- 1054 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Terör mü Direniş mi?
TERÖR MÜ, DİRENİŞ Mİ?
ABD, AB ve İsrail Kaide, Hizbullah, Hamas ve ıraklı isyancıların vb. faaliyetlerinden dolayı “terörist” olarak algılayıp niteliyor. Bu nereden ve nasıl baktığınızın dışında bu örgütlerin neler yaptıklarının tümüne bakmayı da gerektirir. Bu örgütlerin yaptıklarına kısaca bakmamız yeterli. O zaman onların ”terörist” değil daha çok
“direnişçi” adını hak ettiklerini düşünüyorum. Çünkü yaptıklarının çoğunluğu daha çok direniş kavramının içine giriyor, o kavrama daha uygun düşüyor.
Terör sözlük anlamı ile ;korku salma, yıldırma ,korkutmayı içeriyor oysa yukarıda bahsettiğim örgütlerin hiç birisinin böyle bir amacı yoktur sanırım.
Direniş ise; direnme, karşı koyma, dayanma , reddetme, inat etmeyi içeriyor. O zaman ne diyeceğiz biz bu örgütlerin yaptığına. Çıkış noktaları bir karşı koyma değil mi?
Bir kere her şeyden önce direnme söz konusu bu örgütlerde. Neye karşı bir direnme derseniz ülkelerinin işgal edilmesine karşı bir direniş söz konusu. Hamas neye direniyor? Ülkesini işgal eden İsrail’e karşı. Hizbullah örgütü neye direniyor? O da yine İsrail’e karşı. Iraklı Sünniler kime karşı direniyor? Ülkelerini işgal eden ABDaskerlerine karşı.
Bu örgütlerin kullandığı yöntemler zaman azman terör içerse bile , yani sivillere yönelik ki bunlar direkt sivilleri de hedef almıyor çoğunlukla , sadece bundan ibaret değil. Ayrıca şunu belirtmekte yarar var; ABD nin yaptığı bir çok eylem diğer halklar ve ülkeler için terör anlamı taşıyor, ama kendilerine sorarsanız bu bir savunma ve güvenlik önleminden başka bir şey değil. Keza İsrail’in Filistin’e ve Lübnan’ a yaptıkları da terör değil mi? Geçmişte Fransa, İngiltere sömürgelerinde bu yöntemleri kullanmadılar mı? Günümüzde istihbarat örgütleri aracılığı ile zaman zaman yapmıyorlar mı hala bu tür eylemleri. Hatta ülkemizde bu tür eylemler mahkeme kayıtlarına geçmedi mi? O zaman ortaya bir çifte standart çıkıyor. Kendiniz yaparsanız bu tür eylemleri adı terör olmuyor ama sizin sınırsız güç uygulamanıza, ülkelerini işgal etmenize karşı çıkanlar uyguladığı zaman adı terör, yapanlar da terörist oluyor.
Günümüzde direniş örgütleri, İRA dan ETA ya hatta Zapatistlere kadar şiddet, şiddet dışı siyasi, ekonomik, demokratik bir çok yöntemi harmanlayarak kullanıyor bu tür örgütler. İnsan kaçırma, öldürme, suikast düzenleme, maddi zarar verme, ayaklanma, miting,, ekonomik felç yaratmak için altyapı kurumlarına saldırı bu yöntemlerden bazıları. Peki bunların hangisini onlara “terörist” diyen ülkeler yapmıyor? Tabi bu tür örgütlerin bu eylemleri yaparken sivillerin zarar görme olasılığı da yükseliyor. Bu aynı zamanda birtakım sivillerin zulme uğramasını, haksız ve zorba muamelelere maruz kalmasını da beraberinde getiriyor. İsrail’in Lübnan saldırısında Hizbullah militanı’ndan çok çocuk ölmedi mi? ABD halen Irak’ta direnişçiden çok sivil öldürmüyor mu?
Bazen de yapılan eylemler askeri hedeflere yönelik oluyor ki böylesi durumlar da aşırı güç kullanımına varan, kıyıma varan tepkiler başlatabiliyor reaksiyon olarak.
Ama direniş, hareketlerini,sosyal hizmetleri, yasal siyasi faaliyetleri,iç ve dış kamuoyu için ayrı ayrı tasarlanmış ajitasyon ve propaganda faaliyetlerini de içeriyor. Bu tür direnişler yola yerleştirilen mayın anlamına geldiği kadar zor durumda kalmışlara gıda, giysi gerekirse evlerini yeniden kurabilmeleri için nakdi yardım , siyasi olarak legal partileri aracılığı ile seçimlere katılma, hükümetlere ortak olma, hükümet kurmayı da içeriyor.
