- 755 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Olmayan Sevgiliye
Kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissettim senin her kelimende.
Cümlelerin kimi zaman bir iş kadını edasında, kimi zaman ise bir bebek masumluğudaydı.
Kendimi tam karanlığın kollarına teslim etmek üzereydim ki çekip de aldın beni.
Gözlerimi kamaştırdı gülüşünün eşsiz parıltısı.
Henüz kanlı canlı karşımda göremesemde seni, resimlerde gördüğüm o eşi bulunmaz gülücük bile beni fazlasıyla mutlu etmeye yetti.
Ben hayatı solfej edasında yaşarken gelip de müziğim oldun.
Kulaklarımda tatlılığının melodisi yankılandı.
Resimlerde gözlerine baktığımda, vücudumda serin bir rüzgar hissettim her defa.
Her fotoğrafta kanatlarını aradım bir melek olduğunu düşünerek, gördümde.
Çünkü gerçekleri sadece yüreğiyle bakabilenler görür.
Yüreğimle baktım ve gördüm.
Gerçeklerden uzaklaşmak istediğim her dakika tüm gerçekliğinle gözlerimin önündeydin.
Yüzünde bir maske olduğunu hayal ettiğim anlarda, her o maskeyi çıkarma girişimimde kan revan içinde kaldı ellerim.
Maske yoktu, gerçektin.
Odamda aklımı kaçırdığımı düşünmüştü herkes, belki de delirdiğimi ama sen normal olduğumu düşünen nadir insanlardandın.
Tüm kapılarımı kapatmıştım hayata karşı ki gelip de araladın.
Onlarca betonarme kalp arasından açmış bir çiçek gibi doğdun hayatıma.
Benzersizdin.
Karanlıkta kaybolmak üzere olan hayallerime öyle bir girdin ki, gözlerim kamaştı aydınlığınla.
Umutsuzluktan sarhoş olan düşüncelerime soda-limon etkisiydin kimi zaman ise.
Hayat bazen o kadar kötü hissettirir ki insanlara kendini, güzel yaşantılarından alır da, bir çıkmaza sokağa koyar onları, bana da aynı şeyi yaptı ve sen karşımda duran çiçekler ile dolu bir yoldun benim için.
Beni sende en çok etkileyen şey, bir bebeğin masumluğuna sahip olan tebessümündü.
Zaman geçtikçe, seni daha iyi tanımaya başladıkça anladım ki aslında hayat gerçekten güzel ve yaşanılabilir güzelliklerle dolu.
Yalanlar sardığında etrafımı, hayatımdaki tek doğruyu düşündüm, seni.
Kalem tutamaz hale geldiğinde kollarım, gülüşünü düşündüm ve tekrar kuvvet kazandı kollarım.
Sanki yazan ben değildim, yazan başka biriydi, belki de gülüşünle içimde canlanan yeni bir hayat belirtisiydi bu satırları yazan.
Bir uyuşturucu bağımsızlığının uyuşturucu araması gibi aradım seni umutsuz kaldığım her dakika.
Ben gökyüzündeki bir kuştum, insanlar ise ellerinde sapanlarıyla bekleyen çocuklardı ve sen beni bi kenarda oturup izleyen, düşüncelerimi anlayabilen tek insandın.
Büyük bir kalabalık ortasında sesimi duyuramamıştım kimseye, mikrofonum oldun.
Bazen ise aklımın içine girip benim adıma konuştun adeta.
Hakkında düşündüklerim birkaç tane beyaz kağıda sığdırılamayacak kadar yoğun ve derin aslında.
Hepsini tek tek anlatmak isterdim ama kalemim bu kez her zamankinden daha ürkek ve çekingen davranıyor.
Başında durduğum fakat sonunu göremediğim bir yol gibisin ve belki de bu yüzden çekingen davranıyor kalemim, henüz yolun başındaki bir kazada kaybetmek istemem duygularımı.
Her zamankinden daha çok susuyorum bu defa.
Yaklaşık bir hafta içinde senden kilometrelerce uzaklaşacağımı düşünüyorum ve kendimi bir boşluğun ortasında hissediyorum yine.
Seni yanımda hissettiğim anlarda, soyut alemlerde gezintiye çıkıp, şarkılarımı söylüyorum yıldızlara.
Ancak yıldızlar anlayabilir gülüşündeki o parıltıyı, ancak çiçekler görebilir gözlerindeki o sevgi tohumlarını.
Bir yıldız kadar ışıltılı, bir çiçek kadar güzelsin.
Gökdelenler ortasında kalmış bir gecekondu gibi hissettiğimde kendimi, elimden tutup en yukarılara taşıdın beni.
Sen beni buldun, ben kendimi buldum.