- 1124 Okunma
- 40 Yorum
- 0 Beğeni
KAFATASÇILIK !?...
Bugün arkadaşımın bana her zamanki gibi maille yollağı fotolara bakarken bir resim hem ilgimi çekti hem güldüm hem de oldukça düşündüm ki günümüz Türkiye’sinde de şu sıralar bayağı üst seviyelere çıkmış bir konu ile ilgili olduğu için daha bir ilgimi çekti. Ama benim asıl resimde ilgimi çeken kadrolaşma adı altında KAFATASÇILIK düşüncesi oldu çünkü hangi dönemde olursak olalım hükümetin başına geçenlerin genel bir hastalığı haline dönüştü bu kafatasçılık durumu. İsterseniz bu kelimeyi biraz açayım. Kafatasçılık’ın sözlük anlamı ; 1 . İnsanları kafataslarının biçimine göre değerlendiren görüş. 2 . Bir düşünce, inanç vb.ne körü körüne bağlılık, yani bizim bildiğimiz tabiriyle IRKÇILIK da denebilir...
Ve ben kafatasçılıkla ilgili kitaplarımı ve gazeteleri şöyle bir karıştırayım derken daha da ilginç bilgilere ulaştım ve bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Zamanın birinde Nihat Atsız diye biri varmış ve oğlu Yağmur’un anlattığına göre bu şahış kafatası ölçümleri konusunda da oldukça uzman birisiymiş. Nihal Atsız önüne gelenin kafataslarını ölçerken çok ilginç bir ‘’ pergel ‘’ kullanırmış. Aslında bu aletle eskiden hamile kadınların doğum anında kadının leğen denilen karın altı bölgesini ölçerlermiş bu ‘’ havsala aleti ‘’ ile . Şimdi nasıl olur da kafatasları ölçülür bu aletle dediğinizi duyar gibiyim. Hemen anlatayım. Sevgili Hasan Pulur bir yazısında bu pergel’i yani aleti şöyle açıklıyor ki o da yine bu bilgiyi Nihat’ın oğlu Yağmur’dan almış;
‘’Atsız kafatası ölçümlerini hangi araçla yapardı? Bu araç her zaman yazı masasının üzerinde duran ve yaklaşık 45 santim uzunluğunda bir tür pergeldi. Ancak bu pergelin bacakları, bildiğimiz geometri enstrümanında olduğu üzere dümdüz uzanmıyordu. Ayakuçları içeriye doğru mukavvesdi. Ve bu uçlar sivri değil ufak topuzbaşlıydı. Sap tarafında ise yine pergellerdeki gibi üstü derece taksimatlı bir yarım daire ve bacakların açılıp kapanmasıyla mütenasib olarak hareket eden bir gösterge vardı. Atsız delinquant’ı bir iskemleye oturtur ve eline aldığı o esrar-engiz ama o nisbetde de sihr-engiz araçla söz konusu kafatasının önden ve yandan olmak üzere iki ölçüsünü alırdı. Üstteki göstergenin verdiği değerleri de bir kâğıda itina ile not edip akabinde derin bir hesap-kitab ameliyesine girişirdi.
Neyse toplama/çıkarma/çarpma/bölme/karekök, neticeten ilam-ı hükm safhası gelirdi.’’
Ve bu aletle Nihat Atsız kimlerin ne kadar Türk olup olmadığını bilirmiş hem de %37 mi yoksa % 97 mi gibi rakamlarla da ifade edebilme cesaretini kendisinde bulacak kadar.
İşin garip ve bir o kadar da düşündürücü yanı bu kafatasçı (ırkçı) zihniyetlerin günümüz Türkiye’sinde ve dünyada hala varlığını sürdürüyor olması.
Milliyetçilik iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi diye düşünüldüğünde başlangıç itibarı ile ‘’ yurtseverlik ‘’ anlamında kulağa hoş geliyor olsa da şoven duygular içerdiğinden de elbette insanlık adına ve bilim adına doğru bir düşünce biçimi değildir.
Şu son zamanlarda Türkiye sınırları içerisinde gereksiz yere insanların kafasını meşgul eden bazı farklı halk grupları arasında sürtüşme yaratmak isteyenlerin konuları ilginç boyutlara çekmek istiyor olması da yine bu kafatasçı zihniyetlerin bir ürünüdür .Umuyorum ki bu geri kalmış şovenist yani ırkçı ya da kafatasçı düşüncelere daha fazla meydan vermeden barışı, kardeşliği ve insani değerleri ön plana çıkartarak insanlarımız için olumsuz sayılabilecek bu tür düşünce ve davranışların önüne geçeriz...
Sevgilerimle ...
Güldane Dal (20090104)
YORUMLAR
sayın güldane dal, gördüğünüz gibi bilimsel ve barışçı bir yöntemle yazdığınız yazı, konu türk şovenizmi olunca, dört yandan kurtların saldırısına uğruyor. yazınızın tamamını bile okuduklarından -ya da okuduklarını anlayabildiklerinden- bile kuşkuluyum. sizi bir milleti aşağılamakla suçlayan bu arkadaşların bazılarının başka yazıları ve yorumlarına baktığımızda, konu "başka" bir millet olunca gerçek aşağılamanın ne olduğunu da görüyoruz.
mirim arkadaş.. bence haksızlık yapıyorsun veya yanlış anlamak için kendini şartlandırmışsın..
bu yorumu görünce kendimi yazmak zorunda hissettim .. güldane arkadaş kusura bakmasın.. yorum kısmını foruma çevirdik..
İtiraf ediyorum..
