Vicdan terazisi
Ne kadar garip bir memleket, bir olay gösterin ki dünyada benzeri olsun. Ne solcumuz ne sağcımız nede dincimiz… Nebî şahsına münhasır. Biz her konuda kendimize mahsusuz. Zaten bu mantalitenin tarihsel ve sosyal dayanağı çok köklüdür. “komünizm gerekirse biz getireceğiz” denilmemiş miydi? Şimdilerde bir çete meselesidir gündemi belirleyen, toplumu likide eden. Çok ünlü(!)komplo teorisyen’i ve” misak-ı milli’ci “ Sayın D. perincek ve benzer tayfadan kesimlerin haberleri ile başlar bültenler ve aynı haberlerle biter.”ulusalcı” ve “Kemalist” geçinenin “Talatçı” çıkması pek şaşırtıcı olmadı doğrusu. Ve devamında aysbergin görünmeyen tarafı da ortaya çıkar. Çağa uygun darbe stratejileri ile “aydın” aklıda karışmış oyuna.
Avukatlar sanıkların yerlerinin soğuk ve sağlığı tehdit edici olduğunu söylüyorlar basına. Hiç şüphem yok ki herkes yaşama hakkına sahiptir ve yaşama hakkı kutsaldır. İnsan hakları evrensel beyannamesinin temel şartıdır bu. Ama bu ülkede ne insanlar zindanları boyladı, bir tek habere konu olmayan olumsuz yaşam koşullarında. Nazım hikmet’ler, Ahmet arif’ler, Hikmet kıvılcım’lar ve… Ve… Ya yakın geçmişte “hayata dönüş operasyonu” ile yaşamını yitiren Devrimci demokrat insanlarımız. Kamuya yansısın diye Analar, kayıp çocukları için meydanlarda günlerce coplanmayı göze aldılar, hâlâ coplandıkları gib.
Kesinlikle, insanların ne olursa olsun, düşünce ve eylemlerinden dolayı işkence görmeleri bir insanlık suçudur. Benim dikkat çekmek istediğim vicdan terazisinin bozukluğu. Her durumda objektif olamayan, aşırı derecede politize olmuş vicdan terazimiz toplumsal ortaklığın zeminine yerleştirilmiş bir dinamittir adeta.
İnsanlar ceplerinde harçlık ve kimlikleri ile dünyaya gelmezler. Tutuklu paşa ve siyasetçilerin keyfi kaçıyor diye ne demeçler veriliyor basına. Ama Diyarbakırlı Hebun o kadarda mesele olmadı basın ve gündem meraklıları için. Bırakalım yaşam standartlarının sosyal aktivitelerini, Henüz 18’inci yaşına girmemiş çocuk, babası ile görüştürülmüyor. Bu çifte standart hiç mi kamu vicdanımızı yaralamıyor.
Sorunlara bakış açısı aynılaştırılmış. Yıllardır savunma giderleri toplumun sırtında bir maddi külfet haline getirilmiş, ciddi bir sorgulama yapılmadı halk nezdinde. AB yolunda yaşanan aksaklılar böyle devam ederse, içe dönük, içindeki gruplar ile didinip, yakın komşuları ile sorunlu bir Türkiye’nin savunma giderleri daha da artacaktır.
Çok savunmacı ve içe dönük bir toplumsal yapımız var zaten. En basit bir diplomatik sorunda bile“Türkün Türk’ten başka dostu yok” ezberi tekrarlanır,” yurttan sesler, erkekler korosu” gibi. Özelliklede başarısızlık talancılarının vazgeçilmeyen halidir bu.
Aydın demokrat bazı insanlarımızın başlattığı vicdani bir kampanyanın itham edilmediği bir itici durum kalmadı nerdeyse. Şimdi nasıl hoşgörü ve toplumlar arsı diyalog’tan bahsedilebilir. Ve bu yazıyı okuyup eleştirdiğim duruma düşecek arkadaşlarım da olur. Yani özür dilemek insandan veya toplumdan neyi eksiltiyor? Özür dileme ve geçmişi tekrarlamama dileği yüksek bir kültür meyvesidir. Kanada hükümeti yerlilere yapılan gayri insani muameleden dolayı yerlilerden özür diledi, İngiliz kilisesi Darvin’den, İtalya Libya halkından, ABD bir asır sonra siyahî sporcudan özür diledi. 1915 diye bir fenomen varsa bunu izah etmenin akla ve vicdana dayanan bir yaklaşımı da olmalı. Sizin inkârcı ve akıl dışı duruşunuzu paylaşmayanı ihanetle suçlamanın bilimsel ve etik bir açıklaması var mı?
