- 559 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TRABZON’DAN YÜKSELEN SES: “KAHROLSUN İSRAİL”
M.NİHAT MALKOÇ
Dünyanın gözü önünde, güpegündüz, aşikâr bir şekilde bir insanlık dramı, bir vahşet ve bir soykırım hadisesi yaşanıyor. Televizyonlardaki görüntüler içimizi acıtıyor, yüreğimizi dağlıyor. Oysa haram aylardayız. Bilindiği gibi Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları İslam inancında haram aylar kabul edilir. Bu aylarda savaş yapılmaz. Bu aylar hürmete layık, kutsal aylardır. Bakara Suresi’nin 217. ayetinde bu durumla ilgili çarpıcı sözler söylenir: “Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: ‘Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah katında, Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kâfir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.
İslam’da haram aylara dair hüküm ve durum bu iken gelin görün ki mübarek Muharrem ayında Filistin’de her gün birbirinden vahşi cinayetler işleniyor. Çocukların, kadınların ve yaşlıların kanı akıtılıyor. Bombalar gökleri ateş topuna çeviriyor. İsrail vahşette sınır tanımıyor. Dünya kısık bir sesle ‘dur’ dese de onlar sabah akşam masumlara vuruyor. Çünkü İsrail’in gerçek yüzü budur. Onlar tabir caizse yaşlı dünyamızın zulüm abideleridir. Arkalarında ağabeyleri ABD var. Fakat Allah’ın izniyle İsrail de, ABD de gayya çukurlarında debelenerek yok olup gideceklerdir. İşte o zaman mazlumlar ve bütün insanlık rahat bir nefes alacak. Zira ‘Zulm ile abat olanın akıbeti berbat olur.’ Bu acı sonu onlar da tadacaktır.
Türkiye, topyekûn Filistin’in yanında… Güzel ülkemde yürekler Filistinliler için atıyor. Fakat her zaman, her yerde çıkabilen, satılmış çatlak sesler de çıkıyor ne yazık ki!... Onlara göre bu savaşın asıl suçlusu Hamas’mış… Ateşkesi bozmuşlar!... Neyin ateşkesi Allah aşkına!... Sözde ateşkes zamanlarında Filistin’e ambargo uygulanmadı mı? İsrail sözde ateşkesi yüzlerce kez delmedi mi? Gazzelileri aç ve bîilaç bırakmadı mı? Filistinli insanların duyguları, düşünceleri ve hayatları topyekûn ablukaya alınmadı mı? Gazze’yi ve bütün Filistin’i gözetim altında tutup bir açık hapishaneye çevirmediler mi? Bu kadar taciz ve baskı karşısında nefsi müdafaa yapmak suç mudur sizce? Siz kimin sesisiniz? Utanmasanız İsrail’i insan hakları havarisi seçip Filistinlileri insan hakları suçlusu ilan edeceksiniz. Ayıp, ayıp!...
Bu arada sözde hayvan hakları için ayağa kalkan dernekler, birkaç hayvan öldürüldü diye avazları çıktığı kadar bağıranlar, Filistin’de Müslümanlar, İsrail kasaplarınca hunharca öldürülürken, doğranırken niçin avazları çıktığı kadar bağırmıyorlar? Orda ölen insanlar hayvanlardan daha değersiz mi? Siz kimin sözcülerisiniz? Yoksa kalpleriniz mi mühürlenmiş, sevgi ve şefkati kovmuş musunuz yüreklerinizden? “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” bencilliğinde misiniz? Fakat unutmayın ki her geçen gün sizin desteğinizle beslenen o yılan söylemlerinizi değiştirdiğinizde, kendisinden desteğinizi kestiğinizde size de dokunacaktır.
Dünyada ‘Birleşmiş Milletler’ adında bir teşkilat var. Görevi; barışı, güvenliği ve evrensel diyaloğu sağlamak… Şatafatlı bir yapısı olduğunu bildiğimiz teşkilat, aslında hiçbir icraat yap(a)mıyor. Gazze sancısını dindiremiyor. Bağlayıcı kararlar alamıyor. Hatta İsrail’i kınayıcı bir bildiri bile yayınlayamıyor. Çünkü BM’de ABD’nin ve İsrail’in güçlü lobisi var.
