- 553 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YILBAŞI
TÜRKİYE, İSTANBUL
31.12.2008
SAAT: 23:58
Bir yılbaşı gecesi… İstanbul da tam 1000 kişi taksim meydanında toplanıp her biri elinde bulunan şampanya şişelerini saat tam 24: 00 ı gösterirken aynı anda patlatıp tüm Türkiye ile beraber yılbaşına merhaba dediler. Bir tanesi belinden bir tabanca çıkarıp havaya iki el ateş etti. Ve aynı dakikada yanındaki kız arkadaşına sarılıp öperek bir yılın böyle geçmesini diledi.
FİLİSTİN, GAZZE
31.12.2008
SAAT: 23:54
Henüz 3 yaşında olan abdülhak yeni ezberlediği duayı, Rabbena yı annesi ve babasının karşısında ayakta durur halde yatmadan son bir kez okumak istedi. Elleri yanlarda sallanırken incecik sesiyle kocaman bir besmele çekip başladı okumaya duasını. Duanın ortasına gelemeden abdülhak ın ensesinden giren kurşun, minicik iki dişiyle birlikte ağzından yere düştü. Bunu gören babasını aklı başından gitmişti. Hemen kalktı duvarda asılı tüfeğe davrandı. Ancak eli uzanamadan yerde buldu kendini. Bir kurşun da onun kalbine girmiş ve şehit etmişti. Abdülhak ın annesi zaten çoktan delirmişti. Koşarak cama doğru ilerledi. Ve kendini boşluğa bıraktı. Daha yere düşmeden ölmüştü bile. 7 kurşun da onun vücuduna isabet etmişti. Ve yanına yaklaşan bir İsrail askeri kadını saçlarından tutarak kaldırdı ve arkadaşını elindeki kameraya poz verdi. Dedi ki: saat 24:00 oldu ve yeni yıla bu pis Filistinlinin ölü bedeni ayaklarımızın dibinde. Bir yıl bu şekilde geçecek demektir. Aynı dakika içinde başka bir İsrail askeri hamile bir kadını kurşuna dizmiş, bir diğeri kundaktan aldığı bebeği elindeki silahın kasaturası üzerinde şişe geçirmişti.
TÜRKİYE, ANKARA
01.01.2009
Sınıfın ortasında büyük bir tartışma çıkmıştı. Ateşli bir genç önündeki sıranın üzerine çıkıp ayağa kalkmış ve yeni yıl kutlamasına karşı olduğunu söylemişti. Ve bunu söylemesiyle birlikte arkadaşları arasında kendisin destekleyenler bir yana karşı çıkanlar bir yana toplanmış ve ateşli bir tartışma içine girmişlerdi. Neden diye sordu biri. Neden karşı olasın neden kötü olsun ki yılbaşı kutlamak. Sıranın üzerindeki genç cevapladı. Biz burada saat tam 24.00 ı
Gösterirken yılın nasıl geçmesini istediğimizi tartışırken aynı saatlerde onlarca insan şehit edildi bizim sadece adını bildiğimiz gazze adlı şehirde. Ve biz ne çığlıklarını düşman askerine yalvarmalarını işittik ne de akan bir damla kanın ne anlama geldiğini hissettik, orda neler oldu biz bilmedik bile. Bir babanın önünde çocukları parçalanıp karısına tecavüz edildi, bir ananın önünde çocukları ateşe verildi bir çocuğun önünde anne ve babası kurşuna dizildi, bizde adettir dedi bir yerde bir cenaze çıktığında kırk gün ne düğün ne bayram olur. Orda onlarca şehit varken biz neden acılarına saygı göstermiyoruz peki dedi. Herkesten onaylar mırıldanmalar duyuldu. Başka bir öğrenci sordu sıranın üstündekine : ne yapalım yani dedi elimizden birşey gelir mi? Gelirse söyle yapalım. Sıranın üstündeki genç daha da sinirlendi bu anlamsız soruya ben size soruyorum ne yapalım söyleyin ne yapalım herkes susmuş düşünmeye başlamıştı sonunda bir para toplayıp yollayalım dedi. Genç iyice sinirlenmişti. Tamam dedi para toplayalım gönderelim oraya hatta sadece para mı? Yurt genelinde bir çalışma başlatalım ve para sağlık malzemesi yiyecek giyecek yollayalım ulaşmaz ama bir kısmı da olsa ulaştı diyelim. Bunlar akan kanı durdurur mu sizce saldıran düşmanı en azından yavaşlatır mı? Hayır! Ne yapalım var mı başka fikri olan söylesin? Bir başkası ayağa fırladı ne yani elimize silah alıp oraya mı gidelim bu mu isteğin diye sordu. Evet dedi belki de budur ateşli genç. Herkes şaşırmıştı bu cevap karşısında. Genç devam etti. Benim gibi 10 kişi daha bulsam ve imkanlar da elverse giderim ve insanlara her şeyden önce umut veririm dedi. Oradaki insanlar aç kalır, su içer;susuz kalır, sabreder; giyecek birşey bulamazsa eskileri yamalar. Ama özgürlüğü olmadan her an ölüm korkusuyla, ve dün gördüğü komşusunu bugün göremezken yaşayamaz. Hangi akıl hangi sabır dayanır ki buna. Artık kimsenin diyecek bir şeyi kalmamıştı. Ancak hepsi bir şey söylemeleri gerektiğini biliyordu. Ne yapalım? Ne yapmalıyız? Dedi ki belki bugün elimizden bir şey gelmez ama yarın için yarınlar için çalışmalıyız. Şimdi biz desek ki kalkıp gidelim savaşalım bugün onlara olan yarın bize olmasın dur diyelim diye; bize diyecekleri bellidir; devletler arası dengeler buna izin vermez. O zaman öyle çalışalım öyle olalım ki o dengeleri şanlı atalarımızın yaptığı gibi biz elimizde tutalım. Şimdi için de bir mektup yazıp yollayalım yöneticilerimize. Öyle bir mektup olsun ki bu okuyan kim olursa olsun bir şeyler yapması için etkilesin onu.
Sıranın üzerinden inerken bir alkış yağmuruna tutulmuştu genç öğrenci. Ancak ne siniri geçmiş ne de üzüntüsü bir nebze olsun azalmıştı. Çünkü dün gece orada şehit olanlardan biri de onun babasıydı. babasıyla birlikte gizlice oraya giden 6 kişinin tamamı şehit olmuş ancak bir haftanın sonunda küçük bir direniş örgütü kurmayı başarmışlardı. Ayrıca biliyordu ki bu konuşulanlar bir dahaki ders arasına kadar unutulacak ve bir iki kişinin dışında kimsenin eli uzanmayacaktı. Ama tek başına kalsa bile babasının şehit edildiği yere gidip intikamını alacaktı. Yapmalıydı yapacaktı da…