Evet, Türk olmayan insanları artık" ben Türküm" diyemeyecek bir kıvama getirmek için katkımızı esirgemiyoruz..
Bundan daha doğal birşey olamaz, bir insanın etnik kimliğine saygı duymayıp bunu yıllarca değiştirmeye çalışanlar utansın...
Altanow tarafından 1/26/2009 4:56:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Milliyetçilik kavramının bu kadar tartışmaya açılmasının altında kesinlikle art niyet yatmaktadır. Türkiye öyle bir ülke haline getirildi ki Türküm dediğiniz anda faşist, kafatasçı gibi yaftayı kapanın üstünüze koştuğu bir saha oluverdi. Ama bunun yanında etnik kimliğini yırtına yırtına meydanlarda böğüren ve bu etnik kimliğinide toprak parçasıyla bütünleştimek isteyen kesimin kimiliğini telafuzu ise demokrasinin sıradan bir tezahürü şeklinde yumuşacık bir yaklaşım tarzıyla izah edilmektedir.
Sistemli bir sindirme harekatının minik bir parçasınıda siz teşkil etmektesiniz. Sizde elinizde ırkçılık yaftasıyla sağa sola koşturmaktasınız. İnsanları artık" ben Türküm" diyemeyecek bir kıvama getirmek için katkınızı esirgemiyorsunuz...
Ben Türküm ve milliyetçiyim. Kafatasçı değilim. Irkçı değilim. Bu konuda ki tek şiddet eğilimim de, ülke içinde ki yumuşak dikenlerin kendi hedeflerine engel teşkil ettiğine ve de mutlak yok edilmesi gerektiğine inandıkları bu yüce duyguya karşı sistemli, bilinçli ve işbirlikçi saldırılarına göstereceğim tepkiden ibarettir. Saldırıların şiddeti benim savunma güdümün şiddetini belirler.
Bu sözde hümanis ama özde art niyet içeren yakıştırmaları yutmayan bir yeni nesil dileğimle...
ablacım ırkçılığı yani kafatasçılığı çok güzel bir şekilde işlemişsin yazında.
barışın kardeşliğin olması gerekirken ırkçılıkta neyin nesi hepimiz insan mıyız( faşistleri bu soru dışında bırakmak istiyorum çünkü insan olup olmadıkları konusunda emin değilim doğrusu)? evet hepimiz insanız ne gerek var savaşa katliama... barış, huzur ve kardeşçe yaşamak varken...
birde şu konuya değinmek isterim doğrusu ırkçılık yapmıyoruz diyen sayfanızda ki kişilere sesleniyorum zamanında olanları çoğu kişi unuttu ama biz unutmadık bu yazıya itiraz edenler düşünsünler ki onlar gibi düşünenler zamanında din tercihleri yüzünden suçsuz ana rahminde ki bebelerin canını aldılar...ırkçılk işte sizin yaptığınızdır...
tebrikler ablacım
emeğine sağlık...
Gülce Göçer
Sevgili Güldane arkadaşım
önce bu güzel araştırmanı kutluyorum
Yeryüzünde saf ırka dayalı devletler çok az sayıda ve etken konumda değiller. ABD yi incelersek 200 ırktan mürekkep bir devlet.
İkinci güç olmaya ramak kalan ve tekrar eski gücüne yaklaşan Rusya'da da arı bir ırktan söz etmek mümkün değil.
bundan 40 yıl önce çok ünlü bir tartışma vardı
Din ilerlemeye engel midir değilmidir diye
yine o günlerde iki süper güç örnek gösterilmişti Dindar ABD ile dinsiz Rusya
Aslında ülke dinamiklerini tuğla harcı gibi bağlayan bir inanç vardı önce anadoluda, sonra Atatürk Milliyetçiliği girdi devreye Din dil etnik köken gözetmeksizin bir Türkiye Devleti birliği ve tüm insanlarını kucaklayan. Sonra dış devletlere karşı koruyucu bir kalkan olması gereken ulus milliyetçiliği aşırı kaynatılarak Bugün Türkiyemizi ayrıştırıcı bir cehennem kazanına dönüştürüldü başarıyla
Ulusalcılık veya milliyetçilik veya vatanperverlik birbirini
seven bir toplum yaratıldığında ve etnik kışkırtıcılık yapılmadığında bir tuğla harcı ödevi üstlenirken
birbirine kin güden bir toplum yaratıldığında hiç bir işe
yaramıyor. Ve bu saatten sonra tartışmanın dahi olumlu bir sonuç getireceğine kesinlikle inanmıyorum.
Çünkü cumhuriyet yıkılmış , etnik ayrışım kültürel olarak
gerçekleştirilmiştir. Yeniden birileri toparlamazsa
neler olacağını film gibi izleyeceğiz.
Böyle hassas bir konuyu tartışma bahsine gelince
bu çok hassas ve akademik bir konu ki bu sayfada örneklerini gördüğüm gibi önyargılı bir ortamda kesinlikle bir yararı olmaz diyorum.
Sevgilerimi bırakıyorum sayfaya
Sayın Yazar ; siz ve bilinçli ya da farkında olmadan sizi onaylayan yandaşlarınız, aslında iki halkın düşmanlığına katkıda bulunmaktan, aralarındaki gerilimin artmasını körüklemekten başka bir şey yapmıyorsunuz !
Atatürk devrimlerinin en önemlisini ; Milliyetçiliği çağdışı olarak bile nitelendirmekten utanmıyorsunuz !
Oysa bu gün senin halkının kışkırtılmasının temelinde de Kürt Milliyetçiliği yatmaktadır. Bunun adı da ırkçılık,kafatasçılık mı oluyor bu durumda ?
