UNUTULACAK KADAR GÜZEL DEĞİLSİN
Keşke güzel olsaydın, silerdim bir silgiyle
Oysa sen unutulacak kadar güzel değilsin
Yüzü güzele doyulmuş, doyulmamış huyu güzele
Oysa sen unutulacak kadar güzel değilsin
..........Neden gittin sanki! Böyle mi konuşmuştuk sevişirken, söyle! Hani bütün yaz beraber olacaktık. Elele, dizdize, gözgöze. Oysa şimdi sadece gölgemle beraber geçirebiliyorum saatlerimi. Sen yoksun.
..........Sen gittin, ben bir şarkıya aşık oldum. Sabaha, Sana Muhtacım şarkısını dinleyerek başlıyorum. Akşam da karanlık odamda gece yarılarına kadar hep o şarkı. Sana Muhtacım… Sana Muhtacım… Ve heryer, yapayalnız, sevmeden, daha da acısı, sevilmeden ölen bir insanın mezarı gibi sessiz. Zaten sensizlik ve sessizlik ikiz kardeştir aslında.
.........Hatırlarsın, Erol Büyükburç’un bir konserinde 17 Kasım 1967 de elele dinlemiştik aynı şarkıyı. Bir Cumartesi akşamı. O zaman mevsim kıştı. İstanbul tepeden tırnağa gelinlik elbisesini giymişti. Oysa şimdi mevsim yaz. İstanbul ise alnına toplanan terleri siliyor.
..........Bazen bir mum yakıyorum geceleri. Bir an geliyor. Sen titrek ışıkların arasında periler gibi görünüyorsun. Ellerin yine öyle temiz, yine öyle güzel. Gözlerin yine öyle eskisi kadar parlak. Ve yine ağlarken daha güzel. Saçlarını kestirmişsin. Oysa eskiden belini okşardı, kıskanırdım. Şimdi “sana muhtacım” dediğimi duymanı o kadar istiyorum ki! Oysa sen şimdi kimbilir hangi bilinmezde, kimbilir kiminlesin?
..........Belki de deli olduğumu düşünüyorsun bu mektubumu okurken. Aslında seviştiğimiz zamanlar ikimiz de deliydik. İnkâr edebilir misin? Biz birbirimizi deliler gibi sevdik. Caddelerde elele yürürken söylediğimiz şarkılar geliyor aklıma da gülüyorum. Gerçekte seven her insan bir parça delidir. Ne var ki insan bir kere delirdi mi artık akıllanmasına imkân kalmıyor. Ben halâ eskisi kadar deliyim. Sen akıllandın mı?
..........Bu sabah erkenden uyandım. Pikapta Erol Büyükburç, gene “Sana Muhtacım” diyordu. Elimde henüz yaktığım bir sigara vardı. İlk nefesi bile çekip çekmediğimi hatırlayamıyorum şimdi. Birden olan oldu. Gazetede senin ismin geçen bir haber okudum. İçim yandı. Ben seni unutmak istedikçe resmin olmazsa ismin her fırsatta karşıma çıkıyordu. Sigarayı dudaklarıma götüremedim. Yalnızlığımın derin ıstırabı duman duman büyüdü sabah karanlığında. Seviştiğimiz günleri hatırladım. O, ölümsüzlüğüne inandığımız, uğruna en büyük yeminleri ettiğimiz aşkımız geldi gözlerimin önüne. Bir film seyreder gibiydim. Dalmışım. Neden sonra sigara ellerimi yakınca kendime geldim. Ateş, iki parmağımı sigarayı tuttuğum yerden dağlamıştı. Parmaklarım acımıyordu. Hayret etmedim. Yokluğun öyle büyük, öyle dayanılmaz bir acı ki, ortaçağ işkenceleri bile yanında sönük kalırdı, inan. Bu sabah ta tırnaklarımı sökseler, boğazımı düğümleseler duymazdım kesinlikle!
..........Öğleden sonra bir mektubun geldi. “Çok yalnızım” diyorsun. Oysa ben denizdeki yosunlardan, dağdaki çiçeklerden daha yalnızım, farkında değilsin. Bana sorarsan sen yalnızlığı bilmiyorsun. Aslında insan etrafında “bazı” kimseler bulunduğu zaman yalnızdır da, kendini en çok yalnız hisettiği bir anda yalnızlıktan bin ışık yılı uzaktır. Çünkü o zaman içinde bir yerlerde sevdikleri, hem de ölesiye sevdikleri vardır. Bak! Ben yalnızlıktan şikâyet ediyor muyum? Asla! Çünkü içimde bir yerde daima sen varsın.
..........Gidişinin üzerinden milyonlarca asır geçti. Nice güzler döküldü sokaklara. Denizler kaç kere taşıp duruldular. Sen halâ döneceksin. Hani ellerimi bırakırken “gene gelirim” demiştin? ..
..........Oysa ayrılırken dudaklarına dudaklarımla “seni mahşere kadar bekleyebilirim belki, ama sabaha kadar asla” yazmıştım, silmiş olacaksın.
..........Şimdi gelmeyeceğine kendimi inandırmak, seni unutmak istiyorum. OYSA SEN UNUTULACAK KADAR GÜZEL DEĞİLSİN.
1970 - İstanbul
_____________Âlimoğlu___________
YORUMLAR
Gidişinin üzerinden milyonlarca asır geçti. Nice güzler döküldü sokaklara. Denizler kaç kere taşıp duruldular. Sen halâ döneceksin. Hani ellerimi bırakırken “gene gelirim” demiştin? ..
..........Oysa ayrılırken dudaklarına dudaklarımla “seni mahşere kadar bekleyebilirim belki, ama sabaha kadar asla” yazmıştım, silmiş olacaksın.
..........Şimdi gelmeyeceğine kendimi inandırmak, seni unutmak istiyorum. OYSA SEN UNUTULACAK KADAR GÜZEL DEĞİLSİN.
hocam yüreğinize sağlık ğüzeldi,
bukadar uzun ve güzel yazabilmek teçrübe ister ,
saygılarımla....