- 5343 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANİ DEĞERLERİMİZ
Son yıllarda toplum olarak ahlaki bakımdan olumsuz bir yöne doğru gidiş var. İnsani değerlerimiz giderek yüzeyselleşerek öyle yozlaşmaya başladı ki kişilerin birbirine olan saygı sevgisi azaldı. Bir güvensizlik ortamı oluşmuş durumda. Toplumsal birlikte dahil akrabalık ilişkileri bile bozulmaya başladı. Kişinin kişiye, işçinin işçiye, komşunun komşuya tahammülü kalmamışçasına bir tutum sergilenmekte ki ister istetmez insana “nereye doğru gidiyoruz?” dedirtiyor.
Oysa bizim Türk milleti olarak yüzyıllardır süregelen o kadar güzel olan insani değerlerimiz, davranış biçimlerimiz var ki kıymetini bilemiyoruz. Bunların örneklerini zaman zaman büyüklerimizden de duyuyor ve tarihimizden okuyoruz. Örneğin; Osmanlı döneminde evlerin kapılarını kilitlemek gibi bir eylem yokmuş. Biri bir komşuya gideceği zaman kapıyı kilitlemeden çekip gidermiş. Çünkü kimsede hısızlık korkusu diye bir şey yokmuş. Bu da o zamanki insanların ne kadar güvenkar ve sadakat içinde yaşadıklarını göstermektedir. Ne yazık ki bugün bu değerlerimiz hiç kalmadı. Böylesi güzel değerlerimize sahip çıkıp, koruyamıyoruz.
Yine büyüklerimizden duyduğumuz, eskiden köyümüzde bir komşunun malına bir zarar gelse herkes bir araya gelerek o zararı giderirlermiş. Bu ne güzel, ne ince bir davranış ve ne güzel bir birlik beraberlikmiş. Allah için, insanlık için doğru olanda budur. Ne yazık ki artık günümüzde bu tür güzel davranışların kalmadığını görmek çok acı bir durum. Tam tersine bazı insanlar yapılacak olan bir iyiliği karalama çabasına girebiliyor.
Artık günümüzde çoğu insanlar çirkinliğin her türlüsünü işlemekten çekinmiyorlar ve çok küçük şeyler için göz kırpmadan cana kastedecek kadar ileri gidebiliyorlar. Bu tür
olumsuzluklar artık nerdeyse normalmiş gibi algılanıyor.
Yine etrafımızda çok gördüğümüz yanlışlardan biride en ufak nedenlerden büyük kavgalar çıkabilmesidir. Kimi zaman trafikte insanlar birbirine girebiliyor, kimi zaman bir hasta çekinmeden doktorunu dövebiliyor hatta cana kastedilebiliyor. Bunun örneklerini maalesef son yıllarda çok yaşanıyor. Bunlar çok yanlış olan davranış şekilleridir. Biz yaratılmışların en üstünü olan insalar olarak sağduyumuzu kaybedip iyi şeyleri bir öfkeye teslim ediyoruz. Tahammülsüzce kişi haklarına saygsız olan bir millet olduk.
Bu günkü öğrenci öğretmen ilişkileri ile kendi öğrenci olduğum dönemimdeki öğrenci öğretmen ilişkilerini karşılaştırdığımda aradaki farkın ne kadar büyük olduğunu görüyorum. Bizim dönemimizde öğrenciler daha ağır, öğretmenlerine daha saygılı davranır öğrenciler yerini bilir ona göre davranırdı. Ama günümüzde ki öğrenciler öğretmenlerine karşı çok laubali, umursamaz bir tavırla haret etmekte, saygısız davranmaktadır. Hatta hocalarını dövmeye kalkışıyorlar. Elleri bıçaklı ve silahlı öğrencilerin okul bastıklarını esefle görmekteyiz. Artık bu çocukları yetiştiren ailelerin aile yapısının nasıl bir yapıya sahip olduklarını siz düşünün.