Bazı vatandaşlar kucaklarında köpekler ile yürüyüş yapıyorlar. “Bu kapıdan Yahudiler ve Ermeniler giremez, ama köpek girer” diye pankart ve dövizler taşıyorlar. Kendi etnik kökenine saygısı olanlar başka etnik kimlikleri hakir görmez. Bu komple aşağılamanın hangi gerekçesi olabilir. İsrail devleti İsrail halkı demek değil, bir başka toplumda bu kıstasın geçerli olamayacağı gibi. Umarım sağduyulu olunur artık. Sağduyu, bana göre insan kişiliğinin insan eylemlerine (etkinliklerine) koyduğu ölçüleri yorumlayabilme gücüdür.
Alışıla gelmişin dışına çıkmanın zamanı geldi ve kendini dayatıyor. Bir daha terazimizi önümüze koyarken kendimiz olmamayı deneyelim birde.
Her kese mutlu yarınlar
YORUMLAR
Ben bu yazıya geç kalmışlığıma üzüldüm. Günün yazısı olma hakkını da gerçek anlam hak etmiş bir yazı. Önce şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gereken konuları getirmişsiniz dile.
Yazınızı okuduktan sonra da yapılan yorumları okudum. Bazı dostlar sanırım yine yanlış anlamak gibi bir hataya düşmüşler.
Dünyada ki yanlışları görebilmemiz için önce kendimizi sorgulamayı öğrenmeliyiz. Kendini sorgulamayan hiç kimsenin de bir başkasını sorgulamaya hakkı yok diye düşünüyorum.
Yalnız Şaban beye katılıyorum. Yazının başlığı “Vicdan Terazisi” değil, “Hukuk Terazisi” olmalı idi. Çünkü günümüzde hukuk bile artık kişilerin makamlarına ve ceplerine göre işliyor ya da ona göre yeni kanunlar düzenleniyor.
Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize. Çok daha fazla düşünüp düşündüklerimizi uygulayacağımız günlerin gelmesi dileği ile
Hep birilerini kendi ideolojik potanızda "dezenfekte" etme
huyunuzdan vazgeçmezsiniz, aşırı tepkilerinin nedenleri mechul Sayın arkadaşlarım..
Ne yazık ki,savunduğunuzu düşündüğünüz "düşünce bağı"a
herek olmazsınız, bu dar kalıpçılığınızla.
Neyse ki,tepkisel yorumlarınızla seviyelerinizi ortaya koydunuz
Bu yaklaşımınız sonraki çalışmam "kuklalar müzesine" esin oldu.
Teşekkürler..
Sevgili fesih sayfana tekrar geldim son parağrafta yazdıkların için çünkü ben kaç gündür hasta olduğum için haberlerimi takip etme şansım olmamıştı ve senin yazını okuduktan sonra gidip netten bir kaç günlük haberleri okudum öyle geldim ve ben de bu konu üzerine iki çift laf söylemek istiyorum. Konuyla ilgili haberleri değişik gazete ve internet haber sitelerinde okudum ve okudukça da inanırmısın hayretler içine düştüm çünkü bu tür davranışlar hiç bir insani davranışla uzaktan yakından ilgisi olmayan ve olmaması gereken bir davranış diye düşünüyorum. Bazı kendini bilmez ''Türklerin'' , Ermenilere, Yahudilere, Kürtlere ve diğer uluslardan olan halklarına karşı böylesine aşağılayıcı ve küçük düşürücü bir davranışı olmamalı ki bana göre bu olay Avrupa'ya da sıçrayabilir ve hiç de iyi olmaz Türkiye açısından ... Umarım gerekli merciler bunun bir özürünü yaparlar hakaret edilen halklardan ...
Ayrıca geç de olsa böylesine güzel bir yazının günün yazısı olmasını kutluyorum arkadaşım. Sevgilerim çokça can ...
NO COMMENT// YORUMSUZ:
...........................................................................