Irçılık,kafatasçılık elbette insanlık suçudur,çağdışıdır. İnsan olan herkes, karşı çıkmalıdır. Karşı çıkmayan ,insan olamaz !
Bunu analatabilmek için,Türk Milliyetçilerinin çok değer verdiği Nihal Atsız'ı kullanmak,kışkırtıcılıktır !
Ağır eleştirilere katlanamayacaksanız, birilerine ve onların sevdiklerine böylesine saldırmayın.
İnsanlığı seçiyorsanız eğer,barıştan,birlikten,kardeşlikten yana olun !
Güldane;
senin hiç işin mi yok be Dostum, kafatasçılık yok partizanlık, yok ampul, yok dertsiz başıma dert...
yazını okuyunca ki gazeteciyim, Hasan Pulur'u da iyi tanırım, sayısız yazılar yazıldı ve yazdık bu konularda...
yazıdaki niyetin ve samimiyetin ortada, ama üsluba biraz dikkat etmen gerekir diye düşünüyorum!
Kullanılan birçok terminoloji fazlasıyla da fazla alan bilgisi gerektirir ki bilimsel gerçekler yerine resmi ideolojik yaklaşımların saldırısına maruz kalır, istismar edilirsin!
Neyse, gazeteci yaklaşımımla yazımı sağlam gerekçelere dayandırırım, işin hukuksal boyutunu atlamadan, basın meslek ilkelerini de çiğnemeden yayına sokarım. Bundan sonra kim ne derse desin eleştirileri yanıtlamam, bu kadar sürecim yok ki?!
Keyfi yazmadığı sürece herkes eteğindeki taşları bir bir döksün, salt bu yüzden yazını okudum ve düşüncelerini ifade özgürlüğünü desteklerim, açıkçası konuya bu yandan yaklaştım; yorumlara da bakınca gülümsedim, farklı görüşler sayfanda yazın üzerinden kendilerini ifade etme fırsatını yakalamışlar; iyi ya, niyetin de bu değil miydi?
bak işte, karşıtların birliği dediğimiz bir durum çıkmış ortaya ve ne mutlu ki sana uzlaşmacı bir tutum izlemeden bunu gerçekleştirmeyi başarmışsın, daha ne!!!
Kutlarım Güldaneciğim, bana göre yazı işlevini yerine getirmiş, ortam demokratik solunuyor ve bu da az bir şey değildir!!!
Duyarlı Yüreğinden kocaman öptüm Dostum.
Dostçakal.
Müjdat Eraslan.
Güdane ablacığım güzel yazın için kutlarım seni.
Sana hak vermeden edemedim doğrusu.
Bir türlü değişmeyen,hiçbir şekilde gelişme göstermeyen bir sistem işte yine.
Gerçek.
Yazıda kimseyi küçümseme gibi bir olay olmadığı dikkatli okunduğunda net bir biçimde anlaşılıyor.
Umarım bu şekilde olumsuz sayılabilecek davranışların önüne hep birlikte geçebiliriz.
Tekrar kutlarım ablacığım duyarlı kaleminden öpüyorum.
Yeşim Kaynak
Terminoloji çeşitleniyor yazıda...
bir ara antropolojik gezintilere çıkıyoruz, sonra genetik alana sarkıyoruz, yer yer politik kokular alıyoruz, partizanca tutumlarla karşılaşıyoruz ki tarihimiz boyunca bunu hep içimize sindirdiğimizi de gözlemliyorum.
Yazının hümanist söylemi çok güzel; dostluğa ve kardeşçe yaşamaya davet ve sen de burada iyi niyet elçisi işlevini üstleniyorsun!
çok güzel bir insani yaşamaya dostane bir çağrıydı, kutlarım.
meco.
Güldane abla,
yine oldukça duyarlı kaleminle bizlere ışık tutuyorsun.
kafatasçılık oldukça ürkütücü bir durum, faşizan bir anlayışın ürünü, hitlerden söz etmeye gerek bile yok diyelim, yeter sanırım!?
O toplumsal sorumluluk taşıyan duyarlı ve usta kaleminden çok yerinde bir yazı okudum güzel ablam, teşekkür ederim.
Esra Seçer.
sevgili can;
öncelikle böyle bir yazıyı çok haklı ve ustaca yazdığınızdan dolay sizi kutluyorum.
yazınızı büyük bir keyifle okudum.bak işte görüyorsunuz dar kafa,ucuz milliyetçi kafa anlamaktan ne kadar uzak,ne kadar tahmülsüz ve saldırgan...aslında neye itiraz ettiğini bilmez,farkında değil.çünkü milliyetçilik ve faşizm bilim dışılıktır. ırkçılık bir insanlık suçudur.geçmişte de vardı ve bu ülkenın çağdaşlaşması,demokratikleşmesi ününde engeldi.bu günde var ve engeldır.
yazıda sözü geçen şahsın,utanılası durumuna ilişkin itirazlar niye...anlamak zor.dar kafalılık başka hangi düşüncede ver?
o güzel kaleminizi ve harikka yazınızı kutluyorum
saygılar
Sevgili Güldane ablam, eline emeğine yüreğine kalemine sağlık!
Evet insanların katledilişlerini tarih boyunca okuduk durduk, bugünkü siyasi yapının ayıbı değildir partizan tutumlar, geçmişin bir zihniyetin uzantısıdır!
Yazı iyi bir insanlık temennisi olmuş, kardeşçe dostça yaşama arzusunu dile getirmiş ve ben de bunu her şeyimle çok ama çok istiyorum.
kalemin hep dimdik olsun Güldane ablacığım.
gülşah yücel.