İsrail’in Filistin’de yaptığı insanlık dışı uygulamalar Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Ülkemizin hemen her gün bir şehrinde İsrail’i tel’in mitingleri düzenleniyor. Bu mitinglerden biri de geçen hafta sonu Pazar günü Trabzon Belediye Meydanı’nda düzenlendi. Ortalık mahşer yerini andırıyordu. Şehirdeki sivil toplum örgütleri, partiler, dernek ve vakıflar tarafından organize edilen mitingde İsrail’e duyulan nefret gür bir sesle dünyaya haykırıldı. Konuşmalar yapıldı, sloganlar atıldı, Filistin acısına tercüman olan şiirler okundu. Filistinli bir genç de yaşanan acılara dair duygu ve düşüncelerini ifade etti. Mitingde her düşünceden insan yan yana ve omuz omuzaydı. Partiler vardı ama siyaset yoktu. Bu tabloyu özlemiştik çok…
YORUMLAR
israil siyonizmi amerika ve kapitalizm desteklidir. işbirliği içinde bölge devleterinin desteği de var. oy verdiğimiz partilerin liderleride var .
filistine sahip çıkmak bölgenin tüm halkarının kardeşliğinde ve dünyada ezilen tüm halkarın mücadele birliğinde mümkün. israil ile tüm ikili anlaşmalar iptal edilmeli, amerika karakolu olmaktan vazgeçilmeli, ülkemizde ki tüm amerika ve emperyalist ülke üsleri kaldırılmalıdır. bombalar atıldıktan sonra yarabandı yardımı yapmak gazzeye yardım değildir. "diren filistin yanınızdayız" sloganlarıda apolitiktir. gazzenin yanında olmak olduğumuz yerde türkiye de işbiliklerine karşı gelmek bunun mücadelesini vermektir.
vicdanı temize çıkaracak battaniye para yardımı ile kardeş olunmaz.. takiye yapanlar halkın sammiyetini politika yapmamaya sarf ediyorlar.. hesaplaşmalıdır..
YERYÜZÜNDE BÜTÜN MAZLUMLAR KARDEŞTİR
Şuan gözümün önünde dudakları korkudan kapanmayan, ve bütün vücudu ile tir tir titreyen bir kız çocuğunun hayali var. Bu katliam başladığı günden düştü hafızama, bir haber arasında. Günlerdir de gözümün önünden gitmiyor. Korkudan konuşmayı bırakın ağlayamıyor bile. Yanaklarında yaşlar var ama onlar bile korkudan damlayamıyor. Sürekli düşen bombaların, can alan mermilerin arasındaki o hengamede, bir kız çocuğu öyle çırpınıyor.
Aklıma geldikçe içimi isyanların kapladığı, aklıma geldikçe bir şeyler yapmak gerekliliğini bütün varlığımla hissettiğim dokuz-on yaşlarında minik bir kız çocuğu. Dehşetle düşünüyorum. Bu kız benim kızım olabilirdi pekala. Benimde o yaşlarda bir kızım var çünkü. Ve orada bizim göremediğimiz orada bu çocuklardan yüzlercesi hunharca katledildi birkaç gün içerisinde.
Ve o kız çocuğu şaşkınlıktan kocaman olmuş gözlerle vicdanıma sesleniyor her dakika. Uyuma diyor, uyursan bir gün senin de çocukların böyle olacak. Çok net anlıyorum ki, bu ateş sadece düştüğü yeri yakmayan cinsten. Çünkü söz konusu çocuklar ise ve sizde bir anne kalbi taşıyorsanız, acıyı anlamak için, ille de o acının içerisinde yaşamak gerekmediğini çok iyi anlıyorsunuz sonuçta..
Sözde medeniyet asrının riyakarlığına haykırırcasına en anne yanıma sesleniyor o kız çocuğu, korkularını kilometrelerce öteden hissettirerek.
Bu vahşete sessiz kalmak demek zulme ortak olmak demektir. Çünkü dökülen kanlar mazlumun masumun kanıdır. Bu nedenle “insanım” diyen herkesin ve bilfiil insanlığın toplanması ve bu dehşeti durdurması gerekmektedir. Çünkü yeryüzündeki bütün mazlumlar kardeştir.
