- 754 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Melekler Beyaz Şarkılar Söylerken
Melekler beyaz şarkılar söylerken bu kirli kente
Rabbinin ruhlarını arındırmasını söylediği insanlar
Kirli elleriyle yüzlerini sıvazlamakta biteviye
Şimdi beni benden daha iyi bilenin yakarışlar beklediği bu müstesna saatlerde
Alnımızın çatına kara lekeler sürmemiz alışılabilir olmakta
Ürkütücü ve katledici olmamalı demek faydasız sanki
Nereye kadar gider bu yürüyüş
Bembeyaz dillerin olsun diyenden el uzatmasını beklemek boşuna
Zaten hiç açık değildi ki avuçlarımız
Kendin ol diyen bir ses duyulur yine de
Efsunkar gecelerde
Dinleyenler kadınlar erkekler genç kızlar delikanlılar
Dünyanın en ağır işçileri öğrenciler
İşte soğuk ve beyaz bir gecede geldik yine
Ayrıldığımız andaki yüreklerle miyiz
Yeni yüreklerle belki de devam edeceğimizi bilmeden
Uzun bir yürüyüş başlatıyoruz yine,
Hadi radyosuyla sabahlamak isteyenler
Hadi gönül telini ince bir titretişe teslim etmişler
Hadi, yorucu ve bunaltıcı bir günün ardından
Huzurlu ve sakin bir limana doğru yol almak isteyenler
Yolcular
Yolda kalmışlar
Darda kalmışlar
Yürekleri çöl çöl olmuşlar
Yollara düşmekten cesareti kırılmışlar
Her durakta kalkmamacasına bitap düştüğü halde yürümesi gerektiğine inananlar
Her gelen otobüsü bir sonraki daha uygundur diye tehir edenler
Yola çıkmayı gereksiz görenler
Yolda bırakılıp otostop çekmeye mecbur edilenler
Yol boylarında bir tanıdık görürüm edasıyla gözünü pencereden ayırmayanlar
Yolcularını uğurlayanlar eller havada gönülleri hep yoklukta olanlar
Sevdiklerini yolculuk ederken
Daha sonraki kavuşmaları henüz ayrılmadan peşin peşin konuşanlar
Ayrılamayanlar
Ayrılığın sancısına alışamayanlar
Ayrılığı yüreğinde bir bıçak yarası gibi taşıyanlar
Ayrılık yaman kelime benzetmek azdır ölüme terennümlerini dillerine eklemlemiş olanlar
Ne ayrılıklar gördüm acıydı en acısı kendi yalnızlığından bile ayrılması diye
Bir ruh depremi yaşayanlar
Şimdi olanı
Var olanla yaşamak için bütün yalanların idam fermanın ı imzaya açıyoruz yine
Günahımızı darağaçlarında bir masumiyet celladına teslim ediyoruz
İşte tabure düştü
Ve ölümlü olmanın ağır yükü boynumuzu sıkmaya başladı
Hadi gel sende içinden gelen bir şarkının peşine düş
Şehre ait olsun
Hüzne ait olsun
Yokluğun varlığa teslimiyetini meşru kılsın
Şimdi gecenin efsunlu perdesini birer birer kaldırırken gecenin ve gündüzün efendisi
İçimizde yaşamak isteyip te yaşamadıklarımızı vizyona koyalım yeniden
Şehrin balta girmemiş köşelerinde dolaşalım
Gün yüzü görmemiş tek göz odaklarında arkaik masklar kurgulayalım
Bu kadar karışık
Bu kadar giriftar
Bu kadar anlaşılmaz olmamalı diyorum
Ve kendimi bulvardaki yapraklarını dökmüş bir at kestanesi ağacına bağlıyorum
İnsanlar acımayın bana
Ben yaşanması hayal bile edilemeyen acıları seyredip durdum renkli ekranlarda
Ben günahın katran renkli sularında yıkandım durdum inatla
