Yaşamında öteki kişilere ulaşabildiğin anlar, bir ormandaki kuş ötüşleri gibi olacak... uzaklardan gelip geçerken, kısacık bir süre yapraklarda yankılanacaklar o kadar. orman bütün sessizliğiyle yine yalnız duracak orada... ı.kant
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar Kaleli

YESİ’DEKİ TÜRK

Yorum

YESİ’DEKİ TÜRK

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1145

Okunma

YESİ’DEKİ TÜRK

Ahmed Yesevi, Yusuf Hemedan’ın üçüncü halifesidir. Miladi 1103 tarihinde Türkistan’ın batısında, şimdiki Çimkent şehrinin biraz do-ğusunda bulunan Sayram kasabasında doğdu. Sayram kasabası Yesi şehrine bağlıdır. Yesi şehri Türkistan’da çok meşhur bir şehirdir.

Ahmed Yesevi, Pir-i Türkistan, Hazreti Türkistan, Hazreti Sultan, Hace Ahmed, Kul Hace Ahmed diye tanınır. Babası Hace İbrahim’in nesebi Hz. Ali’nin oğlu, Muhammed Bin Hanefiye ulaşır. Soyu, Hz Fatıma’ya dayanmadığı için seyid değildir. Ahmed Yesevi 1194 yılında 91 yaşındaYesi’de vefat etti. Kabri oradadır.

Ahmet Yesevi Hazretleri, Türklerin manevi hayatı üzerinde asırlarca etkili olmuş büyük bir İslam âlimi, evliyaullahtan büyük bir kişidir.” Yeseviye” tarikatının kurucusudur.
Ahmed Yesevi Hazretleri hacegah silsilesine de mensuptur. Bu ba-kımdan Hace Ahmet Yesevi denir. Türkistan halkı kendisine Hace Ata Yesevi derler. Türkler "Ata" kelimesini büyük veliler için kullanır.

Hace Ahmed Yesevi Hazretlerinin babası Şeyh İbrahim’di. Ahmed Yesevi yedi yaşında iken babasını kaybeder. O zaman ablasıyla bir-likte Yesi ‘ye gelip yerleşirler.
O devirde Yesi şehrinde evliyadan Baba Aslan adındaki azizin tem-sil ettiği bir tarikat vardı. Ahmed Yesevi küçük yaşta Baba Aslan Hazretlerinin kalplere huzur ve hayat bahşeden nazarlarına kavuştu. Bu gaybi bir işaretle olmuştur.

Rivayete göre, Baba Aslan Hazretleri Resulullahın müjdelerle dolu işaretleri üzerine Ahmed Yesevi’nin terbiyesi ile meşgul olur. Onun bu terbiyesi sayesinde, Ahmed Yesevi Hazretlerine yüksek derecele-re kavuşmak nasip olur.

Hikâye edilir ki; Peygamberimiz müşriklere açtığı gazaların birinde Asab-ı Kiram yiyecek bulamayarak günlerce aç kalır. Asaptan bazı-ları Peygamberimize varıp yiyecek bir şeyler dilerler. Ashabın bu dileği üzerine Peygamberimiz Allah’a niyazda bulunurlar. Aradan çok geçmez, Cebrail cennetten bir tabak hurma getirir. Peygamberi-miz bu hurmaları ashap arasında paylaşırken bir tanesi yere düşer. Cebrail o zaman der ki; Ya Resulüllah, bu hurma senin gelecek üm-metinden Ahmed Yesevi adındaki sevgili kulundur.

Cebrail’in bu buyruğu üzerine Efendimiz ashaptan birini görevlendi-rerek bu emaneti zamanı gelince sahibine ulaştırmasını ister. Emanet Baba Aslan’a verilir. Baba aslan çok uzun bir ömür sürer. Ahmet Yesevi bu sürede hocasının hizmetinden ayrılmaz. Hocasının vefa-tından sonra yine onun işaretiyle Buhara’ya gelip Yusuf Hemedani’ye hizmette bulunur. Burada kemal mertebesine ulaşır.

O devirde Buhara, ilim öğrenmek için çevreden gelen binlerce öğ-rencinin doldurduğu en büyük bir kültür merkezi idi. Ahmed Yesevi Hazretleri Buhara’da Yusuf Hemedani Hazretlerine intisap eder, ilmini artırır. Onunla birlikte çok yerler gezer, hocasının teveccühü-nü kazanır.

Daha sonraki Hacı Ubeydullah ve Hace Hasan antaki Hazretlerinin vefatıyla hilafet nöbeti Ahmet Yesevi’ye gelir. Bir süre sonra Tür-kistan’a gitmesi işaretini alır. Bütün ashabına Hace Abdülhalık-ı Gücdüvani Hazretlerine tabi olmalarını vesiyet eder , Yesi’ye döner.
1155 tarihinde Yusuf Hemedani Hazretlerinin vefatı üzerine Yerine geçerek üçüncü halifesi olur. 1166 yılına kadar yani ölünceye kadar Yesi’de kalır.

Ahmed Yesevi Hazretleri tarafından kurulan “Yeseviye Tarikatı” başlangıçta Seyhun ırmağı havalisinde, Taşkent civarında ve Türkis-tan’ın doğusuna yerleşir. Daha sonra her tarafa yayılarak kuvvet kazanır. On üçüncü yüzyılda da Anadolu’ya gelir.
Yesevi tasavvuf bilgilerini Türkler arasında yaymak için müridlerini Türkistan içlerine gönderir. Türkistan halkı gerek Ahmed Yesevi gerekse müridlerine sıcak ilgi gösterir, anlattıklarını benimserler.

Hace Ahmed Yesevi Hazdetleri bir şairdi. Hece vezniyle Türkçe yazdığı, Divan-ı Hikmet adında manzum bir eseri vardır.
Yesevi Hazretleri 63 yaşına gelince çocukluğundan beri sevdalısı olduğu Hz. Peygamber’in ahirete teşrif buyurdukları andan itibaren yeryüzünde bulunmayı kendisine uygun görmemiş, dergâhın bahçe-sinde derin bir yer kazdırarak ömrünün sonuna kadar burada ibadetle meşgul olmuştur.

Hece Türkistan erenlerinin en büyüğü ve baş tacıdır. Türkistan’daki Türk büyüklerinin çoğu Ahmed Yesevi Hazretlerine bağlanırlar. Bu yüzden Hace Ahmed Yesevi Hazretleri Türkistan Piri lakabıyla şöh-ret bulur.

Ahmed Yesevi Hazretleri’nin ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra Büyük Türk Hakanı Timur Buhara’ya giderken Türkistan’a uğrar. O gece rüyasında Ahmed Yesevi Hazretlerini görür. Rüyasında Buha-ra’yı alacağı müjdesini alır. Ertesi gün Ahmed Yesevi Hazretlerinin mezarı üzerine muhteşem bir türbe yapılmasını emreder. Türbenin cami avlusunda çok güzel bir medrese, arkasında bir kubbe, içinde Aslan Baba’nın,, Ahmet Yesevi’nin ve ailesinin yer aldığı türbe vardır.

zülfikar Yapar Kaleli



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yesi’deki türk Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yesi’deki türk yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YESİ’DEKİ TÜRK yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
şahane
şahane, @sahane
11.4.2014 14:26:15
Burada ayrı bir yönünüzü daha tanıdım. Medeniyet tarihinde TÜRK'lüğümüze ışık tutan şahsiyetleri konu alan inceleme yazılarınızdan feyz almamak mümkün değil. Sağolunuz değerli dost.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.