Gazze’de ki bu saldırı İsrail’in son altmış yılda yaptığı saldırıların en kanlısı en acımasızı arasında yerini alırken, beş-altı gün içerisinde 500 ü aşkın kişi hayatını kaybetmiştir. Bunların en az 150 sinin çocuk, 100 kadarının da kadın olduğunu düşünürsek, sus pus olan dünyanın da ne kadar büyük bir vebal altına girdiğini gayet net anlayabiliriz. Gerçi türkün tarihi böyle katliamları çok iyi tanıyor, bu kadar dünya milleti arasında en fazla duyarlılık göstermesinin sebeplerinden birisi de bu olabilir pekala. Hemen hemen her şehrimizde insanlar sokaklara dökülürken, medeni ve insan hakları telalığı yapan, sözde demokrasilerin riyakar papağanları nerede? Sahi nerede ezilmiş hakların savunucuları. Sizce de tuhaf değil mi bütün dünyanın bu suç manzaralı sus pus hali.
İsrail; sınırları henüz tamamlanamamış, sürekli yayılma politikası izleyen, nasılsa bütün dünya beni destekliyor diyerek istediği zulmü rahatlıkla yapan bir ülke(!) Hem bu öyle bir yayılım ki, kapsamına ileride Türkiye de girmekte! Dehşet!
Evet, medeniyetin göbeğinde yapılan bu insan katliamlarına “savunma hakkı” diyebilecek kadar alçaklaşan ABD, Avrupa Birliği ve vicdanının esnekliği bir kere daha kanıtlanan Birleşmiş Milletlerin arkasına sığınıp, aldığı radikal destekle elini kolunu sallayarak rahatça vahşet sergileyen bir ülke !
Aslında ülke demek çok yanlış olur, zira İsrail zaten terörün kendisidir. “Haganah” adlı Siyonist bir terör örgütü tarafından, Aslında Filistin halkına ait topraklar üzerinde, yine terörüst faaliyetler sonucu kurulan, hala da teröristlerce yönetilen İsrail bu gün küresel terörü tahrik eden en önemli terör bileşenidir.( Haganah, henüz İsrail devleti kurulmamışken, Dünya Siyonist Örgütü’nün Filistin’deki Yahudi cemaatini ("Yishuv") korumak ve diasporadan gelen göçmenleri kollamak için kurduğu milis gücüydü.) Gerek işgal altında tuttuğu, gerekse dünyanın değişik yerlerinde terör eylemlerine ısrarla devam eden, dolayısı ile bu amaçla kurulan bir oluşumdur İsrail.
Ama maalesef, daha dün Afganistan’a, Irak’a ve bilumum yerlere güya, sözüm ona terörü engellemek yok etmek adına yerleşen ve gittiği her yerde evvela masum ve mazlum insanları yok eden asıl yayılmacı güç olan ABD, bu gün bu saldırılara karşı, kör sağır ve dilsizdir.
Dahası, bu zulmü masum göstermek adına alçakça “savunma hakkı” ifadesini kullanabilmektedir. Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Hangi demokratik düşünce böyle bir vahşeti haklı gösterebilir?
Meselenin en önemli ayrıntısı ise bu gün modern dünya soykırımlarının aktif alanı her ne hikmetse yine İslam coğrafyası olmasıdır. Tıpkı dün, ondan evvelki gün olduğu gibi. Ve haçlının bu Yahudi katliamları karşısında sus pus olma zihniyetinin izahı da ancak bununla mümkündür. Bu satırları yazarken kıyas yapma niyetim hiç yoktu. Ama birkaç gün içerisinde, zorla zapt edilen küçücük bir toprak parçası üzerinde en az on bir camimin yerle bir edilmesi başka nasıl izah edilebilirdi ki? Asırlarca haçlının yapamadığını siyonistlerin yaptığını görmek medeni batı(!) yı sadece memnun eder. Şimdiki gibi!
Bu zulme isyan eden ise sadece hep mazlumlar, ve Müslümanlar ise eğer, Müslüman aleminin hemen toparlanması ve gereken birliğin sağlanması lazımdır.
Emperyalist emellerle beslenen lokal bölünmelerin asıl sebebinin bu gün meydana gelen bu hadise ile dolaylı değil direkt bağlantısı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Gerek etnik manada, gerekse inanç bağlamında yaşatılan bu bölünmelerin son bulması için GAZZE’de yaşatılan vahşetin bir son nokta noktası olması gerekir.
Çünkü yeryüzündeki tüm mazlumlar ancak ve ancak kardeştir!
Kargülü ALMILA