- 663 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
kefil kim?
Durdu çocuk. Terketmeden odayı son kez durdu pencerenin önünde. Bitirene kadar izledi manzarayı ve pencereye baktı."Bana bir hayal borçlusun" dedi. "yıllardır sana bakıp, birgün olsun ardında göremediğim kış manzarası..." Vurdu elini pencerenin camına korkmadan. Belki bu sefer görürüm camın ardında kış manzarasını diye. Belki bugün el sallar bana o kızla o çocuk. Kartopu oynamayı bırakıp bir öpücük gönderirler buz tutmuş eldivenlerinin üzerinden,sıcacık... Isıtıverirler camdan odaya dolan buz gibi havayı...Ne bir damla kar ne bir çocuk ne de güzel gözlü, güneş saçlı bir kız. Manzara demeye utanılacak sıcak havanın erittiği çatılar, uçmaktan umutsuz kuşlar, asfalttan yayılan iğrenç kokular, terli insanlar, içi kaynayan arabalar, kılı kıpırdamayan ağaçlar...
Elinden bir damla kan süzüldü. Şıp diye ayakkabısının duvarlara vurmaktan aşınmış burnuna düştü ve ne kadar küçükse o kadar büyük bir sesle yankılanıp, anında kupkuru bir pıhtı kesildi. Yazdan daha kuru, kıştan daha cansız. Kanayan atar damarıydı. Boğulan hücrelerinden kapı dışarı edilen pislikten arınmış tertemiz kanı... Henüz nefesiyle kirletemediği... Doğduğu gün damarlarında akan gibi...Kırmızı gibi; dikkatli bakınca pembemsi.
Kapıya baktı ardından. Bileğinden akan çeşme durmuyordu. "Bana bir çıkış borçlusun." dedi. "Beni bu hayattan koparıp atacak,dertlerimi eşiğine bırakıp kaçacak, utanıp sıkılmadan yol kenarındaki ağaçlara çişimi yapacak bir yol". Kan çeşmesi durdu sanki. Ya da durmadı. Ama onun umrunda mıydı ki! Çocuk çömeldi. Kapı aralandı. Kapkara kapı bu sefer gıcırdamadı... Kış manzarası, bir kız, bir çocuk, havada uçuşan kar taneleri... Çocuk sanki o gibi. ,kapı neden bu sefer borcunu ödedi? Yoksa pencere miydi kefili!..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.