HABER / YENİ ŞAFAK GAZETESİ
Silvan'daki kadın ırgatlar: 'Okumak istiyoruz'
FERHAT PARLAK/ SİLVAN
Silvan ilçesine bağlı Çatakköprü köyü civarında yaşayan kadın ırgatlar pamuk tarlalarında iş başı yaptı. Sabahın erken saatlerinde pamuk tarlalarına giden yaşları 14 ile 25 arasında değişen kadın ırgatlar, kavurucu sıcağın altında pamuk toplamaya çalışıyor. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte değişmeyen kaderleri tekerrür eden yaşamın tüm zorluklarına katlanarak çalışan kadınlar çalışmak yerine okumak istediklerini söylediler. Okul çağında olup da okumayan genç kızlar, tarım işçisi olarak çalışmak istemediklerini devletin onlara sahip çıkıp okul okumak istediklerini belirttiler. Başlarına sardıkları puşilerle güneşten korunmaya çalışan kadınlar, yoksulluktan dolayı küçük yaşlarda aileleri tarafından tarlada çalıştırılmak zorunda kaldıklarını belirttiler. Ne kadar yoksul oldukları ayaklarındak terlikten belli olan kadın ırgatlar artık kaderlerinin değişmesinin istiyor. Diğer kız çocukları gibi tarlada çalışmak yerine okumak isterdiklerini dile getiren kadınlar, 'Ailelerimiz bizleri okutmuyor. Devletin ailelerimize okul okumamız için ikna etmesini istiyoruz. Bizim ne kadar zor şartlarda burada ırgatlık yaptığımızı günün 12 saati değil sadece 1 saati güneşin altında dursalar anlarlar' diye konuştular.
26.05.2008
..........................................................
KEDİ İLE KÖPEK
Kediler karnı doyunca
Sevişmeye başlıyor hemen
Köpekler de öyle
Bağ bahçe köşe bucak
Ya insanlar
Kediyle köpekten farksız(!)
Sarışmak varken kucak kucak...
...
Ulan allahsız
Ulan kitapsız
Neyine sıkıldın da
Aldın silahı eline
Çıktın dağa
Beri yanda
Ananı belliyor ağa
Mehmetçiğe
Doğrultacağına silahını
İn önce hele dağdan bir
Önce anaların
Bacıların ahını dindir...
Şaban AKTAŞ
10.01.2009
Şaban Aktaş tarafından 1/10/2009 12:09:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
burası siyaset arenası gibi mi duruyor???
fikirlerinizi içeriği ile uyuşan sitelerde yayınlamanızı şiddetle öneriyorum! meraklısına yazın size zahmet.
EDEBİYAT DEFTERİ'ndeyiz..........
he düzeltmeden edemeyeceğim nebi değil nev-i şahsına münhasır olacak.
Bunun dışında biz hergün şehit veren evlat kaybeden canı yanan bir millet olarak,sizden ulus dersi almaya hiç ihtiyacımız yok!!
çok daha ağır cümleler hakediyorsunuz lakin fazlasıyla zaman ayırdık size israf-ı kelam etmeyeceğim.
Vicdan terazisi;(Yazının başlığı ilginç)
öncelikle hukuk terazisi olması gereken yerde herkes kendi vicdanı ile tartmaya başlarsa yanlışlıklar giderek artar.
Nebî şahsına münhasır--Bu sözün aslı nev-i şahsına münhasır iken nebilik öne çıkarılarak güzel bi yedirme yapılmıştır, nebilik öne çıkarılmıştır;anladık öne sürülen maneviyat.
Cezaevi koşullarının kötülüğü evet yıllardır gerçeğimiz.Ancak bir çok ülkede cezevleri çok daha kötüdür; keşke Guantanamo ile yan yana irdeleseydiniz.
Iraklı yurtseverlerin uçaklarla oraya taşınıp emperyalizmin nasıl mazlum insanlardan intikam aldığını da gösterseydiniz.
''Tutuklu paşa ve siyasetçilerin keyfi kaçıyor diye ne demeçler veriliyor basına. Ama Diyarbakırlı Hebun o kadarda mesele olmadı basın ve gündem meraklıları için.''
Burada Diyarbakırlı Hebun kimdi ve gayesi neydi diye de sorulmalı?Tanıtınız ben tanımıyorum...
