapacaz onu düşünelim.
Alayşe : Sırtımızdakileri bırakmayacakmıyız ?
Alnurten : Ayy iyiki söyledin.Az kaldı unutuyordum.Hemen şuraya biryere bırakalım.
(ikiside sırtlatındaki çuvalları yere bırakırlar.)
Alnurten : (Çok mutlu) Ohh be...Sonunda kurtuldum şunlardan.Ne kadar güzelmiş böyle boş olmak.Varya o kadar mutluyum ki şuan karşıma ilk çıkan virüse bile sarılabilirim.
(Tam bu sırada dışarıdan bazı sesler gelir ve aaa diye bi bağırşmadan sonra sahneye bir virüs düşer)
(Virüsün rengi kahverengi tonlarındadır.Sahnedeki alyuvarlara göre oldukça farklıdır.)
Virüs : Ahh..ah..Ne oldu acaba ? Tamda hücreyi avlarken.Olacak şeymi bu.Ama başarmak üzereydim.(ağlamaklı) Şimdi onların yüzüne hiç bakamıcam..Viranne yaa.....
(Alnurten ve alayşe sahneye giren virüse oldukça korkmuş bir şekilde bakarlar.Daha sonra alnurten lafa başlar)
Alnurten : Sen..Sen..Nesin be ? Ne işin var burada.Yoksa burası senin bölgen fln mı ?
Virüs : (Yaşlı gözlerle Alnurtene baktıktan sonra ağlamaklı )Ben mi ? Ben..Ben bir hiçim...aaaa..(ağlamaya devam eder)
Alayşe : (lafa girer) Hiç mi ? ilk defa duyuyorm.Yeni birşeymisin ?
Virüs : (Gözünü silerek Alayşeyle alnurtene bakar ve sonra burnunu çekerek konuşmaya başlar) Hayır hayır..Hiç değil.Ben bir virüsüm.Yani bana öyle diyorlar.Adım da Virokan.
Alayşe : (Oldukça korkmuş bir şekilde bağırarak) Nee...Virüsmü..Atan kalp aşkına.İmdaaat...!! (Virüsün ayağına kapanarak) Lütfen..Nolur bizi yoketme.Biz daha çok genciz.Lütfen lütfen...
Viroken : ( Şaşkın bir şekilde) Yoketmek mi ? Sizi niye yokedim ki ? Hem istesemde edemem.Ben beceriksizin tekiyim.Yani benden korkmanıza gerek yok.Gerçekten.
Alnurten :(siniri) Hadi canım.Senin gibiler yüzünden damarlarda rahat rahat gezemez olduk.Akyuvarlar her gördüğü yabancıyı virüs diye sorguya çekiyorlardı.Ve daha önemlisi sizin gibiler yüzünden birçok alyuvar ve akyuvar yok oldu.Şimdide gelmiş benden korkmayın diyosun.
Alayşe : ( Ağlamaklı) Bak..Bu alnurtenin hemoglobini bulanmış.Ne dediğini bilmiyor.Lütfen bize zarar verme lütfen...
Virokan : (Sakin bir şekilde) Hayır hayır.Gerçekten öyle bir niyetim yok.Zaten ben daha yeni geldim bu vücuda.Buraların yabancıyısım.Ayriyetten Bizim kötü olan namımızı biliyorm.Ama ben öyle değilim.Hiçkimseye bugüne kadar zarar vermedim.Hiç istemedim.Bu yüzdende beni hiç sevmezler.Az önce arkadaşlarım bir hücreye girmeyi planlıyorlardı.Bende onlara yardım edecektim ama yapamadım.Beceremiyorum öyle işleri.Yapmak istemiyorum.
Alnurten : (Kuşkulu) Peki birde birşeyi merak ediyorm.Benim bildiğim virüsler hücre içinde yaşarlar.Hücre dışında yaşayamazlar.Sen nasıl oluyo da şuan burada bizimle konuşabiliyorsun ?
Virokan : Ah evet birzamanlar öyleydi.Ama artık besinlerimizi yanımızda taşıyoruz.Bu şekilde daha rahat ve kullanışlı oluyor.
Alayşe : (rahatlamış) Ama hala hücleri öldürüyorsunuz? Bunu az önce söylemiştin.
Virokan : Ne yazıkki evet.Bu olay bizim için bir erkeklik göstergesi gibi birşey.Bir nevi gelenek.Her virüs bir hücreyi avlayarak kendi gücünü ve varlığını kanıtlar.Ben buna ne kadar karşı olsamda engelleyemiyorum.Dediğim gibi beni hiç dinlemezler.
Alnurten : Evet aslında böyle birşeyler duymuştum.Ama pek inandırıcı gelmemişti.Doğruymuş demek.
Virokan : Haklısın.İlk bakışta pek inanılacak gibi birşey değil.Bu ara adınız ney ?
Alnurten : Şey..Ben Alnurten,o da Al ayşe.
Virokan : Memnun oldum.Peki burası neresi bi fikriniz var mı ?
Alnurten : Aslında hayır.Bizde buraya senin gibi kazayla düştük.Bu yüzden pek birşey bilmiyoruz.
DEVAM EDECEK...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.