Şu son zamanlarda Türkiye sınırları içerisinde gereksiz yere insanların kafasını meşgul eden bazı farklı halk grupları arasında sürtüşme yaratmak isteyenlerin konuları ilginç boyutlara çekmek istiyor olması da yine bu kafatasçı zihniyetlerin bir ürünüdür .Umuyorum ki bu geri kalmış şovenist yani ırkçı ya da kafatasçı düşüncelere daha fazla meydan vermeden barışı, kardeşliği ve insani değerleri ön plana çıkartarak insanlarımız için olumsuz sayılabilecek bu tür düşünce ve davranışların önüne geçeriz...
bu temennilerinize canı yürekten katılıyorum, halkların kardeşliği diyorum!
Duyarlı kaleminize sağlık, kaleminiz hiç susmasın.
edebiyat sitesinde uslup önemlidir.bilimsel yaklaşımlı bir yazıya.katılmasanızda.bu yorumları yapmanız sokak ağzı.hiç yakışmıyor.
milliyetçilik.ırkçılıktır.sonu kaçınılmaz faşistliktir.
günümüzdeki savaşlara bakınız yeter.geriye gitmeye gerek yok.işte siyonizm.işte filistin...
Bakınız ben her yoruma bir karşılık ya da bir açıklama yapmak zorunda değilim. Zaten yeterince hakaretlerini okuyorum bir çok arkadaşın ve gerçekten de çok çirkin buluyorum . Eleştirmek karşıdakine hakaret ya da küfür olmamalı diye düşünüyorum ama bir insanın fikri neyse zikride odur olduğuna göre normal karşılıyorum ve resme gelince biraz daha dikkatli bakmanızı öneririrm sayın snyilmaz . Resmin köşesinde bir yazı var kadrolaşma ile ilgili .. Gerisini de artık söylememe gerek yok sanırım ...
Irk nedir snyilmaz? Bakınız nasıl tarif ediyor ;
İnsanlar deri ve saç rengi,boy uzunluğu, vücut biçimi gibi fiziksel özelliklerine ve genetik olarak incelenebilen kan grubu gibi biyolojik öğelere göre belli gruplara ya da ırklara ayrılır. Günümüzde biyologlar fiziksel farklılıklardan çok ırklar arasındaki genetik farklılıkların incelenmesiyle ilgilenirler. Irk incelemeleri biyoloji biliminin yeni bir dalı olan nüfus genetiği alanına girer. Irklara ilişkin ilk sınıflandırmalardan birini, Alman anatomi ve fizyoloji bilgini Johann Friedrich Blumenbach (1752-1840) yaptı. Kafatası ölçümlerine dayanarak insan türünü beş gruba ayırdı: Kafkasyalı(beyaz ırk) , Moğol, Etiyopyalı, Amerika Yerlisi ve Malayalı. Daha sonra bütün canlıları sınıflandıran İsveçli biyolog Carolus Linnaeus (1707-78) deri rengine göre ayırt ettiği dört değişik ırk tanımladı. Onu izleyen biyologlar da fiziksel özellikleri temel alan ırk grupları üstünde çalıştılar. Ne var ki, bu tür sınıflandırmaların bilimsel ve kesin olmadığı daha sonra anlaşıldı.
Ve devam eder ;
Irkçılık genel hatlarıyla incelendiğinde kendi kanını taşıyan, aynı dili konuşan, ve aynı soydan gelenlerin başka soylardan gelenleri aşağılaması olarak algılanır. Ancak eksik bir bakış açısıdır. Gelişen teknoloji ve gelişen ekonomik yapılar insanoğlunun tanımlarınada çeşitli farklılıklar getirmektedir. Bu farklılıklar ırkçılığın psikolojik, sosyal psikolojik, ve psikanalitik açıklamalarını anlama zorunluluğuyla birlikte ırkçılığın normal bir durum olmadığını bir "hastalık" olarak ele alınması gerektiği gerçeğini sergiler.
diyor ansiklopedik bilgilerde yani IRKÇILIK bana göre hem bir
aşağılamadır hem bir hastalıktır hem de bilimdışıdır !
Umarım şimdi aradaki bağlantıları kurmuşsunuzdur sanırım snyilmaz ...
Sevgilerimle ...
yazının içeriği ile yazının kenarındaki ambulans resimleri arasında bağ var mı?
Resimde anlatılanla sizin bir kişi etrafında yazdıklarınızın arasında nasıl bir ilgi var ?Bunun ciddi ciddi açıklanmaya ihtiyacı var.Yazmanın her türünü desteklediğim bir ortamda sizin yazınızın izaha muhtaç olan cümlelerine sadece bir örnekle devam edeyim.
Dünyadaki her tür inanç felsefe bilim gibi alanlarda işi ifrat ve tefrit noktasında tutan insanlar vardır.Bunlar koca ormandaki ağaçlardan biridir sadece.
"2 . Bir düşünce, inanç vb.ne körü körüne bağlılık, yani bizim bildiğimiz tabiriyle IRKÇILIK da denebilir..." şeklinde ele aldığınız tanımın sosyolojik anlamda siyaset felsefesindeki karşılığı ırkçılık değildir.Bu kadar basit bir kavramın karşılığ her kitapta vardır.Bunun adı fanatizm,bağnazlık tır.Irkçılık temelde bir ırkın diğer ırklara üstünlüğü ilkesine dayanan ilkel bir anlayıştır.Kavramları doğru yerde kulalnmak gerekmez mi?
Bunca bilgi kirliliğinin olduğu bir ortamda bu kirliliğe hizmet doğru değildir.