DEMİŞSİNİZ Kİ;
'1915 diye bir fenomen varsa bunu izah etmenin akla ve vicdana dayanan bir yaklaşımı da olmalı. Sizin inkârcı ve akıl dışı duruşunuzu paylaşmayanı ihanetle suçlamanın bilimsel ve etik bir açıklaması var mı? ''
--KURUYAN VE KABUK BAĞLAYAN YARALARI DEŞENLERİN AMACI EMPERYALİZMİN VE ERMENİLERİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRECEK TARZDA GÜNDEME GETİRİLMESİ ASIL AMACI ORTAYA KOYUYOR.YOLUNUZ AÇIK OLSUN ...TARTIŞMAKLA BARIŞÇIL BİR SONUÇ MU ÇIKAR BURADAN YOKSA BUNCA CAN KAYBETMİŞKEN BİZLER ASIL MAĞDUR İKEN YENİ BİR BEDEL Mİ ÖDEMEK ZORUNDA KALIRIZ;
FESİH BEY BU MEMLEKETİN BANKALARINDAN MİLYONLARCA DOLAR HOTRTUMLAYAN ERMENİ TÜCCARLARDAN VE GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN PARALARIN HANGİ GİZLİ ÖRGÜTLERİN SİLAHLANDIRILMASINDA KULLANILDIĞINDAN HABERİNİZ VARMI YOK MU?
ÖNCE BUNUN HESABINI SORMALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ!!!
DEMİŞSİNİZ Kİ,
''AB yolunda yaşanan aksaklılar böyle devam ederse, içe dönük, içindeki gruplar ile didinip, yakın komşuları ile sorunlu bir Türkiye’nin savunma giderleri daha da artacaktır''
İŞTE ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YERE GELDİK;
TANSU ÇİLLER'İN GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASINA İMZA ATMASINDAN, GÜMBÜR GÜMBÜR SEVİNÇLE MEYDANLARDA EKENOMİ PROFESÖRÜ OLARAK
NUTUKLAR ATMASINDAN SONRA GELİNEN NOKTADA ULUSAL KAYNAKLAR AB UYUM SÜRECİNDE AB'LİLERİN İSTEMLERİ DOĞRULTUSUNDA SATILIP SAVRULDU VE EMPERYALİZME PEŞKEŞ ÇEKİLDİ HER BİRİ YOK PAHASINA (babalar gibi satanlara tek sözünüz olmamış)ve gelir kaynakları kurutuldu, cari açık hızla büyüdü..Şah damarları kesilen ülkenin artık kılcal dmarlarından kan can çekilecek ve ölüm kesinleşecek, ama çıkmamış canda her zaman umut vardır.
İçinde bulunduğumuz coğrafya da savunma gerçekten tarihsel olarak sürekli el değiştiren ve en çok da Türklerin elinde kalmış bir coğrafyadır.Türk paşalarının bu coğrafyada her türlü Türk varlığını sürdürmek için gayret ve çabalarının ne denli kendi gerçeğimizle örtüştüğü konusu, bence sonucu önceden BELLİ bir yıkıma yöneliktir.
AYNI ZAMANDA SÜRMEKTE OLAN BİR DAVAYI HUKUKİ KANAAT AÇISINDA ETKİLEYECEK MUHTEVASI OLAN BU YAZI DAVAYA İLİŞKİN MAHKEME KARARININ KESİNLEŞMESİNDEN ÖNCE YAYINLANMASI TÜRK CEZA KANUNUN İLGİLİ İMADDELERİNCE SUÇ UNSURUDUR.
YASAL OLARAK KOĞUŞTURMAYA VE YARGILAMAYA AÇIK BİR METİNDİR.
VİCDANLA HUKUK BU NOKTADA SERT KRİTELERLE AYRILIR.VİCDAN DUYGUSALDIR HUKUK ADALETTİR; YANSIZ OLMAK ZORUNDADIR.
Demişsiniz ki;
“Bu kapıdan Yahudiler ve Ermeniler giremez, ama köpek girer” diye pankart ve dövizler taşıyorlar. Kendi etnik kökenine saygısı olanlar başka etnik kimlikleri hakir ''
BU BÖLÜMDE DE ''şuyuu vukuundan beter bir Türklük aşağılaması ile ulusal onurumuz bir kez daha ayaklar altına serilmektedir.
