- 868 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ORTADA BİR “HADİSE” VAR
M.NİHAT MALKOÇ
Türkiye’m gariplikler ülkesi… Bu ülkede şaşırıp kalmak için yüzlerce sebep var ortada. Bundan 85 yıl evvel Cumhuriyet güneşi doğdu ufuklarımızdan. Fakat içimizde kökleşen müstemleke ruhunu bir türlü kazıyıp atamadık. Her şey olduk ama bir türlü kendimiz olamadık; titreyip kendimize dönemedik. Hâlâ başkalarının çeşmesinden dolduruyoruz tasımızı. Canım Türkiye’m ne yazık ki her geçen gün özüne yabancılaşıyor.
Avrupa Yayın Birliği 1956’dan beri her yıl Avrupa ülkeleri arasında Eurovision Şarkı Yarışması düzenliyor. Türkiye bu garip yarışmaya ilk kez 1975 yılında Semiha Yankı’yla katılmıştır. Ülkemiz 2003 yılında katıldığı bu şarkı yarışmasında Sertap Erener’in “Everyway That I Can” adlı İngilizce şarkısıyla birinci olmuştur. Böylelikle Türkiye 49. Eurovision Şarkı Yarışması’na ev sahipliği yapmıştır. Fakat bu başarı öz benliğimizle, Türkçeyle kazanılmamıştır. Böyle bir başarı göğsümü kabartmamıştır, aksine yüzümü kızartmıştır.
Ülkemizde Eurovision Şarkı Yarışması’nı, sebebi hikmeti neyse, TRT organize ediyor. Bu yılki şarkı yarışması TRT tarafından “Hadise” adında ‘sözde şarkıcı, özde oryantal’ birine ihale edildi. Bir röportajında “Ben kendimi fity fity Türk ve Belçikalı hissediyorum.” diyen ve ömrü boyunca Türkiye’de yaşamayan bu cilveli hatun, bizi Avrupa arenasında temsil edecek. Yine aynı röportajında “Ben çok seviyorum seksi olmayı; ben çok seviyorum minilerimi” diyen ‘devletlü’ temsilcimiz Hadise majesteleri yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’yi temsil edecek! Ne garip değil mi? Benim yaşlı ninem ve dedem ‘seks’ kelimesini duysa yüzleri kızarır, yerin dibine girerler. Mahremiyet şahsa özeldir. Böyle bir kültürün ve inancın mümessilleriz. Fakat majesteleri seksi görülmekten ve erkeklerin yüreğini ağzına getirmekten büyük bir haz alıyor. Bu kadın; şarkılarını değil, kendini ön planda tutuyor. Bunu da Sonat Bahar adlı gazeteciyle yaptığı aynı röportajda itiraf ediyor: “Ben çok seviyorum bana bakılsın. Ben istiyorum ki insanlar izlerken keyif alsın. Sadece şarkım değil, ben de önemliyim.”
Sırf bu yazıyı yazabilmek için günaha girip Hadise’nin deli saçması şarkısını dinledim, klipini seyrettim. Aşırı dekolte bir kıyafetle göğüslerini cömertçe sergileyen ve poposunu sallamaktan başka marifeti olmayan “fity fity Türk fity fity Belçikalı” Hadise, bu haliyle benim ülkemi temsil etme hakkına sahip değildir. O, önce yüzde yüz Türk olsun bakalım.
Bu ecnebî şarkıyı ve kadını gördükten sonra sükût-i hayale uğradım. Neresini eleştireceğimi bilemiyorum doğrusu. Sözün bu noktasında “Deveye boynun eğri demişler: O da ‘nerem doğru ki...’ demiş” kıssası geliyor aklıma. Bu şarkı bir kere Türkçe değil. Şehit kanlarıyla suladığımız, bedel vererek aldığımız bu toprakların, şerefli Türk milletinin dili ne zamandan beri İngilizce oldu? ‘2003 yılında İngilizce şarkıyla katıldık, birinci olduk’ diyenlerin fısıltılarını duyar gibiyim. Olmaz olsun böyle birincilik!... Milleti meydana getiren unsurların başında gelen dil, devreden çıkarıldıktan sonra yaldızlı birincilik gelse ne anlamı var? Dağlarca’nın dediği gibi ‘Türkçem benim ses bayrağım’dır. O bayrak düşmemelidir.
TRT, bilindiği gibi devletin bir kurumudur. Türkçeye en çok hizmet eden ve saygınlığı en üst düzeyde olan TRT nasıl olur da Türkçeye ihanet eder? Bunu anlamakta zorlanıyorum. Malum olduğu üzere 8200 kişi çalıştıran TRT’ye elektrik faturaları üzerinden her ay yüzde 2 kaynak aktarılıyor. Bu para senin, benim, hepimizin cebinden çıkıyor. Hiç kimse de bize ‘sen bu parayı vermeye razı mısın?’ diye sormuyor. 2009 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’yi temsil edecek Hadise’ye bu paradan tamı tamına 450 bin TL verilecekmiş. Bu rakamı eski paraya çeviremeyenler için söylüyorum: Tam 450 milyar lira… Bu para sadece zenginlerden değil, gecekondularda bir somun ekmeğe muhtaç olanlardan da çıkacak.
Türk kültüründen hiçbir iz taşımayan, sözleri deli saçması olan, müstemleke ruhuyla İngilizce söylenen bu şarkı ve “fity fity Türk fity fity Belçikalı” Hadise ülkemi temsil edemez. Bu vatan için canlarını veren şehitlerin kemikleri sızlar. Elektrik faturama yansıtılan paralarla ülkemi sömürgeleştiren, ülkemi ecnebilere maskara eden TRT’ye hakkımı helal etmiyorum.
