KAYBOLAN ÇOCUK VE GÖRÜNEN ZAMAN…(gerçek kesit...)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Babasızlık çok zor. Yaşayana elbet.
Daha, tadamadan o sevgiyi…
Günün birinde, bir kazada yitirmişsiniz, onu...
O çok sevdiğiniz babanızı…
Küçük yaşta, yetim kaldınız, farz edin…
Sonra, en dost bildikleriniz, iyi günde bıkkınlık verircesine, aşındırırken kapılarınızı, bir zaman gelsin ki sizi unutsun o kimseler...
Bir yuva kurmuşsunuz farz edin...Elde yok, avuçta yok…
Gün gelsin, bir ekmeğe muhtaç kaldınız. Geçinebilmek, yaşayabilmek için simit, tatlı sattınız…
Bir yastıkta kocamaya çalıştığınız, o çok değer verdiğiniz karınız bile, gün gelsin ki sizi hor görsün…Küçümsesin…
Boy boy, çocuklarınız olsun…
Siz, onlara yemediğinizi yedirip, içmediğinizi içirin…
Hastalandıklarında, ateşlendiklerinde, ellerinden tutup, eski sağlıklarına kavuşmaları için canınızı, varınızı, yoğunuzu uğurlarında verin…
Gün gelsin, bacınız, kardeşiniz, amcanız, dayınız, cümle alem, uzaklaşsın sizden…
Kendi yağınızda, kendi tuzunuzda kavrulun….
Kendi geleceğinizi bir kenara bırakıp, çocuklarınız için yaşayın….
Onları bir doktor, bir mühendis, bir öğretmen görmek hayallerinizi süslesin…
Bunun için, değeri, beş kuruş etmez insanlara ağız büküp, mendil bile açın…
Ama gün gelsin ki, yıkılın…
Her şey herkes; hayat bile size yanlış yapsın.Sizin O her şeyinizi, kendi varlığınızı bile ortaya koyduğunuz çocuğunuz,yatılı verdiğiniz okuldan bir sabah kaçıversin….
Bütün herkes başınıza kalksın sonra….
Sanki, bu olanlardan siz suçluymuşsunuz gibi….
Ne kadar acı, değil mi?
Ne kadar da koyuyor insana...Fakirlik ne zor şey...
Kim ne derse desin zor...Ondan da kötüsü, babasızlık, kimsesizlik…
Bütün farz ettiklerimiz, aslında birer gerçek…
Yaşandı bunlar…
Hem de yanı başımızda…
Ama yaşanılan şeylerin, bir gün bizim de başımıza gelmeyeceğini kim bilebilir ki?
Bunun garantisini hangi birimiz verebilir?
Hiç kimse…
Çocuk, bir zaman sonra bulundu.Telefon açmış babasına…
Bir arkadaşıyla berabermiş…
Babası anlattı bana.
“Anadolu’ nun bir yerinde, hayatını kazanmaya gitmiş güya...
Öyle demiş, babasına…
“ Beni almaya gelirsen, kendime kötülük yaparım ..” demiş.
Tam tersine sen o hayatını kazanacağın asıl yerden; okulundan kaçıp gitmekle kaybettin hayatını…Kendine, asıl burada kötülük yaptın...“Al, getir oralardan…” dedim, babasına…
“Yol param yok getirmeye …” dedi.
“Harcanır oralarda yoksa…” dedim
Büktü boynunu…
Ne kadar acı değil mi?
Yokluk, parasızlık, kimsesizlik insanları nasılda itiyor, hayatın o acımasız çarklarına...Nasıl da savuruyor ...
Ondan kötüsü, çaresizlik...En kötüsü, cehalet…
Böyle bir şeyin, bizim başımıza geldiğini düşünün…
Ne kadar da koyuyor insana, değil mi?
Çaresizdi, babası…
Nasıl olmasın ki...
Ya annesi?
Ondan beter...
Acının harman yeri gibi, tıpkı…
Ok, yaydan çıkmış bir kere…Öncesi var…
Yokluklarla geçen bir yaşam, kötü bir çevre…
Anne ve baba sevgisinden uzak, yatılı okul günleri…
Gerildikçe gerilmiş yay…
Ve en son yaydan fırlayan, ok...
Bilemiyorsunuz…
Babayı mı? Anneyi mi? Çevreyi mi? Yoksa, görünen ve göz önünde olan kötü zamanı mı…?Hangi birini suçlayacaksınız?