Ne diyeyim ,vicdanınızın önü açık ve hukuk yolunda olsun..
malesef yazı vicdanen de tarafsızlık içinde yazılmış bir yazı değildir.
Saygılarımla.
Şaban Aktaş tarafından 1/10/2009 12:21:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Nebî şahsına münhasır" cümlesindeki nebi kelimesi şayet bir mesaj içermiyorsa herhalde klavye hatası olmalı. "nev-i şahsına münhasır" olmalıydı doğrusu bana göre. Nebi, diğer yandan peygamber anlamına da geliyor o yüzden merak ettim tam açılımını.
İnsan hakları, bireysel özgürlükler açıdınan bakıldığında yazdıklarınızın büyük bir kısmına katılıyorum.
İsrail devleti için, bütün yahudileri, PKK yüzünden bütün kürtleri, asala yüzünden bütün ermenileri de suçlamak elbette doğru olmaz.
Ama, bu özgürlükleri savunanların da tutarlı olmaları gerekmiyor mu?
Ermenilerden özür için imza kampanyası düzenleyen aydınlar, örneğin niçin İsrail aleyhine filistinli, müslüman soykırımı yaptıkları için bir bildiri hazırlamazlar mesela?
PKKnın terör eylemlerinde can veren binlerce Türk-Kürt vatandaşı, binlerce asker için mesela yaşamak hakı kutsal değil midir? İmza kampanyaları yapmaya değmez mi?
Bireysel hal ve özgürlüklükleri savunma adına görüşlerini açıklayanların, bazen kulaklarının , gözlerinin üstüne yatmalarını, genelde Türkiye veya Türk çıkarları sözkonusu olduğunda bu mülayimlikleri, sessizlikleri sergilerken, Türkiye aleyhine olabilecek konulara "önceliik" vermelerini nasıl izah etmek lazım?
Bu tutarsızlıklar elbette ki soru işareti uyandırıyor.
İmzacıların açıkladığı görüşler de ayrıca eleştirilmez, karşı çıkılamaz, değerlendirilemez, hesapsız kitapsız iştirak edilebilme özelliği mi taşıyorlar ki? Karşı çıkanlar da aksini savunuyorlar işte.
Ermenistanın Eurovisiondaki şarkılarında Türklerden köpek olarak bahsetmelerini görmezden gelip, yazınızda bu duruma hiç değinmemişsiniz. Oysa, bahsettiğiniz Ermeniler ve Yahudiler giremez köpekler girer pankratları bildiğim kadarıyla o şarkıya atıfta bulunan bir tepki ve ironiydi.
Bu somut örnek aslında özgürlük, insan hakları vb. gibi sorumluluklar bekleyenlerin inandırıcılığını, samimiyetini ister istemez sorgulatıyor.
Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmeyenleri, imzacı aydınlar , sizler, bazı başkaları belki "İnkarcı,akıl dışı" olarak değerlendirebilirler.Büyük bir çoğunluk da benzer nedenlerle imzacıları, "ihanet içinde, hain, yalancı, ermeni çıkarları hizmetçisi" olarak görebilirler. Siz "inkarcı, akıl dışı" cümlelerini nasıl rahatça kulanıyorsanız, diğerlerinin de benzer hakları vardır. Bu haklarını kullanıyor olmaları, niçin sizin görüşlerinizi açıklamanızın engellenmesi olarak algılansın. İmzacıların görüşlerinin itibar görmemesi, asıl aydın, bilim, tarih gibi çevrelerde ve halkın ekseriyetinin gözünde hoş karşılanmaması, dışlanması da doğal bir tepki hakkıdır elbette.
Ayrıca ülkede görüldüğü gibi insan hakları, bireysel özgürklükler konusunda gittikçe ciddi adımlar atılmakta.
Devlet içinde yuvalanan, çetelere, provakasyonculara, halkı kandırıp kışkırtan, düşmanlık tohumları yeşertenlere mesleklerine kariyerlerine geçmişlerine, sırtı kalınlılıklarına bakılmadan dokunabilen bir yargı sistemi de işliyor.
Nazıma iade-i itibardan bahsediliyor.