Burada Hamas’ı örneklemek istiyorum. Hem ABD,AB ve israil’ in “ terör” e nasıl ikiyüzlü, çifte standart uygulayarak baktıklarının ,hem de demokrasiye nasıl çifte standart uyguladıklarına örnek teşkil etmesi bakımından iyi bir örnek çünkü.
Filistin’de kimsenin itiraz etmediği şekliyle demokratik bir seçim yapıldı ve Hamas çoğunluğu sağlayarak hükümet kurma yetkisini kazandı. İktidara geldi ama batılıların tasvip etmediğini seçmişti Filistin halkı. Hemen kolları sıvayan “demokrasi hamisi” ülkeler ambargo uygulamasına başladı başta İsrail olmak üzere. Ardından İsrail ekonomik kaynaklarını keserek Filistin’e fiili saldırı başlattı. Nedeni ise yukarıdaki saymış olduğum çok yönlü bir çalışma ve örgütlenme içinde olan Hamas’ın ABD ve İsrail tarafından çıkarlarına ters düşeceğini bilmeleriydi. Madem Filistin halkı onların istediğini seçmemişti cezalandırılmaları gerekiyordu. Peki nerede kaldı demokrasi? Nerede kaldı ülkelerin bağımsızlığı? Nerede kaldı insan hakları?
Burada İsrail devletinin son yapıp ettiklerinden de bahsetmek istiyorum biraz. Bu kimin terörist olduğunu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır sanırım.
Burada size vereceğim alıntılar İsrail’de yayınlanan Ha’aretz gazetesinde 3 Eylül 2006 da yayımlanmış bir yazıdan .
“Bugünlerde Gazze’nin büyük bir kesiminde elektrik yok. İsrail buradaki tek elektrik trafosunu bombaladı ve verilmesi gereken elektriğin yarısından fazlası en az bir yıl boyunca verilemeyecek. Su neredeyse yok. Elektrik üretilmediği için evlere su dağıtmak imkansız.. Gazze hiç olmadığı kadar pis; İsrail ve dünyanın seçilmiş hükümetine uyguladığı ambargo yüzünden maaşlar ödenemiyor ve sokakları temizlemekle görevli kişiler birkaç haftadır grev yapıyor. Çöp yığınları ve tiksinç kokular salan bulutlar kıyı şeridini boğuyor..
… Ticari mallar ne içeri girebiliyor ne dışarı çıkabiliyor, balık tutmak yasak.
İsrail son iki ayda 224 Filistinliyi öldürdü; bu kişilerin 62’ si çocuk,25’ i kadındı. Bombaladı,suikastlar düzenledi, yıktı ve kimse de buna son vermedi
Gazze’nin hastane denebilecek tek tesisi de İsrail.tarafından bombalanmış. Hastane yıkılıyor. Yürek parçalayıcı sahnelerle dolu her taraf. Solunum araçlarına bağlanmış,hayatları boyunca sakat kalacak, uzuvlarını kaybetmiş çocuklar…”
Buradan da anlaşılacağı üzere direniş örgütü üyelerinden çok başkaları ölüyor saldırılarda.. Onları destekleyen sivil halkın yaşadığı evler,sokaklar, okullar, hastaneler, işyerleri,su depoları, elektrik trafoları, yolları, köprüleri, bahçeleri, tarlaları, kısaca her şeyleri, yok ediliyor insanlarla birlikte “kurban” ediliyorlar devlet terörüne.
Şimdi tekrar sormak lazım “ terörist” kime diyeceğiz?
Açıkça demokrasiden anladıkları kendi çıkarlarının korunması. Eğer bir ülkede emperyalizm ile işbirliği yapmayanlar, uluslar arası sermayeye zararı olacak insanlar, örgütler seçimle ve ya seçimsiz işbaşına gelirlerse onları iktidardan indirip yok etmek için yapamayacakları şey yoktur. Burada İsrail’in Filistin’e Lübnan’a saldırısı, ABD nin Şili’de Allende’ye yaptığı, Irak’a yaptığı, İran’a yapmaya çalıştığı gibi. Yani onların istedikleri seçilirse, seçim demokratiktir, yoksa değildir. Seçilenlere ve seçenlere bir ceza verilmesi gerekir.
Siyasi, ekonomik, askeri eylemleri ortak yürütmeyi strateji haline getirmiş direniş örgütleri.
Peki bu taktikler işe yarıyor mu? Evet. Ne kadar? Karşı orduların zafer kazanıp o ülkeye yerleşmesini engelleyecek kadar.
Hürdoğan AYDOĞDU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.