- 800 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PEYGAMBER
- Daha yapacaklarım var,
Tanrı’nın dileği,
kulların öğreneceği-
“Yaşam enerjim” diyerek, varlığımdan güç aldığını, onsuz yapacağını ev halkına anlatmaya çalışıyordu “her gece rüyalarımda; lütfen ısrarcı olmayın, kara listeme girmeyin” diyerek kendince tehditler savuruyordu. Sonunda çözümsüzlük olmaması için “ne halin varsa gör!” diyerek isteğini yerine getirdiler. Günlerdir sahip olmak istediği tüm çekiciliği ile karşısında duruyordu. Büyük bir sevecenlikle ona bakarken biçimli yuvarlak hatları onu heyecanlandırmaya yetmişti. “Hafif tombul görünüşüne mavi renk çok yakışıyor.” Diye düşünürken sürekli yakınlarında olduğu halde daha önce fark edemeyişine hayıflandı, yanına sokuldu, gömleğinin beyaz rengi ile mavinin uyumunu düşündü. Önüne diz çöküp kollarını gövdesine doladı. Soğuk hissiz hareketsiz ve sessizdi. “Bunlar onun olması gereken özellikleri.” diye düşündü.
Ona kavuşmuş olmanın heyecanı ile soğuk gövdesini sıkıp kendine doğru çekerken hafifçe ayağa kaldırmayı denedi. Bu çok kolay olmamıştı. Önceki buluşmalarına göre “Görüntüsü değişmese de epeyce kilo almış” diye düşündü. Bundan duyduğu hoşnutluk yüzüne bir gülümseme olarak yayıldı.
Daha önce ona yalnız sarılmakla yetinmişti. Denemeyeceğine söz vermesine rağmen başını çevirip önce kokusunu doyasıya içine çekmeye başladı. Dudaklarını yaklaştırarak birkaç kez emdikten sonra başını arkaya doğru yasladı. Bu ilk tecrübesiydi. Bedenini büyük bir rehavet sarmış bulutların üzerinde uçuyordu. Göz kapakları kapalı olduğu halde etrafı alabildiğine aydınlıktı.
“İşte bu, ışık!” ince bir iplik dalgası gibi geliyor, ev halk uykunun en derin demindeyken o böyle zamanlarda ajandasına sürekli bir şeyler yazıp duruyordu.
Bu yanından hiç ayırmadığı kendisine indirildiğini iddia ettiği “kutsal kitap”tı.
İlk müridi olmasını istediği eşine hiç yabancı olmayan mavi 1980 ajandası… Okuduğunda çözümlemekte kendini yetersiz hissettiği bir yığın cümle ve sonunda sevgisizlik değil korkudan noktalanan bir evlilik. Bir sayfasında “Zaman” , “Zaman” diyordu. “Yaşayın ve görün, zaman beni haklı çıkaracak. Siz yaşadıkça ben sizlerden intikamımı alacağım.” ve devam ediyor:
“Daha yapacaklarım var, tanrının dileği, kulların öğreneceği; ben bir peygamberim!”
Eşi “Acaba gerçekten söylediği gibi bir ışık var mı, ilk müridi olsa mıydım, o kadar dürüst bir insandı ki.” Diye düşündü.
Açık bırakılan camın önündeki sehpaların üzerine son yolculuğuna hazırlanarak uzatılmış eşinin cansız bedenine baktı. Başındaki yeşil örtüyü kaldırdı.
“Peygamber yüzü de böyledir herhalde.” diye düşündü.
Cenazeyi almaya geldiklerinde mavi ajandayı eşinden bir hatıra olarak almıştı bile. Cenaze alınıp evden çıkarılırken, cemaatten birinin ayağı kapı önündeki tüpe takılınca:
“Bu tüp müydü?” diye sordu
“Evet, bu tüpü açıp saatlerce içerisine çekmiş. Allah rahmet eylesin peygamber gibi adamdı.” dedi.
Mehmet Kuvvet
Not: Bu öyküm Kül Öykü Dergisinin Ocak 2009 sayısında yayımlanmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.