- 540 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KAPIYI AÇIN LAN
Başımızda kavak yellerinin,yoğun estiği
kanımızın,damarlarımızda deli gibi aktığı delikanlı dönemlerinde idik.
Arkadaşım Gürol’la Ankaranın soğuğu kemiklerimize işlercesine,bir günde sinemaya gitmeye karar verdik.
Paramız eğer otobüse binmez isek,sinama biletlerine anca yetiyordu.
Olayın yaşandığı sinema şimdi yok.
( Gölbaşı sinaması maltepe tarafında idi)
Oraya doğru yürümeye başladık.
Aklımız sıra üşümekten kurtulmak için,bir oyun tutturmuştuk.
İkimizinde elleri cebinde,o kadar soğuk bir havaki,nasıl dışarda olsun.
Yanyana yürüyoruz,birimiz aniden elini cebinden çıkarıp,öbürünün omzuna yumruk atıyor
Serde gençlik varya,birbirimize üstünlük,sağlamaya çalışıyoruz.
Bir süre bu şekilde yürüdük.
Benim gözüm ,kömür taşıyıcılarına takıldı,onlara bakıyordum.
Eskiden kömür taşıyıcılar vardı.
Kömürler şimdiki gibi çuvalların,içine girmemişti.
Bir kamyon gelir, kapının önüne kömürü yıkardı.
Kendine güvenenler veya taşıtma parası olmıyanlar,o zorluğu göze almak mecburiyetinde idi.
Daracık merdivenlerden,Allah bilir kaç kat?
Tenekelerle çek babam çek.
Kömür çekicilerinin,büyük kürekleri birde,ince ağaçlardan örülmüş.Sepet
gibi küfe dedikleri,iki yanlarında kollarına takacakları lastikler olurdu.
Küfe yüksek bir yere konur ve içi dolunca,lastiklere kollarını geçirip,
hemen hop sırtlarına alıverirlerdi,onlar işin kolayını bulmuşlardı.
Tam onlara bakarken,sol gözüme Gürol’un balyozu inmesinmi!
neye uğradığımı şaşırdım!Resmen beni nakavt yapmıştı.
Boylu boyunca yerde kendimi yatar buldum.
Gürol telaşla başıma eğildi,kusura bakma,valla ıskaladım bilerek olmadı dedi.
Benim göz patlamış,onu o halde görünce kaçmaya başladı.
O hırsla ben yerden kalkmaya çalıştım,kalkıncağa kadar,tabanları çoktan yağlamıştı.
Öfkeyle peşinden,koşmaya başladım,ama nafile sanki rüzgara binmişti.
Uzaktan sinamaya doğru girdiğini gördüm,ne yazıkki paralar onda idi.
Gözümü tuta tuta gişenin önüne geldim.
Gişedeki görevli,beni şöyle bir süzdü.
_ Arkadaşın içeriye girdi.Bu bilette senin, oyalanma film çoktan başladı.
Gözün kötü olmuş,demeyide ihmal etmedi.
Teşrifatcılar el lambası ile önüme düştüler,benim koltuğumu gösterdiler.
Gözlerim karanlığa alışınca,sağıma soluma bakınarak Gürol’u aramaya başladım.
Etrafımda yoktu.
Film seyredecek,gözmü kalmıştı bende.
Bir süre geçti,Gürol’u salanun yanındaki koridordan,Tuvalete doğru giderken gördüm.
Sinirle hemen yerimden kalkıp,bende arkasından ama beni farketti.
Tuvalete girerek ana kapıyı kapattı ve kapının arkasındanda ben açamayım diye dayanmaya başladı.
Ben önden o arkadan,kapı aramızda gidip geliyor.
Kapıyı bir açsam,başına geleceklerini bildiği için,var gücü ile abanıyor.
Benim gücüm kapıyı açmaya yetmedi,birde baktım kapının üzerinde anahtar var.
Kapıyı kitliverdim ve anahtarı cebime atım,hiçbir şey olmamış gibi
geldim yerime oturdum.
Başladım film’i seyretmeye
on dakika geçmediki,güm güm diye sesler duyulmaya başladı.
Herkes ne oluyor diye etrafına bakınmaya başladı.
Benimde dudaklarıma müzipce bir gülücük oturmuştu.
İçimden öyle olmaz işte böyle olur diye geçirdim.
İntikamımı almanın keyfini yaşıyordum.
Sesler daha kuvvetli duyulmaya başladı.
Millet film’i falan bıraktı.
Teşrifatcılar telaşla tuvalete gidip geliyorlar.
Gürol sonunda var gücü ile bağırmaya başladı.
- Çıkarın lan beni burdan
Teşrifatcılarda ona bağırıyorlar.
-Sus lan bağırma
Herkes homurdanmaya başladı.
-Çıkarın lan beni burdan güm güm güm.
-Lan bağırma sus ,vurma
- seni kim kilitledi buraya?
- Gözü mor biri var o kilitledi.
Teşrifatcılar,vakit kaybetmeden göz kotrolüne çıktılar.
Herkesin tek tek gözüne el lambası ile tutup,gözü mor adamı arıyorlar?
Yani bendenizi
Her seferindede o telaşla beni es geçtiler.
Gürol’u susturmak kolaymı sinama sanki yıkılıyor.
tuvallette tek başına kalınca herhalde panikledi ,avazı cıktığı kadar bağırıyor ve
kapıyı tekmelemeye başladı.
Birden ışıklar yandı,beş dakika ara diye bağırdılar.
Herkes yukarıya doğru çıkmaya başladı.
Millet çaktırmadan birbirinin,gözünü kotrol ediyor.
Gişeye yaklaştım,gayet sakince cebimden anahtarı çıkarıp
Tuvalletteki adamı çıkarın,deyip hemen dışarıya fırladım.
Sinamanın karşısındaki caddeye geçerek,kapıyı gözetlemeye başladım.
Biraz sonra üç tane teşrifatcının arasında Gürol’umu gördüm.
arkadaşımı tartaklaya tartaklaya dışarı attılar.
Surat beş karış hiç konuşmadan on kilometrelik yolu armızdaki mesafeyi koruyarak,
yürümeye başladık.
Bana gülme kırizi gelmişti,ben on km. devamlı güldüm,oda korkunç bir suratla bana hiç bakmadan yola devam etti.
Bir ay benle hiç konuşmadı,aynı sınıfta ve aynı sırayı paylaştığımız halde.
Şimdi ikimizde elli yaşımızı aştık ama hala beraberiz.
Cengiz Damar.
WWW.DANS PİSTİ-BLOGCU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.