- 672 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MANDAÇILIĞIN GETİRDİĞİ SONUÇ
Osmanlı devletinin gerileme devriyle birlikte Toprak kayıpları başlamış oldu. Kapitülasyonlarla ödüllendirilmiş olan Fransa’nın 1798 yılında Mısırı işgal etmesiyle, Fransayla olan tüm iyi ilişkiler bozulur.
Fransa’nın Mısır’ı işgal etmesinin bir amacı vardı. Bu amaçlarına gelin bir göz atalım.
1- Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’e hakim olmaktı.
2- Rekabet içinde olduğu İngiltere’nin Hindistan sömürgelerine giden yolu ele geçirmekti.
3- İngiltere’nin bölgede ki çıkarlarına darbe vurmaktı.
Bu amaçla Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordusu Mısırı işgal etti. Osmanlı devleti de İngiltere ve Rusya ile anlaşarak hemen akabinde Fransa’ya savaş açtı. Fakat bunların hepsi Osmanlı için bir oyundu. Aslında İngiltere, Rusya ve Fransa’nın amaçları aynıydı. Bölgeden Osmanlıyı çıkararak kendi idareleri altında Ortadoğu projelerini gerçekleştirmekti…
Bunun dünkü adı Ortadoğu projesi, bu günkü adı ise BOP Büyük Ortadoğu projesi…
İngiltere Filistin konusuyla ilgili olarak Osmanlı devleti üzerinde baskılarını artırarak 1901 yılında doğrudan görüşmeyi gerçekleştirdi. Bu durum karşısında Osmanlı net duruşundan taviz vermemişti. Vermemişti ama bir taraftan da gayri resmi yollardan Filistin’e 1901 yılına kadar 30.000 yahudi göç ettirilmişti. Filistin de ondan sonraki yıllarda da büyük göç alarak bu rakamlar oldukça artmıştır. Nüfus artışıyla birlikte nüfuslanma olayı başlar. Buda beraberinde teşkilatlanmayı getirmiş ve böylece adı İsrail olan yeni bir devletin kurulmasına zemin hazırlanırken Filistin manda durumuna düşmüştür.
İngiltere 1920 ile 1947 yılları arasında bu bölgeyi Arap sorunlarını çözme pahasına yönetmiştir. Amaç sorun çözmek değil, buralarda kendi çıkarlarını gözeterek Yahudileri korumaktı. 1947 yılında misyonunu tamamlayan İngiltere Siyonist /Arap sorununu çözme işini Birleşmiş Milletlere devretti.
Artık bu bölgede, Araplarla Yahudiler arasında kronikleşmiş bir huzursuzluk vardı. Yahudiler artık Filistin nüfusunun üçte biri kadardı. Filistin topraklarının %6’sına sahip olmuşlardı. Birde ikinçi dünya şavaşının çıkmasıyla birlikte Nazilerin Yahudiler üzerindeki baskıları, bu bölgeye göç olayını bir hayli artırmıştır. Birleşmiş milletler, bu bölgeyi Yahudiler ile Filistinliler arasında bölmeyi öngören tavsiye kararını aldı. Yahudiler bu öneriyi kabul ederken, Filistin temsilcileri reddetmiştir.
BM kararına göre:
Toprakların %56.47 si Yahudi devletine, %45.53 ü de Arap devletine verilecekti.
Kudüs ise uluslar arası bölge olarak kalacaktı.
29 Kasım 1947 yılında BM bu kararı ülkeler arası oylamaya açıldı. 33 ülke kabul ederken, 13 ülke aleyhte oy kullandı. 10 ülkede çekimser kaldı. Filistin’in reddettiği plan hiçbir zaman dikkate alınmayarak uygulamaya konmamıştır.
BM aldığı kararla uygulamaya konularak 14 Mayıs 1948 tarihinde İsrail devletinin kurulduğu açıklandı ve tüm dünyaya ilan edildi…
İngiltere ise bu tarihten bir gün sonra Filistin üzerindeki yönetimine son verme kararını açıkladı. Filistinliler İngiltere’nin bu kararı almasıyla ve İsrail devletinin kurulmasıyla ilgili olarak 15 Mayısı “El Nakba” (Felaket Günü) ilan ettiler.
İngiltere 2000 yıldır kurulamayan İsrail devletini kurdurarak emellerine ermiş oldu. Dünyanın gözü önünde işlenen bu vahşetin tek sorumlusu, bu toprakların Osmanlıdan kopartarak mandası altına alan İngiltere’dir.
BM de kusuru yok mu? Elbette var. İngiltere, ABD, AB ne derse o olur. Yapılan ve hazırlanan her plan kendi çıkarları doğrultusundadır. Çünkü planları hala devam etmektedir. İngiltere’nin sunduğu Ortadoğu projesi bu gün BOP olarak daha geniş kapsamlı işlemektedir. Tabi ki bu proje içerisine Türkiye’yi de sokarak.
ABD dünyanın jandarmalığını, İsrail de Ortadoğu’nun jandarmalığını üstlenmiş durumdadırlar. İsrail bölgede vuracak, kıracak ve çoluk çocuk demeden toplu kıyım ve vahşetlere imzasını atacak, ABD hiçbir şey olmamış gibi sesini çıkarmayacak.
Çıkarmaz, çıkaramaz çünkü aynı vahşeti ve kıyımı kendileri de Irak halkı üzerinde yapmaktadırlar.
Ey BM denilen kuruluş siz ne iş yaparsınız, ölen masum insanların, özellikle çocukların vebalini nasıl vereceksiniz. Ben İsrail’i değil, ben önce seni kınıyorum, sonrada İsrail’i kınıyorum.
İşte mandanın getirdiği sonuç bu olsa gerek.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.