- 1060 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
İNSAN,DİN VE TOPLUM -10
BÖLÜM.II
Giriş:
İslam Feodalizmi,Şeriatcılık ve Hareketlerin Başarısız Kalış Nedenleri
Ortadoks,Sunni islam yönetimine karşı ortaya çıkan yukarıda sıraladığımız bu hareketlerin ve tarikatların başarısız kalış nedenlerine bakmakta fayda vardır.Katı merkezli dinsel inançlar ve toplumsal istemlerden uzak yapılanmalar doğal olarak kendi karşıtlarını ve zıtlığınıda doğurur.Ortaya çıkan bu karşıtlıklar ve inanç tarikatları farklı biçimlerde de olsa birer toplumsal mücadele dinamiği olabilmişlerdir.Bir yerde islam feodalizmine ve şeriatçılığa karşı ortaya çıkan bu hareketlerin kendi dönemlerinde başarıya ulaşmaları da mümkün değildir.Kaldı ki toplumsal gelişim yasalarınada bir aykırılığı da ifade ederler.Şöyle ki; feodal üretim tarzına ve onun mutlakiyetçi anlayışına karşı "ilkel sosyalizm" veya "ilkel komünal" bir yaşamın uyarlanıp zafere ulaşmasının toplumsal maddi zemini yoktur.Her toplumsal yapı kendi üretim tarzının bağrından yeni bir toplumsal formasyon doğurur.Feodalizm,köleci toplumun en ideal altermatifi olarak doğdu.Meta üretimi ve sanayi üzerine şekillenen kapitalizm,feodal toplumun aynı düzeydeki alternatifiydi.Sosyalizm ve kominist toplum ise;kapitalist aşamayı sonlandırma tarzıdır.Toplumsal gelişim yasası bu seyiri izler.Feodal bir yapıdan,birden en üst ve mükemmel bir ortaklaşmacı yaşama ve üretim tarzına ulaşmak mümkün değildir.Bu hareketler toplumsal ezilmişliği en güzel yaşama tarzına ulaşma isteminden başkaca bir şey değildirler.Her gericileşen toplumların bağrında benzer örneklere rastlanılır.
(...)
Doğu toplumlarının sağlıklı bir ekonomik ve siyasal gelişim evrimini yaşayamamaları,bölgenin kendine has,özgün üretim tarzı ve "doğu despotizmi" biçiminde şekillenen tek şef saltanatının günümüze dek etkisini sürdürmesi,dinsel ve toplumsal evrimin doğal gelişiminide oldukça etkilemiştir.Doğuda islam feodalizminin uzun süre kendini sürdürmesinin bir nedeni de burada yatmaktadır.
Her feodal toplum bir tanrıya ihtiyaç duyar.Feodalitenin toplumsal yapı olarak varlığı tanrıya bağlıdır.Roma artık varolma gerekçesini yitirdiği anda,çarmıha gerdiği İsa’nın "mesihliğine" va tanrısal inancına sarıldı.Bunun devamında gelişen kilise feodalizmi yanlızca tanrı gereksinimiyle vardı.Kendini bu sayede en dehşetli bir şekilde sürdürdü.Benzer tüm mutlak monarşiler ve feodal saltanatlar kendilerini bu tanrı gereksinimiyle var etmiştir.
Bu tanrı anlayışı halk yığınlarının tanrısı,onların dinsel istemleri ve inançları doğrultusunda şekillenen ve çıkarlarını savunan bir tanrı değildir.Feodal ekonomik düzeyin ihtiyaçlarından doğan bir tanrıdır.Toplum ve halk yığınların üstünde,onların çıkarlarından uzaktır.Bu yüzden islam saltanatları tarihi boyunca,toplumlar ve ezilen halk kesimleri bu devlet tanrısı inancına karşı baş kaldırmışlardır.Kendilerine yeni inanç biçimleri oluşturmuşlardır.Dolayısıyla islam feodalizmini kati şeriatçı anlayışı en başta toplumsal istemlerin çok uzağında olması ve aşırı baskıcılığı,doğallığında ortaya çıkan değişik toplumsal örgütlenmeleri çok ütopik ve çağın üretim tarzında çok uzak şeçeneklere itmiştir.
Benzer akımlar,sapkınlıklara varan tarikat örgütlenmeleri ve ilkel ortaklaşmacı anlayışlar batı dinsel feodalitelere karşı da çokça çıkmıştır.Batı feodalizmi,kilise bağnazlığı etrafında inanılmaz bir gericiliği ve acımasızlığı yaşatmıştır.Doğuda buna benzer bir gericilik elbette yaşanmamıştır.Ama batı toplumları kendi ekonomik temelleri üzerinde kavuştuğu yeni bir toplumsal formasyonla bu geriliği aşarken,doğuda böylesine bir gelişme yaşanmaz.
Batıda erken başlayan reform hareketleri,batı rönensanslığı,batı aydınlanmacılığı,batının ortaya çıkan sanayi toplumu yeni bir üretim tarzıyla tanrı anlayışını ikinci plana atmayı bilmiştir.Kendini tümden tanrı anlayışından soyutlayarak değil,bir yerde kendi çıkarları ve yayılmacılığı temelinde dinsel inancı, kendiside topluma ve halklara karşı kullanmıştır.Çok farklı tarzda bir din devlatini,inanca dayalı ulusçuluğu kendiside yıllarca yaşamıştır.Günümüzde de yahudilerin örneğinde olduğu gibi yaşamaktadır.Fakat kendi içinde "çağdaşlaşmayı" demokrasiyi,laikliği ve çoğulcu toplumsalcılığı da geliştirmiştir.İslam feodalizmi ve doğu toplumları böylesine iç dinamiklerine dayalı bir gelişme tarzını yaşamadığından,oldukça ucube,geri totaliter yapılardan kendini kurtaramamıştır.Günümüzde de dahi çağa karşı ayak direterek kendilerini sürdürmektedirler.Türkiye dahil günümüz arap islam devletlerinin hemen hepsi bu konumdadır
YORUMLAR
Bu yazdıklarınızın hepsine hak vermek ,takdir etmek
benim için, yaptığım en ahmakça hareket olurdu,yazınıza hiç bir şey demiycem ama 'Her feodal toplum bir tanrıya ihtiyaç duyar' 'Benzer tüm mutlak monarşiler ve feodal saltanatlar kendilerini bu tanrı gereksinimiyle var etmiştir' bu ve bunun gibi bir çok cümleyle kendinizi dünyadan,yaşayanların, insanların içinden ayırarak yazmışsınız.nerde yaşıyosunuz uzaydamı ? dünyaya kaçmilyon ışık yılı uzaklığından bakıyosunuz,yazınızdaki bir çok tamlama sizin uydurmanız dır."doğu despotizmi" mesela....
İslam dini Feodalist kafa yapısından çıkamadığı müddetçe kendi içerisinde gelişeceğini sanmıyorum ki zaten şeriatçı veya tarikat türü eğilimler de bu bağnaz ve tutucu feodal yapının bir devamıdır. Batı dinleri bunu bir noktada başarmış olsalar da bu İslam dini içerisinde başarılamadı malesef ve hala o katı feodal düşünce şekli varlığını sürdürmekte ... Gelişmeye açık olmak gerek, işte o zaman içerisinde yaşamış olduğumuz gerçeklikleri daha iyi görür ve algılarız diye düşünüyorum...
Güzel ve bir o kadar da değerliydi yazın Ali, sevgilerim çokça can ...