- 570 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kalemimin Ucundakiler -2-
Zavallı dünyada dosyalanmış, emekli, genç bir memur düşüncesiyle yaşıyorum ve buna inanıp-inanmamakta bile bir seçenek sunamıyorum kendime…
Hiç bilmediğim, nereye gittiğine bile bakmadığım otobüslere biniyorum ve gördüğüm en berbat yerde ( yani kendi durumumdan daha kötü bir yerde) mutlu olacağıma inandırarak ruhumu, bir otel odasına kapatıyorum bedenimi… Biraz yorgunluk var haliyle, küçük bir TV’de ret kitin maceralarına dalıyorum, uyandığımsa temel reis, kabasakalı dövüyor. Resepsiyondan karışık bir tostla meyveli sodayı layık görerek mideme, rica ediyorum… Hani eskiler der ya hep “afiyet olsun, yarasın koçuma,” bari bu olsun, yarasın bedenime… Küçük adımlarla iniyorum, yaşlı ama sevimli otelin merdiveninden, ortama uyum sağlıyorum vallahi! Lobide oturan güzel bir bayana asılmak geliyor içimden, acaba komşuluk davranışlarıyla yanaşsam mı yanına, şeytandan çalınma sinsi düşünceler hücrelerimi sobelerken, olmaz diyor altıncı hissim… Olmuyor da zaten!
O gece, şakır şakır yağmur yağıyor kentte… Islanıyor ne varsa, hani saklanacak yer bulamayanlar en çokta. Üzülmek denmez aslında buna, asıl sorunsa ıslanmaktan çok ıslanamamakta, kaçmaktan yağmurdan bile… Evsizlere, sokaktaki gariplere yarım edememek var ya, asıl sorun bu hayatta! Saklanmaktan çok kaçmak alabildiğince kendinden de öteye…
Bu unutuluş günlerimde aklıma, dünyayı tanımak için bir daha gelir miyim acaba diye, garip düşünceler geliyor. Nereden, nasıl giriyor beynime hiç anlamıyorum. Geçenlerde bir dâhiden söz ediyorlardı. Kırk yıl boyunca uğraşmış bir teori üretmiş ya da bulmuş her neyse, üstelik daha kanun bile olamamışken, anlamadım ben bu işi! Bu zamane dâhileri de bir başka oluyor hani… Neyse geçelim biz bunları, emek var mıdır bilmem ama inandırıcı değil hiç! Reklâm kokuyor daha çok, e biraz da memleket ünü işte… Asıl dâhilik insan sanatını kullanabilecek hünerlere sahip çıkmakta, bu da benden bir teori, kanunu isteyene kalsın.
Sabah aydınlık günlerinde ve ben kendimi yollara vuruyorum. Nasıl olsa taşıtlar gidiyor diye yapılıyor yollar… Biraz daha yaklaştım huzura, az kaldı gülüm!
Öptüm yanaklarından!
Emre onbey
YORUMLAR
en iyisi mi yabancı yerleri bırakmak...
içimiz en çok nerede acıyorsa oraya dönmeli, en azından orada mutluluk kırıntıları hâlâ var...
dâhiden bahsedince geçenlerde bir kitapta çok ilginç bir şey gördüm.. yüzlerce yazar ismi yazılmış ve hepsinin yıllarca üzerinde çalışıp hazırladığı en az bir dosyası var ama hiçbiri cesaret edipte kitap çıkaramamış.. kendilerine sorulduğunda ise verdikleri ortak cevap "ya okunmazsak"
biz çok farklı varlıklarız..
zaman zaman kendimizin ne yaptığını bile anlayamıyoruz...
gönlüne sağlık, on ay sonra yeniden merhaba...