Onca güzel olan değerlerimizi yitirmeye iten nedenlerin başında artık ailelerin sağlıklı kişiliklere sahip bireyler yetiştirememesi geliyor. Kimi anneler ve babalar giderek aile olmayı dünyaya sadece çocuk getirmekten olduğunu sanıyor. Yine bu anneler ve babalar dünyaya getirdikleri evlatlarına küçüklüklerinden itibaren hayatın gereklilikleri ve sorumlulukları hakkında bir şey vermekte çok yetersizler. Yetiştirilen bireylerin kimisi varlık içinde şımarık yetişmiş, paylaşmayı bilmeyen, sevgisiz ve asi ruhlu doyumsuz olmuş. Kimide yokluk içinde yetişmiş, bilgi ve kültürden yoksun anne ve babaların aş ve iş peşinde dolaşmasından ilgisiz alakasız ve kavga içinde yetişmiş, sevgiyi ilgiyi dışarıda arayan sorunlu ve mutsuz olan kişilikler ortaya çıkmış. Bütün bunların neticesinde toplumda bu gibi olumsuzların yaşanması kaçınılmaz olmaktadır. En önemlisi de dini olarak maneviyattan giderek uzaklaşıyor olmamız en büyük etkendir. Böylesi sorunlu ortamlarda yetişen bireylerden yine yeni sorunlu aileler oluşmakta ve bu olumsuz kısır döngü dizisi süre gelmektedir. Bütün bu olumsuzluklar çerçevesinde kişiler doğal olarak her türlü kötü alışkanlıklara saplanmaktadır. Bu sağlıksız kişilikteki kişilerin katil olması, hırsız olması ve her türlü çirkinlikleri, kötü davranışları işlemesi kaçınılmaz olmaktadır.
Zaman içinde bu yanlış davranışlar öyle normalleşiyor ki kişilik sahibi gibi sanılan kişilerin bile çalıştığı kurumlarda rüşvet alıp verdikleri görülmektedir. Bu kimselere yaptığının yanlışlığını anlatmaya katlığında da "bir tek ben mi yapıyorum? Herkes yapıyor" diyebiliyorlar. Bunun gibi pek çok yanlış örnekler zaman içinde giderek normal bir hale dönüşebiliyor. Bu kabul gören doğru değerler yanlış kabul edilmeye başlayabiliyor.
Toplum yapımızın giderek bozulmasına etken olan şeylerden biriside gereksiz ve insanları olumsuz şeylere teşvik eden medya ve basın yayınlarıdır. Özellikle çocukların kişisel gelişimini olumsuz etkilecek yayınların yapılmasıdır. Nedense yine toplum olarak yapılan yayınlardan hep olumsuz olanları seçiyoruz. İnsanları hırsa, tüketime ve şiddete iten yayınlar yapılmaktadır. Medya kuruluşları da insanlara yararlı programları değilde, reyting uğruna olumsuz yapıtları sunmaktan çekinmiyor. Neymiş efendim « kumunda diye bir şey varmış » isteyen izler istemeyen izlemezmiş. Bunu ancak gerçek kültürlü olan insanlar topluluğu uygulayabilir. Bir doktora gittiğimizde bile doktorlar bizim istediğimiz ilacı değil, bize hangi ilaç iyi gelecekse onu yazıyor. İnsanlara sunulan programlarda onlara faydalı olanlar olmalıdır.
Yine burada ailelere büyük görevler düşmektedir. Çocuklarımızı küçük yaştan itibaren iyi yetiştirmeli ve yetiştirirken de onlara davranışlarımızla örnek olmalıyız. Onlara sigara vs gibi iyi olmayan alışkanlıkların yapılmamasını öğütlerken kendimiz bunları yapmamalıyız. Unutmayalım ki bir çocuk aile içinde şiddet görürse şiddet uygulayan, hırsızlık görürse hırsızlık yapan olur. İyiliği görürse iyilik etmeyi öğrenir. Çocuklar bunlar gibi iyi ve kötü olan pek çok alışkanlıkları küçülükten itibaren kazanırlar.
İşte aileler olarak benmerkezci düşünen ve ailenin değilde çocukların sözünün geçtiği çocuklar yetiştirmeye devam ettikçe bu olumsuzluklar yaşanmaya devam edecektir. Doğal olarakta bütün bir toplum olumsuz yönde etkilenmeye edecektir.
Aile içinde anne ve baba gibi olan büyüklere kaşı sevgi, saygı ve ilgi varsa o ailedeki çocuklarda gelecekte annelerine ve babalarına karşı aynı şekilde alaka gösterecektir. O nedenle aileler olarak çocuklarımıza karşı görevlerimizi tam yapalım. Onları ihmal etmeden sevgimizi verelim, şımartmadan yanlışı ve doğruları bilinçli bir şekilde gösterelim. Bunları nasıl sunacağımızı bilmesek bile bizlere öğretecek birçok yayınlanmış kitaplar var. Bizler istersek çözüm bulmak kolaylaşacaktır. Bunları başarabilirsek tekrar ahlaki değerlere önem veren sağlıklı bir toplum ve bir millet olabiliriz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.