- 773 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk ve Yabandomuzu
„ İnsan, nereye giderse gitsin, yaşadıklarını hep beraberinde götürüyor.“ Demişti, haksız değil ama bazı şeyler de sürekli gözönünde olmayınca, devredışı bırakmak kolay oluyor. Bu taşınma bir gereklilikti. Yeni evimi şimdiden çok seviyorum, kimbilir burada neler neler yaşayacağım ve yaşayıp yazacağım."
Taşındım, taşınıyorum ve nihayet taşındım sayılır, henüz bitmedi ama yeni
evimde yatıp kalkıyorum. Akşamları klasik müzik dinliyorum, televizyonu
sona bıraktım. Yeni kahve makinamın müptelasi oldum diyebilirim.
Televizyonu sona bırakmakla çok iyi yapmışım, ne kadar çok zaman götüren
bir aletmiş bu meğersem. Son zamanlarda okumaya zaman ayıramadığım bir sürü kitabım
da var nasıl olsa, bu yorgunluğun üzerine en iyi dinlenme.
Düzenini kaybeden yaşamım, taşınma vesilesi ile daha bir düzensiz olacağı yerde,
aksine bayaığ bir düzenli hale girdi yeniden. Kışta geldi zaten, okumanın ayrı bir
zevk verdiği bir zamandır kış. Hava erkenden kararıyor, işlerim eskisi kadar yoğun
değil, eve gelince mumları – tütsüleri yakıyorum ve tabii ki müzik.
Yeni evimin bir köşesinin, okumak icin en ideal yer olduğunu da buluverdim.
Oturma odasından balkona çıkılan kapının hemen yanı ve sırtımı kalorifere verip,
şiltelerin içinde kayboluyorum ve bu arada gözümün önünde yıldızlı bir gökyüzü,
yıldız yoksa, en azından ay taşıyan bir gökyüzü duruyor,
kahve, sigara eşliğinde bir ayin gibi diyebilirim.
Taşınmak aslında her zaman biraz da aşınmak oluyor.
İnsan bir sürü yaşamışlığa sırtını dönüyor, bazı fazlalıklardan arınıyor.
O mekanda yasadıklarını bir filim şeridi gibi hatırlayınca, bir hayli tatlı ve acı yaşantı
karelerini bir anda yeniden soluklanıyor. Kaçınılmaz bir durum.
Aşınmak, arınmak, yaşam eskilerinden ayrılmak, zamanın içinde yer alan kaçınılmaz-
lar. Kaçınılmazlardan kaçmak gibi bir niyetimde yok zaten. Birisi bana
„ İnsan, nereye giderse gitsin, yaşadıklarını hep beraberinde götürüyor.“ Demişti,
haksız değil ama bazı şeyler de sürekli gözönünde olmayınca, devredışı bırakmak
kolay oluyor. Bu taşınma bir gereklilikti. Yeni evimi şimdiden çok seviyorum, kimbilir
burada neler neler yaşayacağım ve yaşayıp yazacağım.
İzmir Şirince´de bir tatildeydim. Bir adam bir yabandomuzu vurmuş,
Motorsikletinin arkasına atıp köye getirmiş ve köylülere gösteriyordu.
Domuzun teninden buhar çıkıyordu, ölümü o kadar tazeydi.
Bir çocuk, ürkek ama meraklı bir yaklaşımla, domuzun kanlı azı dişlerine dokunuyor
ve şaşkınlıktan gözleri parlıyordu.
Dün gece yatağa uzandığımda, gözümün önüne bu sahne geldi,
bilmiyorum neler düşünüyordum.
Ama bu sahneyi hatırlayınca, düşündüğüm şu oldu;
Aşk ve yabandomuzu, birbirlerine çok benziyorlar.
İkisi de ancak vurulup öldürüldükten sonra azı dişlerini görüyor ve onlara dokunabiliyorsunuz.
Birşeyleri öldürmeden birşeyleri yaşayamıyorsunuz.
Hepimizin içinde bir yerlerde bir veya birçok yabandomuzları dolanmakta ve
vurulmadan uslanmıyorlar.
Gerçek bu. Gerçek bumu sahiden?
Sahi dedim de;
MSN neyin kısaltması biliyormusunuz? Ben size söyleyeyim.
Masallar Sahi Niyetine.
Bu sanal dünyanın içinde benim gördüğüm kadarıyla bu böyle. Herkes kendi masalını
sahi gibi anlatmakta. Masalların ayırdına varın, benden söylemesi. İnanıp inanmamak
size kalmış. Şimdi ben, Nihat Genç´in, Hattı Müdafaa´sını okumaya gidiyorum.
Sizde gönlünüzden geçeni yapın.
Ayrıca benim de iyi masallar anlatabildiğimi gözardı etmeyin.
Öldürmeden yaşamayı becerebildiğimiz günleri yaşayabilmek dileğimle, şimdilik
hoşçakalınız diyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.