Yazmak aynı zamanda ciddi bir bilimselliği,nesnelliği sorumluluğu gerektirir.Söz konus olan nesnel gerçekler ise daha titiz olmak kirlenmenin her türüne karşı durmak en azından vicdani bir gerekliliktir.
Saygılarımla
snyilmaz tarafından 1/4/2009 9:21:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
sevgili can bu önemli konuda güzel detaylar verdiğiniz için öncelikle size teşekkür ediyorum.
konuya gelince çok haklı olarak yazdığınıza katılıyorum..
hiç kimse kendini artık bu kanuda kandırama..m
illiyetçi-ırkçı ayrımcılık örneklerini saymak sanki arada bir oluyoryrmuş ve tekil olaylarmış gibi algılanmaya sebep verebilir diye örneklendırmiyeceğim..
ama hala ben bu konuda kani değilim diyen varsa,şeyh Said ve seyit Rıza'ladan bu güne değin bazı yaşanan olayları irdeleyebilir..halende yaşananlar farklı değil..bağımsız bir araştırmacı gözüyle inceleyin ve göreceksiniki,sırf tükçe bilmediği için idam cezasına çarptırılan insanların öykülerini göreceksiniz..
kendini kandıranlar lütfen bizi kandırma girişiminde bulunmasınlar.
ırkçılık bir insanlık suçudur,hiç bir kılıfa sokulamaz..
yazan kaleminizi bir daha kutluyorum..
sevgilerimle can arkadaşım
Türk milliyetçiliğini ırkçılık diye tanımlıyanlar geçmişte derslerini aldılar.
Türk milleti birşey başaramaz diye düşünenler.
Yıllarca bu oyunu oynadılar yukarıda sayın Kurultay ında ifade ettiği gibi.
Ne edebi bir yazı nede etik bir yazıdır söyleyeceğim şu buraya yazılması şu olmalıdır.
HADİ ORADAN !
İNADINA TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ!
Yukarıdaki yazının ne edebi değeri nede etik bir yanı var.
Kaldı ki Türk Milliyetçiliğini ırkçılık basitliğine indirgemek ya cahilliktir yada ard niyet taşır.
Kaldı ki Türkler tarihi boyunca ırkçılığa meyletmemiştir.
Babasının evladı olamayanlar ( Yağmur Atsız) yillarca kimlerin ekmeğine yağ sürdüğünden habersiz ihya edildiler.
Kaldı rahmetli Hüseyin Nihal Atsız beyin bir tek kitabını bile okuduğunuzu zannetmiyorum.
Kopyala yapıştır mantığı ile yazı yazılmaz.
Sizi ciddiye alıp burda yazma nedenime gelince...
Biz Türk Milliyetçileri ırkçılığı değil elimizin tersiyle itmeyi
ayağımızın altında çiğniyoruz. RED EDİYORUZ!
Böyle kendini ıfade eden bir Türk Milliyetçisini red edebilirmisin?
Milliiyetçiliği ırkçılık diye geçiştirmeniz sizin ya cahil yada ard niyet taşıdığınızı söyluyor.
Yukarıdaki yazı duyarlı bir Anadolu kadını yazısı değil Milli benlikten uzak devrımcı havalarına girmiş birinin kafa karıştırmasıdır.
ATSIZ beğin Bozkurtların dirilişini okumanızı tavsıye ederim.
Yaratılan insan, dinden soyutlanamaz En dinsiz bildiğimiz,Tanrıtanımaz insanlar dahi aslında kendilerini yoktan vareden bir Vacib-ül Vücud olduğunu zerresinde hissedebilmektedir. Ama kibir denilen illetin pençesine düşmüştür. Tıpkı şeytanın Adem A.S.'a secde etmeyişi gibidir. Ademin topraktan yaratılmasını, kendisinin yalım bir ateşten yaratılmasından üstün olamıyacağını söyleyip Allahın gazabına uğrayışıdır, KİBİR. Adem A.S. Bütün insanlığın atasıdır. Hepimiz kardeşiz, Ademin evlatları ; Her doğumda bir erkek bir kız ikiz olarak dünyaya geldiler. Evlenmeleri de bir önce doğan ile bir sonra doğanlar birbiriyle evlenerek çoğaldılar, nihayetinde hepimiz kardeşiz. Kimse kimsenin kafa tası ile uğraşmamıştır, uğraşamaz da. Dini konuları dışarıda tutarak, Kur'anın ışığından uzaklaşarak yapmış olduğumuz yorumlar, yazılar ne kadar gerçeklere dayanır. Önce nereden gelip, nereye gittiğimizi bilmeliyiz, Yaratılış gayemiz nedir.? Bu dünyaya bizi kim ne için gönderdi, Burada belirlenmiş olan ömrümüzde neleri yapıp neleri yapamıyacağımızı, yaparsak mükafatımız ne, yapmazsak cezamız ne, bunları bilmiyoruz diyemeyiz. Dünya kurulalı beri Bir rivayete göre 128.000 Peygamber yani önder, uyarıcı gelip geçmiştir nice insanlar, kavimler helâk olmuşlardır. Ad kavmi, lut kavmi, semud kavmi. Bu insanlar azgınlıkları, Allahı tanımamaları, peygamberlerini yalanlamaları neticesinde yok olmuşlardır. Bugün yemen bölgesinde çölde yapılan kazılarda öyle iskeletler bulunmuştur ki boyları 6 Metreyi geçmektedir. İbret olsun diye yaratan tarafından öylece bırakılmışlardır. Arabın arap omlayana, Türkün Türk olmayana karşı bir üstünlüğü yoktur üstünlük Takva'dadır. Bunları bilemezsek , öğrenemezsek, Irklarla, kafatasları ile uğraşırız, sevgili Hasan Pulur'unuz eğer bunları bilmiş olsaydı, sizler bunları bilmiş olsaydınız Kafatası ölçümünü öne çıkaran bu makaleyi yazıp, Türk Milletinin nezih bir evladını, Nihal ATSIZ'ı itham etmezdiniz. Türk milleti hiçbir zaman kimsenin kafa tası ile uğraşmamıştır. 1960 yılından bu tarafa sevmek istemediğiniz Yazarları okumaktayım. Hasan Pulur dediğiniz kim.? Gazete köşe yazarı, onun her söylediği gerçek mi.? Tek taraflı okunan bu yazarlar okuyucusunu kendi düşünce mecralarına gözü kapalı çekmektedirler. Başkalarının düşünceleri doğrultusundaki yazınız Türk milletini ırkçılıkla, kafatasçılıkla, itham eder bir şekilde kaleme alınmıştır.