YORUMLAR
HADİSE EUROVİSİON YOLUNDA TÜRKİYENİN GÖĞSÜNÜ KABARTABİLMEK İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALİŞTI LÜTFEN EMEĞE SAYGI,VE YURT DIŞINDAKI HER ROPORTAJINDA TÜRKÜN GÜCÜNDEN TÜRKÜN SEVGİSİNDEN VE TÜRKÜN HOŞGÖRÜSÜNDEN BAHSEDİYOR.LÜTFEN RİCA EDİYORUM HAK EDENE HAK ETTİĞİ DEĞERİ VERELİM SEVMESENİZ BİLE.YİĞİDİ ÖLDÜR HAKKINI YEME.
Merhaba değerli kardeşlerim ve abilerim.Öncelikle bir fikirde bir siyasi olayda yada buna benzer şeylerde herkez olaya farklı bir açıdan bakar,yazıyı yazan abimde olaya farklı bir açıdan bakmış,saygı duyarım sonuna dek o onun doğrusu.Ama şöyle bir şey var eurovision şarkı yarışması öncelikle ülkelerin kendi kültürlerini göstermeleri gereken bir yarışma değildir,birinci olmayı ve eğlenmeyi amaçlayan popüler kültürün bir parçasıdır.Bunun içinde kaliteli eserlerde çıkıyor kalitesiz eserlerde.Ben ÜLKEMDE bir yarışma düzenlense ve ingilzce şarkıyla biri katılsa onu asla desteklemem,ama eurovision şarkı yarışması bütün avrupanın izlediği sadece o günkü eğlence amaçlı yapılan bir yarışma,ve bizde trt de bu yarışmada 1. liği isyior.1. olmak içinde şarkıyı avrupanın anlayabileceği bir dilde söylemek çok ta anormal değil,zira bu benliğimizi kaybetmekle alakalı değil.Zaten hadisenin şarkısında Türk ezgileride vardı.
Ve hadise olayına gelince hadise bir oryantal değil,sesi gayet iyi(canlı çok dinledim)bir pop şarkıcısıdır.insanların pop müziği sevmemesi po müzikteki her şarkıcının kötü olduğu anlamına gelmez.Asıl hadise avrupada çıkıp şarkı söylediğinde oradaki insanlar 'BİZ TÜRKLER HAKKINDA İYİ ŞEYLER SÖYLÜYOR zira hadise KENDİ DALINDA İYİ BİR ŞARKICI.AYRICA ŞARKISI DÜĞÜNLERDE HERYERDE ÇALDI.iNSANLARIN İÇİNİ KIPIR KIPIR EDEN BELKİ KALİCİLİĞİ OLMAYAN AMA GÜZEL BİR ŞARKI.BENDE DURUMA BU TARAFTAN BAKIYORUM,BELKİ DİYECEKSINIZ KI GENÇLİĞİN VERDİĞİ O HAVAYLA BUNU SÖYLÜYORUM,AMA HAYIR BUNLAR GERCEK FİKİRLERİM.EUROVİSİONU BÜYÜTMEYELIM KÜLTÜRÜMÜZÜ KORUYALIM,AMA DÜNYAYLADA ZIT DÜŞMEYELİM BİZİMDE DÜNYA KÜLTÜRÜNE KATKILARIMIZ OLSUN.TEŞEKKÜRLER SELAMLAR.
Önçe allahrazı olsun diyorum bunu yorum olarak algılamamyın lütfen simdiye kadar yazamadıklarımı değil söyleyemediklerimi belkide okuyun ca çok etkilendim sayın abim .sağol varol okuyana ve düşünene .. (( anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az ))) ...BENDE HAKKIMI HELAL ETMİYORUM.
Dilek Şılak tarafından 6/24/2009 8:37:12 AM zamanında düzenlenmiştir.
size sonuna kadar katılıyorum üstadım...ben derimki,keşke bir karadeniz türküsü olsaydı...bir ege türküsü olsaydı.hareketli,halk oyunları eşliğinde..sazları bol bir türkü ziyafeti çekseydikte,sonuncu olsaydık..bizim kültürümüzü müziğimizi bir dinletseydik dünyaya...derece nedirki...hepsi torpilli.adam kayırmacalı...gerçekten güzelmide birinci olunuyor...yooo.herkes biliyor bunu..ülkeler birbirini kayırıyor...nerde adalet...neden yabancı dille katılmak zorunluluğu...birde müslüman ülke diye biliniyoruz...adamlar demezmi ya,bunların bizden farkı yok...bizim dinimiz haktır demezlermi...nerde müslümanlık...
Yazınızı gururla okudum, teşekkür ediyorum, çünkü benim, bizim yazmamız gerekenleri enerji harcamış siz görev edinmişsiniz, aynı şekilde ben de adınızın yanına imzamı ekliyorum. Müstemleke değiliz çok şükür, tarihimizde bunun bir örneği de yok zaten ama ne yazık ki kendimiz de olamıyoruz, geçen zamanla birlikte biraz garipleştik, içimizden çıkan kimi garipliklerde bunun etkisi olmalı, ne olduğumuzu ve ne olmamız gerektiğini anlayabilme yeteneğimizii kaybettik galiba, inşaallah bizden sonraki nesiller kendilerine gelir de bizden eksilenleri düzeltir diyorum, dua yerine geçer bu yazdıklarım inşaallah...