ASIL GERÇEK
ASIL GERÇEK
Avrupalı gibi yaşama ona özenme isteği medya baskısı ile oluşan sanal bir klonlaşma sürecini doğurmakta aslında ne Avrupalı olabiliyor ne de manevi hassasiyetlerden uzaklaşabiliyoruz.Avrupalı evrimleşirken biz onların güdümüyle sanal bir klonlaşma sürecine itiliyoruz.
Sömürü Stratejisinin sonucu olarak Klonlaştırdıkları bu toplum gerçek kuşatılma mantığını halen çözmüş değildir.Dünyada egemen olan sistemi gözden geçirdiğimizde 3 ayrı ülkeler grubu ile karşı karşıya kalmaktayız.Sömürü Ülkeleri ABD ve İNGİLTERE yarı sömürü ülkeleri Avrupalı ülkeler ve sömürülen ülkeler grubu az gelişmiş gelişmişlik mücadelesi veren ülkeler.CFR(küresel sermaye)nin talepleri üzerine ABD aday ülkeyi seçiyor ABD AB ile birlikte bu ülkeye çöküyor sonrada olan oluyor.Birde bakıyorsunuz ki kuşatılan ülkelerin medyaları devlet erkanı ve hatta muhalefet partilerinin kimisi Amerikan yağcılığı kimisi AB yalakalığı yapıyor ekonomik yarın kaygısı yaşayan halk alternatifsiz sadece kabullenmek gerçeği ile baş başa bırakılıyor.
Öncelikle ekonomik açıdan başarıya ulaşan küresel sermaye sonrasında ekonomik gücün getirisi ile siyasal zemine koordineli bir geç iş yapıyor akabinde ise IMF(Dünya Bankası)Kanalı ile yüksek faizden borçlandırma işlemi başlatıyor.Borç yükü altında ezilen halk ve onun temsil görevini verdiği taşeron hükümet yabancı sermayeye kucak açıp yatırım için gerekli tüm olanak ve imkanları sağlıyor.Kaynak yaratamama yüksek borç yükü altında bocalama mecburiyetçi ve teslimiyetçi bir boşluğa gebe olan hükümet hali hazırdaki üretim gücünü sözüm ona özelleştirme adı altında peşkeş çekmekten başka çare bulamıyor.Basireti bağlanmış olan devlet adamları düzenin hiçbir koşulda değişmeyeceğini bütün bu teslimiyetçi anlayışın küreselleşmenin doğal bir getirisi olduğu savını ellerindeki müthiş medya gücünü kullanarak zaten tepkisiz hale getirilmiş kamuoyuna enjekte etmeye çalışıyorlar.Bütün bunlar ABD ve AB nin nihai amaçlarına ulaştıklarını gösterirken klonlaştırılan toplum bu hali ile ayakta kalabilmesi adına burası çok önemli sömürü için süreklilik şarttır ilkesi ışığında bir takım teşviklerle destekleniyor.Bu teşvikler yol ve yöntem olarak meydanında katkısı ile süsleniyor allanıyor pullanıyor halka sunuluyor.Uyuşturulduğun farkında olmayan halk bu geçici panzehirle nefes alıp kaçınılmaz bir şekilde kendisini sömürü malzemesi yapmış olan siyasilere güven tazeliyor.Sonrasında bir seçim bir seçim daha çünkü hiçbir gün bugünden daha iyi olamaz anlayışı karnımız doyuyor ya mantığı klonlaştırmanın tipik kompleksleri olarak gün yüzüne çıkıyor.Bu coğrafyada yaşayan insanlar tarihsel süreç içerisinde kültürel ve ahlaki açıdan sürekli evrimleşerek bugüne dek gelebilmişlerdir.Bağımsızlık bir ulus karakteri halini almış hiçbir etnik rant güdülmeden vatan-toprak -bayrak-din-namus gibi değerler uğruna canlarını vermişler bununla da gurur duymuşlardır.Belki de sermayenin yeryüzünde sömürebileceği en son halk olan Türkiye halkı maalesef kendi inisiyatifi ile paravan bir topluluk haline getirilmekte adım adım sanal bir kopyalama süreci içerisinden geçirilmektedir.Aydınlarının gözleri bağlanmış siyasilerinin biat kültürüne boyun eğdirilmiş olması bu ülkeyi yalnız bırakmamız anlamına gelmemelidir.Bugün gerçekleri halka onların anlayacağı dilden anlatmanın kaçınılmaz olduğu bir gerçektir.Bunu yapacak olan bizler her şeyden önce toplumla barışık olmalı halkla olan bağı yeniden daha güçlü kurmak zorunluluğunu yüreklerimizde hissetmeliyiz.Etkinin tepkiyi doğurduğu gerçeğinden yola çıkarak kurulacak olan iletişimi olumlu etki üzerinden gerçekleştirmeli kitle psikolojisi mantığından yola çıkarak karalama-kavga-ben bilirim-doğru budur edalarından kesinlikle uzak durulmalıdır.Öncelikle yeni bir örgütçü birey formatı oluşturulmalı doğallık temel ölçü olarak yer almalı yanı sıra anal değerler Din-Vatan-Bayrak-Toprak bu formatın doğru şekilde enjekte edildiği örnek olarak ortaya çıkmalıdır.Varoşlar en önemli merkezler olarak kabul edilmeli varoşlara hakim olabilecek insanlar bu formatın en önemli hedefi olmalıdır.Dünyayı yeniden keşfetmenin bir anlamı yoktur aklın yolu birdir kendin olamıyorsan başkası hiç olamazsın değişmesi gereken biziz yani gerçekleri gören bu sonu kabus olan süreci yaşayan bu ülkeyi geleceğini tarihini düşünen biz biz değişmeliyiz.Biz olabilmenin gereklerini yerine getirmeliyiz.Bu ancak ve ancak farkındalıklarla olabilir camide kışlada okulda pazarda kıraathanede yaşam adına her yerde tutarlı doğru ilkeli asil bir duruşla sonuçları ne olursa olsun katlanarak yılmadan korkmadan tüketim rüyasının araçları olmadan nesnel değerlere kapılmadan savaşarak olmalıdır.Onurlu insanlar uğrunda ölümü dahi hiçe sayarak kendisinden sonra geleceklere kendi acılarından arıtılmış bir gelecek sağlayan insanlardır