Sevgili Fikret yorum yaparken biraz daha dikkatli olunuz lütfen !
Tekrar söylüyorum, benim yazımda herhangi bir şeye hakaret yoktur, okuyanın daha dikkatli okumasını öneririm. Burda herkes aynı düşünmek zorunda değil ... Karşındakine saygı duymak zorunda değilsiniz ama küfretmek zorunda da değilsiniz !
Bir türlü vatan toprakları üzerinde barıştan,birlikten, bütünlükten yana tavır alamıyorsunuz Sayın Yazar !
Nerede bir sunî boşluk bulsanız,allayıp-pullayıp-yozlaştırıp Türklüğün kötülenmesi,aşağılanması,kafatasçılığı olarak gösterebilmek için çaba sarfediyorsunuz !
Kimlere ve hangi akıllara,hangi amaçla hizmet ediyorsunuz ?
Elinize ne geçiyor ? Halkların birbirine kin,nefret ,düşmanlık duymasını sağlamaya çalışmak, nasıl bir zevk ?
--------------------------------------------------------------------------------
ATATÜRK, FLORYA’DAN ÇEKMECE’YE DOĞRU BİR YAYA YÜRÜŞÜNDE, AĞAÇ ALTINDA DİNLENEN BİR İHTİYAR ADAMA RASTLAR.ADAM HÜRMETLE AYAĞA KALKARAK, ATA’YI SELAMLAR.
ATATÜRK SORAR :
- BENİ TANIYOR MUSUN ?
- TANIMAZ OLURMUYUM, EVİMDE RESMİN BİLE VAR !
ATATÜRK MEMNUN OLMUŞTUR. KONUŞMAYA BAŞLARLAR. İHTİYAR;
- BİR İŞİNE AKLIM ERMEDİ. CUMHURİYETÇİLİĞİ, İNKILAPÇILIĞI, MİLLİYETÇİLİĞİ, HALKÇILIĞI HATTA DEVLETÇİLİĞİ ANLIYORUM AMA ŞU “LAİKLİĞİ” PEK KAVRAYAMADIM. NEDEN HER ŞEYİ BİRDEN BOZDUN?
ATATÜRK ;
- BUNU SANA BİR HİKAYE İLE ANLATAYIM DER. MISIR’I FETHEDEN KOMUTAN, HALİFE ÖMER’E BİR MEKTUP YAZMIŞ : “BURADA BİR ÇOK KÜTÜPHANELER, İÇLERİNDE DE BİR ÇOK KİTAPLAR VAR. BUNLARI YAKAYIM MI, YOKSA BIRAKAYIM MI ? ...” ÖMER CEVAP VERMİŞ : “KİTAPLARI İNCELE, EĞER FAYDASIZ ŞEYLERSE YAK ! YOK EĞER FAYDALI ŞEYLERSE, YİNE YAK ! ÇÜNKÜ HALK, O KİTAPLARI OKUDUKÇA, ONLARA UYMAKTAN VAZGEÇMEYECEKLER, ESKİYİ UNUTMAYACAKLAR VE BİZE – YANİ YENİYE VE YENİLİĞE – DAİMA DÜŞMAN OLACAKLARDIR ! ...”
HİKAYEYİ ANLATAN ATA, İHTİYARA SORDU :
- ŞİMDİ SANA LAİKLİĞİN NE OLDUĞUNU AÇIKLAYAYIM MI ?
İHTİYAR DERİN BİR SEZGİ VE SAĞDUYU İLE CEVAP VERDİ :
- İSTEMEZ PAŞAM DEDİ, HEPSİNİ ANLADIM.
BUGÜN ALNIMIZI AÇIK, BAŞIMIZI DİK TUTABİLDİĞİMİZ BU AZİZ VATAN TOPRAKLARI ÜZERİNDE, BAYRAĞIMIZIN ÖZGÜRCE DALGALANABİLMESİNİ VE EZANLARIMIZIN SERBESTÇE OKUNABİLMESİNİ KENDİSİNE BORÇLU OLDUĞUMUZ YÜCE ATATÜRK’ÜN GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİ ARASINDA EN AZ BİLİNENİ, AMA EN ÇOK YANLIŞ ANLATILAN VE TANITILANI ONUN DİN VE LAİKLİK HAKKINDAKİ GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİDİR. YUKARIDA ANLATILAN ANEKTOD BUNUN EN GÜZEL ÖRNEĞİDİR.