Ben kişisel olaral vatandaşlık hakkının iade edilmesini hoş karşılayabilirim.Ama bunu iadei itibar olarak görmem.Tü
rkiye Cumhuriyeti vatandaşı onca ihanet içindeki kimseyi gördükten sonra Nazımın bu hakkının olmaması yadırganır. Ama sadece belli bir kesimin gözünde değer taşıyan, politik siyasi kimliği şairliğinin çok çok önünde olan ve bu yönüyle bazı çevrelerce daha da muteber kabul edilen birisinin, halk nezdinde yeniden itibar sahibi olabilmesini zor görüyorum.
Keza Ahmet Kaya da aynı şekilde.
Ahmet Kaya kürt olduğu, kürtçe şarkı söylediği için halkın tepkisini çekmedi.
PKK gösterilerinde, toplantılarında boy gösterdiği için, sempatisini belli ettiği için vicdanlardan dışlandı.
Velhasılı özgürlükler, insan hakları, iadei itibar gibi konularda tutarlı olabilmek önemlidir.
Aksi halde, inandırıcılık değil maksatlar sorgulanır olur...
erolbasci tarafından 1/10/2009 9:07:23 AM zamanında düzenlenmiştir.
Birbirine sarmaş dolaş girmiş konular. Ama bu kargaşa içinde çok anlamlı ve takdir edilesi bir makale. Sizinle aynı pencereden baktığımızı söyleyemem. Ama sıkıntısını ve içinde kopanları sizin gibi anlatan insanı alnından öpreim üstad. Sizi alnınızdan öpüyorum. Tamamen bana ve dünya görüşüme ters bir makale olsa da ,etkili ve olgun anlatım için binlerce ve binlerce kez tebrik ediyorum..yüreğinize sağlık...
Konuları çok birbirine karıştırmışsınız, aslında her konu kendi içinde tutarlılık sergilemeliydi.
ergenekon olayını zaten anlayan varsa gelsin berü...
Bu konuda yazmak için mit başkanı olmak gerek çünkü olayı çözebilmek gerçekten anormal zor.
ergenekon olayında bir suç mu var yoksa bir suç icad ediliyor ve birilerine mi yamanıyor daha o belli değil.
en son bir ormanda kazı yapıldı bir kroki üzerinden ve bombalar bulunda, aynen ticaret odası başkanının şofbeninde çıkan silah gibi.
bombaları bir yere göm krokisini çiz ve koy senin eve sende ergenekoncu olur çıkarsın.
Kesinlikle, insanların ne olursa olsun, düşünce ve eylemlerinden dolayı işkence görmeleri bir insanlık suçudur. Benim dikkat çekmek istediğim vicdan terazisinin bozukluğu
ne kadar haklısınız maalesef vicdan terapisi bozukluğu var ülkemizde sistemde bozukluk var adalet herkes için aynı değil çok güzel bir konuya değinmişsiniz bugün diyarbakırda ne yazıkki çocuklara taş attıkları için 23 yıl ceza kesiliyor yani adı üstünde çocuk işte adalaet böyle işliyo yazınızdan dolayı sizi kutluyorum sevgiyle ve saygıyla kalın
Kopekler girebilir, Ermeniler ve Yahudiler giremez" pankartina karsi
resmen ırkçılık işte bu işte şimdi bunada imza kampanyası başlatılırsa yine ayağıya kalkacaklar ne kadar çirkin bir söz
lazhar tarafından 1/9/2009 3:24:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
lazhar tarafından 1/9/2009 3:29:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili fesih gerçekten de doğru söylüyorsunuz ''biz her konuda kendimize mahsusuz'' derken. Ben yıllardır Avrupada yaşıyorum ve bir çok şeyi hem dışarıdan hem de içeriden gözlemlediğimde ben de sizin yapmış olduğunuz tespitlere katılıyorum. Buralarda Türkiye'de hala hazırda olan, uygulanan ve halkın birbirlerine yapmış olduğu davranışların bazıları yasak, kanunen suç hem de öyle bir suç ki doktorsa, hakimse ya da devlet vekili ya da başbakansa görevinden alınıyor, cezaya çarptırılıyor hatta gerekirse hapishaneye bile konuluyor örneğin bir kişiye ulusal kimliğinden dolayı sözlü ya da yazılı bir hakaret söz konusu olduğunda bunu yapan her kim olursa olsun durum değişmiyor. Mesela Afrikalı bir kişiye ''ZENCİ'' demesi burda suç ya da başına ''PİS'' ekleyip söylediğiniz her türlü ulus adı da suç ! Bundan dolayı hapis cezası, tazminat ve görevinden men edilme var hangi mevkide olursanız olun bu karar değişmiyor ! Bunu neden söylüyorum çünkü Türkiye devleti olarak AB topluluğuna girmek isteyen bir ülke konumunda olduğumuz için !