Belki de, tümünü…
Ama zamanın kötüye gittiği belli. Gençlerimiz, çocuklarımız, hızla, bu zamanın o, acımasız labirentlerine sürükleniyor…
Onları, o acımasız ve de kötü labirentlerden çekip kurtarmanın zamanı geldi. Geçiyor bile…
Ne dersiniz ?
YORUMLAR
Ama zamanın kötüye gittiği belli. Gençlerimiz, çocuklarımız, hızla, bu zamanın o, acımasız labirentlerine sürükleniyor…
Onları, o acımasız ve de kötü labirentlerden çekip kurtarmanın zamanı geldi. Geçiyor bile…
Ne dersiniz ?
kesinlikle öyle hocam... bu zamanda bilenin ayağı bile kayarken gerisini biz düşünelim... tebrikler çok hoş bir yazı olmuş... günün yazısı olmayı hak ediyor...
Yazını şimdi okudum dost(Demiştim dönüp okuyacağım diye)
Çok iç acıtan gerçek hayatttan bir kesit.
Bunların çoğunu yaşadım ben.Yaşıyorum halâ.Varlıktan darlığa düştüm ki bu çok zor.Allah kimseye göstermesin...Üstelik Annem,Babam da sağ daha.Ama düşenin dostu olmuyor maalesef...
Kutlarım bir kez daha anlamlı yazınızı...Selam ve Sevgimle...
Ama zamanın kötüye gittiği belli. Gençlerimiz, çocuklarımız, hızla, bu zamanın o, acımasız labirentlerine sürükleniyor…
Kutlarım sizi konu anlamlı yazınız muhteşem hikaye gerçek
hem soru var hem yorum çok güzel harmanlamış hepsi
bize sadece tebrik etmek kalıyor ve kudale yerini bulmuş.
sağlıklı ve mutlu kalın
..ceynan..
KURDELAYI LAYIK GÖREN VE DE DUYGULARI PAYLAŞAN CANLARA, TEŞEKKÜR BORÇLUYUM .
HAYATI, ACILARI, MUTLULUKLARI PAYLAŞTIKLARI İÇİN...
DEFTERDEKİ TÜM CANLARA SEVGİ VE SAYGILARIMI SUNUYORUM...
YAŞASIN HAYAT VE YAŞASIN EDEBİYAT...
SEVGİYLE...
zeki' ce...
zekice tarafından 5/7/2007 12:19:52 AM zamanında düzenlenmiştir.
Acının harman yeri gibi, tıpkı…
Ok, yaydan çıkmış bir kere…Öncesi var…
Yokluklarla geçen bir yaşam, kötü bir çevre…
Anne ve baba sevgisinden uzak, yatılı okul günleri…
Gerildikçe gerilmiş yay…
Ve en son yaydan fırlayan, ok...
çok güzel gerçekler...
bence tek çözüm özenti ve batı asimilasyonuna karşı tedbir almamız grekir diyorum...
güzel bir yazı tebrik ederim...
işte bunlar, öğrenememiş ne yazıkki...
öğreten de yok...
malum , böyle olunca da, ahval ortada...
sen öğrenemezsen hayatı, hayat kendini bi şekilde öğretir...
hayat sana öğretirse, mutsuzlukla ödersin bunu...
senin hayatı öğrenmen en kolay ve zararsız olanı bence...
düşüncelerin için teşekkürler sevgili somun...
sevgiyle...
herkese iyi geceler yada hayırlı sabahlar iyi bir pazar bende babasız büyüdüm sayılır 16 yaşındaydım belki yaşasaydı çok farklı bir hayata sahiptim kim bilebilir ki ama yazı güzel ve düşünmekten alı koyamıyor insan kendini 16 yaşından 20 yaşına kadar keyfe keder yaşamış bir insan olarak lütfen ailemizin kıymetini onlar hayatta iken bilelim öldükten sonra mezar başında duadan başka birşey gelmiyor o kocaman sandıgınız bedeninizden
ve babasız kalan çocuklara iyi kötü güzel çirkini bilsede siz bir daha gösterin bu yazı hakkında çok yazılır çizilir
UNUTMAYIN ARKADAŞLAR ATEŞ DÜŞTÜGÜ ERİ YAKMAYA BAŞLAR VE BİGÜN O ATEŞ SİZEDE DÜŞEBİLİR
ALLAH HERKESİN HAKKINDA HAYIRLISINI VEREBİLİR
özgür( vatansever35) :(:(:(:(:(:(:(((((((((