“Türk milliyetçiliği ilerleme ve gelişme yolunda milletlerarası temas ve ilişkilerde bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir ahenkle yürümekle beraber Türk toplumunun özel karakterini ve başlıbaşına bağımsız hüviyetini saklı tutmaktadır” M.Kemal ATATÜRK
Bu sözün üzerine başka söz söylenir mi?
kardelen26 ben yazımda ne kimseyi küçük düşürüyorum ne de kimseye hakaret ediyorum. Yazımda KAFATASÇILIKtan söz ediyorum sadece . Ayrıca burda sevgili Hasan Pulur'a ve bana hakaret eden de sizsiniz. Yazarken biraz daha dikkatli olunuz lütfen.. Yazıda sözkonusu kişilere gelince, doğrudur yazdıklarım çünkü bunlar benim kendi kendime türettiğim düşünceler değil bizzat adı geçen kişinin (Nihat Atsız) oğlu (Yağmur) tarafından kaleme alınmış yazılardır. Eğer okuma fırsatınız olmadıysa şayet google'dan girip söz konusu kişinin adını tıklamanız yeterli olacaktır bilgi edinmeniz için. Ayrıca dini konulardan hiç bahsetmedim yazımda, nereden çıkartıyorsunuz ''yaradanın ayetlerini''? Yorum yaparken yazıya sadık kalsanız bence daha iyi olur gibime geliyor...
Sn. Güldane Hn.
Resmin içindeki bir ayrıntı geçmişe götürdü, ortaokul zamanım aklıma geldi...
Elişi derslerinde pratik yaptırırlardı...
Elimizde ampuller üzerini alçı ile kaplar donduktan sonra da kaş, göz, dudak çizer "kukla" yapardık...
" AMPULDEN KUKLALAR "
))))
Eskilerden bir tabir vardır... Ehven-i şer derler...
Şu an ki anlatımıyla kötü durumlar içinden iyisini seçmektir...
Yazınızda bahsettiğiniz kafatasçılık bence ehven-i şer bir durumdur... kötünün iyisi !
Kafatasçılığı tasvip etmem... o ayrı bir konu ama... Kabul etmek istemesek de, temelinde milliyetçilik gibi ideoloji taşır... Biz daha kötüsünü yaşamaktayız şu an !
" SİZLER ve BİZLER " gibi bir ayrım gitgide büyümekte...
Sizler... normal yaşantısını yaşamaya çalışan vatandaşlar
Bizler ise... dış görünüşü ile hemen onlardan olduğunu kanıtlayanlar... Kadın ise başa türban takması, erkek ise üç numara bıyık bırakması yeterli bir etiket...
Yani inananlar ve inanmayanlar gibi bir ayrım tehlikesi !
Sırf dış görünüşü ya da düşüncesi için bizden değilsin, imansızsın gibi haddini bilmez kalıplaşmış çağdışı sabit fikir...
Bu durum kafatasçılıktan daha tehlikelidir !
Kuklalar mı ?
Akıllı olan zaten anlar...
Saygılarla
Rom@ntik tarafından 1/4/2009 4:49:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aidiyet duygusu yani Milliyetçiliği kafatascılıkla ilişkilendirmek kafa ölçer denilen bir aletin varlığını Değerli bir Türk Milliyetçisi şair, yazar Nihal ATSIZ'a ithaf etmek, oğlu yağmurun söylediği sanılan bir takım ölçüm, biçimlerin sonucu Milletlerin ırkını, soyunu, sopunu açıklıyan bir aleti Nihal ATSIZ'a yakıştırmak abes bir bilgiden öteye gitmez. Yıllarca Türk milletine karşı topyekün bir savaşın işbirlikçilere ihalesi neticesiyle çeşitli varsayımlar öne sürerek Türklüğü kafatasçı, ırkçı bir millet olarak öne çıkarıp, küçük düşürmeye yönelik bir propagandadır. Dünya yüzünde çeşitli ırklara ayrılmış binler sayısında devletler vardır ki bunların başında yazınızın ana fikrini kapsayan Kafa ölçme olgusunu ; Almanlar, ermeniler, Yahudiler, Ari ırk adı altında gizlide olsa devlet politikası olarak sürdürmektedirler. siz ne kadar Nihal ATSIZ'ı Milliyetçiliğinden ötürü elinde pergel, önüne gelenin kafatasını ölçtüğünü söylesenizde, veya bazı yazar, çizerlerin makalelerine dayandırsanızda,
Yüce Yaratanın ayrtlerde buyurduğu gibi;
( Biz sizleri çeşitli fırkalara ayırdık, isteseydik tek fırka yaratırdık. Birbirlerinizle iyi geçinip ibret almanız için ayırdık ) Buyurmuştur. Bilinçaltında yatan Türklüğe düşmanlığı, Kafatasçılıkla eş tutmak, Ne idüğü belirsiz yazarların makaleleriyle kaleme alınan yazınız Nihal ATSIZ'a atfedilen bir yalandan başka birşey değildir. TÜRK olmak Heryerde çeşitli hakaretlere uğramasımı gerekir. Her millet kendi ırkının idrakinde olurken, Türk ırkındanım demek suç sayılmamalı. Osmanlıyı kuran, 600 yılı aşkın bir süre, üç kıtaya adalet götüren, insanlık götüren, sevgi götüren, Şeyh edebalı, Tapduk Emre, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı veli TÜRK idi.
Sayın erolbascı milliyetçi ideolojiyi kullanarak ulusal bir kimlik ve bilinç yaratmaya çalışan ve sömürüyü temel alan burjuvazi bir iktidar bana göre halkın temsilcisi değildir.