Ama Türkiye'de ne acıdırki halkımızın bir çoğu içerisinde bulunmuş olduğu gerçeklikleri anlama ve kavrama bakımından özürlü oldukları içindir ki hala bir çok şeyi birbirine karıştırmakta ve anlamakta güçlük çekmektedirler. Ama bu darkafalılık onların sorunu bence ve umarım bir an önce aşarlar içerisinde yaşamış oldukları buhranlı ve bunalımlı duygu durum bozukluklarını...
Ve ırkçılığı ben kısaca özetlemek gerekirse bilim dışı buluyorum...
O sözde aydınlara(Perinçek ya da Küçük gibi) gelince, onlar daha önceleri dinlenmedikleri için şimdi meydanı boş bulunca AYDIN sıfatı ile adlandırılıyorlar ama boşuna çaba harcıyorlar bence çünkü sonunda dinlenmedikleri ve hatta kullanıldıkları ortada, görüyoruz işte son durumlarını !
Ama asıl aydınlara da neler yapıldığını çok iyi biliyoruz ve onları da görüyoruz. Umarım daha yaşanılası yarınların düşüncesi ile uğraşır insanlarımız...
Çok güzel bir yazıydı fesih, sevgilerim çokça can arkadaşım...
Sevgili Fesih,Çok önemli bir konuda fikrinizi açıkça ve yüreklice beliirttiğiniziçin sizi takdir ediyorum.Ve her kelimesine de yürekten katılıyorum.İnsan olmayı unutarak paranın söhterin peşinde koşan ve güce karşı direneceğine sinen veya başkayollara sapan kişiliklerin vicdanları oluyormu acaba diye düşünüyorum.Ben ataları yunanistandan göçen bir ailenin çocuğuyum.Damadım amerikalı.İnsanoğlu karışıyor değişiyor.Ne zaman insanlar toplumları sınırlarla renklerle dillerle dinlerle ayırarak fakat kendileri asla böyle kalıplara girmeyen kapitalizmin kirli ellerini üzerlerinden itecekler ellerindeki kanı görecekler ,dünya da o zaman gerçek bir barışa kavuşacaktır.Bir ütopya olsada arzuluyoruz böyle günleri.
sevgi ve saygılarımla.
munır tarafından 1/9/2009 1:31:24 PM zamanında düzenlenmiştir.
Çok ince işlemişsiniz konuyu !
İnsan olarak kimi,ırkından,dininden,mevkisinden,sosyal durumundan ayıran varsa,hepsine lânet olsun !
Barıştan,birlikten yana olmayanlara lânet olsun. Buraya kadar tamamız Sayın yazar.
Fakat siz inceden vardığınız noktada,maskenizi aralıyorsunuz. Kürt asıllı olduğunuzu ima ettiğiniz halde Ermenileri ve sonunda Yahudileri de savunma noktasına vardırdınız yazınızı.
Hem de neredeyse sözde aydınları desteklemeyen herkesi ırkçı ilân ederek.
Bizler buna bir ad koyduk ,bu topraklarda birlik,beraberlik,dayanışma ve barış içinde yaşamakta kararlı olan tüm halklar olarak ; Vatana ihanet,Ermeni ajanlığı. Sayenizde bir de Yahudi sempatizanlığını eklememiz gerekti.
Bunlar ülkemizin ayıbı malesef içler acısı olaylar yaşıyoruz ve o kadar duyarsız kalıyoruz ki bu kadar duyarsızlığın nedenni anlamış değilim, bazen kendime soruyorum ? yürütülen bu yanlış politakalar nasıl değiştirilir yada ne yapabiliriz ama tek bir kişinin sesi yükeseldiği zaman terörist yada anarsişt damgası yiyip düşünce suçlusu olarak görülüyorsun.. Gerçekleri yazan ve objektif olarak kaleme alan yüreğinizi kutlarım değerli dost, kaleminiz daim keskin olsun saygılar üstad...
UMUT ve DOSTCA