Ben ağlayışlarımın ardındaki maskeli yüzlerimi
Prim yapan vitrinlerine sakladım durdum yine
İnsanlar bana acımayın yalandı gülüşlerim
Yanladı sözlerim
Yalandı merhameti takınmış uzun tırnaklı ellerim
Beni ateşe verin
Bağlı olduğum ağacı külleri boşluğa yayılsın
Belki bir Meryem , bir İsa düşü kurmasına yardım eder insanlara yeniden
Ah yanılgılarım bütün söylemlerimin beşiği
Ah münafıkça ve hınzırca bir aldatış mıydı
Karanlıkken güneşli türküleri söylemem
Bilemem
Belki de kendimden kaçarken insanlık dolusuna tutuldum yeniden
Ortadoğu yanıyormuş bana ne
Adını bile henüz söyleyememen bebekleri
Toprak birer birer göğsüne alıyormuş emzirmek için bana ne
Mamak ta Ali İhsan evine yine ekmek götürememiş bana ne
Hayriye kadın hayırsızca bedenini pazarlıyormuş bana be
Ülkeyi yetim malı yiyen soysuzlar işgal etmiş bana ne
Türkan idealleri uğuruna gece yarınlarına kadar ders çalışıyormuş
Ama bir örtü yüzünden vatan haini ilan ediliyormuş bana ne
Fuat kendini uyuşturucuya teslim etmiş beni ne ilgilendirir ki,
Canlar gencecik toprak oluyormuş
Ve bir yetkili gençlerin yarı çıplak olduğundan dem vuruyormuş bana ne
Bana ne işten atılan Aydının dramı
Bana ne kapı dışarı edilmiş Hamide Hanım
Kış gününde üç bebesiyle sokalar da kalıyormuş bana ne
Köprüde sümüklü bebekler “ abi Allah rızası için bir ekmek parası “diye dileniyormuş bana ne
Nermin sevgisi tarafından önce kirletiliyor sonra da pazarlıyormuş bana ne
Mustafa ablası tarafından param parça ediliyormuş bana ne
Bana ne okula giden Çetinin yırtık botlarından
Bana ne sevdiğiyle beş yıldır evlilik düşleri kurmaktan başka hiçbir şey gelmiyormuş İhsanın elinden
Bana ne ağlayanlar varmış
Bana ne yoksulardan evsizlerden
Bana ne aile içi şiddetten ensest ilişkilerden
Bana ne cinsiyet tartışmaları yapılmasından
Ben şimdi elimde ince belli bir bardakla tavşan kanı çayımı yudumlarken
Bana dokunmayan yılanların ne kadar semirdiğini düşüneyim
Bırak allasen.......
..............................
Mİ
Öylemi
Şimdi bir ateş yanar kenti cayır cayır yakar
Ve ben üşüyen ellerimi ısıtırım öylemi
Onuru kaybetsem ne yazar
Merhamet kapıma uğramasa ne ırgalar beni
Evim sıcak çorbam hazır
Ve elimde kumada geçiyorsam hayatı ıskalayarak
Pişman olsam ne yazar
Pişman olmasam da
Dediler ki
Öldüğünde her unutulan gibi sende toprak olduğunda
Sadece unuttuklarından hatırlamadıklarından
Kör olduklarından sağır olduklarınla yaşamadıklarınla sorgulanacaksın
Yalan be
Desem de demsem de
Ya yalan değilse
Ya her seyirci seyrettiklerinden sorumlu tutulacaksa
Ya mideme inen her lokma benden hesap soracaksa
Ya attığım her adım tekrar tekrar beni ateşe doğru sürükleyecekse
Ya ellerim ya kulaklarım hepsi karşıma geçip benimle asırlık bir hesaplaşmaya girecekse
Sahi gerçek ne yalan ne
Nerde düşlerdeyiz
Nerede düşlemekteyiz
Nerde düşünmekteyiz.
Beklemekteyiz.
Beklemekte
Bekle......
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.