- 951 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Terk edilmiş Ruhları Yaşatma Derneği
Yine o malum müzik çalıyor her yerde. Bu yeni bir yılın habercisi. Daha gelmeden yeni yıl, ufalanmış ekmeğimizden bir parça çalıyor yer kürenin aç meleklerine.
Oysa nasıl da tutkulu bir yıl geçirmiştik. Diz kapaklarına kadar uzanan tek parça bir elbise gibi sarmıştım vücudunu. Seni her öpüşümde bana düşman kesilip, zıvanadan çıkıyordu tüm aylar. Aylar, otuz eşit parçaya bölünüyordu düş isimli hikayenin öğlen mönüsünde. Ve şehrin tüm melekleri dökülen her yaprağı birer bahane sayıp bir bir sana göçüyordu. Ah nasıl bir yıldı o öyle! O yıl yapılan hiçbir çekilişte büyük ikramiye diye geçmiyordu adın. Oysa ben hiç durmadan seni kazanıyordum. Oysa hep "şanslı numaralar onda" diye anons ediliyordu bir parçası geçen yılda kalan biletim. Ben korkunç dehlizlere doğru bir yolculuk kazanmıştım. Sonra onlar geldi. Hiç tanımadığım akrabalar. Herkesi bu büyük aşktan bir parça koparmaya o kadar muhtaç sanıyordum.
İçimizdeki "arzu canavarı" durmadı hiçbir zaman. Ve hep yeniden, yeni bir aşka arkadan çarptık. Sakladığın adalar bir bir kaldırarak ellerini, bir bir ışığa kurban ettiler kendilerini gözlerinin yarı saydam yarı kanlı yaşında. Ve ben kafamı omzuna vurduğum her anda, yeni melekler yeni gezegenler doğdu hafızamda. Ah o ne mükemmel bir bakıştı öyle etime sapladığın. Ne mükemmel bir andı. Aklımızda İstanbul. Çok sevimli taklalar atıyorduk çıkmaz hayatlara doğru. Vücudundaki derin yarıklardan tek parça elbisene bulaşan, bana damlayan, bana küfreden ağır yaralı bir zamandı.
Ve evet, çok sonra birileri geldi bizi kurtarmaya. Ölüme bu kadar yakınken sağlanan sıcak göz teması sonrasında, Azrailin kanımızda oluşan ılıman coğrafyaya göç etmesini yeterli bir sebep gibi görüyorduk kısık, kanlı gözlerle. Oysa ben gözümü ilk açtığımda seni görmüştüm, üzerinde, diz kapaklarına kadar uzanan tek parça elbise. Allah’ın ilk emri gibi inmiştin, ve aslında ilk o zaman girmiştin koynuma.
Duraktaydın, alelacele yağmuru terkine alıp da binmiştin ruhuma. Herkes "hamiledir yer verin" diyordu. Kimse görmeden beni sessizce ilk oracıkta düşürdün. Beni salkım saçak bir haftanın üzerine kırgın bir yıldırım gibi düşürdün. Bir tek çocuklar sağ şimdi, bir tek yaşlılar. Ah beni sevgilim, beni bir yaş gibi gözün uzağına düşürdün. Ve ilk o zaman yakama yapışmaya başladı bir yılın içindeki tüm haftalar. Aklımızda İstanbul. Aklımızda o düş yarığı şarampoller, aklımızda kimliksiz taklalar.
Şimdi bir ameliyat masasındayız. Üzerinde tek parça bir elbise: Beyaz, yakalı. Şaşkınım. Şaşkınım çünkü söylediğin son sözler lâl bir yarası gibi emiyor kalan kanımı. Ben onunla elini tutardım. Elini titreye titreye tutardım. Hangi din anlar bizi, hangi dua paklar? Şimdi kadeh diye serum şişeleri için titriyor sol elim.
Sözlerin, bilincimi kesiyor kör bir testere gibi acıtarak. Sözlerin... Doktor, uzak dur doktor "dikiş tutmaz bu yaralar."
- Hani İstanbul’un iki yakası bir araya gelmezdi sevgilim!
Üzerinde tek parça bir elbise: Beyaz, yakalı.
Ameliyat masasındayız. Yani devleti kurtaramayız. Yani sakatız. Yani doktorların yardığı gövdenden tavşan çıkaramayacak kadarız.
Ah o ne kumral bir yazdı öyle. Artık hiçbir şok tedavisiyle kurtulmuyor bu cihanda bir melek. Unutma, iyileştiğinde bu sefer yeni bir gezegen, yeni bir filmin sahne arksını gezelim. Kalk bak, tüm senaryolar bana sövüyor alabildiğine.Bu, seni bu hale düşüren ben miyim demek! Doktor organ nakli diyor. Ben kalkıp sana tüm aşkımı bağışlıyorum..
Mamafih hala o müzik çalıyor. Bu yeni bir acı dalgasının habercisi. Bu derin sularda ağrı kesici iğne kadarız Ameli, aciziz. Kalk bak, bu sularda sevda yüklü bir ömrü batırmaya ne kadar da müsaitiz.
Ah şimdi çok hafif bir iniş yapıyor gövdeme Azrail , el ele seviştiğimiz her yere. Biz yaşamayı beceremiyoruz Ameli. Biz başka bir diyara göçelim. Burada hala şarap yapmasını öğrenemediler kandan.
Birazdan öleceğimizi bilerek son kez dokunuyorum o tek parça elbiseyi taşıyan vücuduna. Ruhun bedeninden sıyırıp kendisini çok daha manzaralı bir yere taşınıyor. Aklında yıldızlara sıfır bir yalnızlık.
Ah güzelim benim, görmüyor musun; cin çıkarmasını beceremiyoruz hiçbir lambadan.
İlk senin için "kurtaramadık" dedi doktorlar. Büyük ikramiye yine benim bilete mi vurdu Ameli, yine ben mi sona kaldım?
Yine ben mi dehlizlere doğru korkunç yalnızlıklar kazandım. Diğerleri yerinde duruyor. Bir tek seni müfredattan kaldırıyorlar Ameli. Oysa ben ölürken bile her meleği sen sandım.
Hayır hayır, bırak onun saçlarını. Ben seni aslında öteki yüzyılla aldattım.