Evet, milli duyguları aşırı gelişmiş olan bilim adamlarımız da bazı oyunların bir parçası konumuna gelebiliyor malesef tıpkı Doktor Mengele örneğinde olduğu gibi ...
Ayrıca kafatasçılık, ırkçılık, milliyetçilik ve faşizm olguları bir birinden kopuk düşünceler de değillerdir aynısı olmasa da ...
Sevgilerimle ...
Şimdilerde DNA istiyorlar o işler için malum:)
Canan Arıtman nam milletvekilimiz, ailelerdeki yabancı gelinlerin o ailenin etnik yapısını değiştirdiğini zanneden , bu sebeple Cumhurbaşkanının ailesinde de Ermeni asıllı bir gelin olduğunu iddia ederek, güya ailenin etnik yapısnın gelinden sonra artık Ermeni özelliğinin baskın olacağını zırvalamaya çalışan açıklamalar yapmıştı.Sosyal demokrat, hatta partisinin 6 okundan bazıları milliyetçilik, halkçılık vb. olan parti vekili hani, sonrasında da kafatası ölçmeyi değil ama, DNA araştırmasını tavsiye etmişti iddiaları yalanlanınca:)
Tabii kafatasçılık, ırkçılık anlamında uygulamalara neden oluyorsa şiddetle rededilecek bir yaklaşım olur.
Milliyetçilik ile kafatasçılığı birbirine eş, yakın, hatta uzaktan dahi ilintili olarak zannetmek ise ancak bilgi yetersizliği, cehaletle izah edilebilir.
Kafatası ölçümü, ya da başka türden ölçümler antoplolgların sıkça kullandığı araçlardır ve bilimsel temelleri zaten vardır.Bu anlamda ırk tayinleri hususunda da fikir vermesini normal buluyorum. İnsanların ırki özelliklerini araştırmak, geçmişlerini kökenlerini bulmaya çalışmak, ya da geçmişteki kavimlerin bugünkü uzantılarını araştırmak bilimsel çalışmadır, ayrıdır.
Buradan elde edilecek sonuçlara göre insanları siyasi, ekonomik, kültürel amaçlar için kategorize etmek, sömürmek, eziyet ve ayrımcılık aracı olarak kullanmak ayrı hususdur, birbirine karıştırılmamalıdır.
Milliyetçilik, yurtseverlikle de ayrıca eşdeğer değildir.İçinde barındırır ama salt yurtseverlik, milliyetçiliği izah etmeye yetmez.Ait olunan yurttan başka, aidiyet duyulan milleti ve onun değerlerini de sevmeyi korumayı yüceltmeyi gerektirir ilave olarak.BU anlamda milliyetçiliğin şöven duygular barındırması ancak "aidiyet duyduğu milliyetin değerlerini sevmek, korumak ve yüceltmeye çalışmak" değil de, "diğer milliyetleri aşağı görmek" noktasında söz konusu olabilir ki bu durumda da zaten milliyetçilikten değil faşizmden bahsedilebilir ancak.
Kendi değerini bilmek, kendi değerini korumak, kendi değerlerini sevmek, önceliklerinin kendi kültürel değerleri olmasına dikkat etmek başka kültürlerin değerlerini aşağılamak anlamına gelmez açıkça anlaşılacağı gibi.
Son paragrafınıza, bu eklemelerle birlikte katılıyorum..
Selam, saygılar Güldane Hanım..
Bu topraklar üstünde yaşayan her insan bu ülkenin ve doğasının ve de insani kültürünün olanaklarını sonuna kadar kullanıyor; suyunu içiyor, unundan ekmeğini yiyor, meyvesini yiyor.Kendine canveren VATAN'a haince emel besleyen insanların varlığı doğal olarak etki- tepki prensibine göre zıtlaşmayı hızlandırıyor.
Tarihin her döneminde gerzeklere de rastlanmıştır.Akı karadan ayırmak zaman sürecinde; bir ayrışmayla netleşir.İnsnların düşünsel üst yapılarını ekonomik alt yapı belirler.
Hızla değişen sanayileşen bir ülke olan Türkiye 'de teknolojik evrim ve devinim de pek çok şeyi, yanlış değerleri, tabuları, cehaleti yıkma noktasında devrimsel değişiklerin önünü hızla açacaktır.
Milliyetçilik ilkesi bu ülke toprakları üstünde yaşamayıp da ülkeye göz diken kişilere ve toplumlara karşı işletilmesi gereken ve gerekli bir ilkedir.Özellikle bu günkü İsrailin ve arkasındaki Anglo- Sakson ittifak ve Hristiyan Batı dünyası gözönüne alındığında; ne denli ırkçı yaklaşımları olduğunu görebiliyoruz.
Bu bağlamda MİLLİYETÇİLİK PRENSİBİ Atatürk'ün dönemimde kurulmuş CHP nin altı okundan birini temsil eden geçeli ve tutarlı bir ilkedir.(Bu günkü Baykal yönetimindeki CHP değil)
Baykal'ın bana göre çok büyük gafletleri vardır.
Sevgi selam ve saygımla Güldane, mutlu yıllara barış kardeşlik içinde ele ele ...
Şaban Aktaş tarafından 1/4/2009 10:22:56 AM zamanında düzenlenmiştir.
".Umuyorum ki bu geri kalmış şovenist yani ırkçı ya da kafatasçı düşüncelere daha fazla meydan vermeden barışı, kardeşliği ve insani değerleri ön plana çıkartarak insanlarımız için olumsuz sayılabilecek bu tür düşünce ve davranışların önüne geçeriz..."
tam puanla destek vermemek eldemi. yüreklerin acı sancısı dinsin..sevgiyle kal...